Yeri cennet olası hocam Tahir Alangu bir gün sınıfa elinde iki kitapla geldi...
Cep kitabından hallice iki kitap... Almanca...
"Theater 1" ve
"Theater 2"...
"Almanya'da liselere tiyatro dersi koymuşlar, işte eğitim reformu dediğin böyle olur!" dedi.
Belki bizde de koyarlar diye boşuna bekledik tabii.
Asıl
"sinema" dersi bekliyorduk. Haftada bir, çarşamba akşamları Sinematek'e gidip iyi kötü sinema öğrenmeye çalışıyorduk.
Ama hangi babayiğit öğretmenler vereceklerdi o dersi?
Daha
"din dersini" aşıp
"din kültürü dersine" ulaşamamıştık...
Bugün de ulaşabilmiş değiliz.
Hoca namaz suresi öğretiyor ama Yehova'nın Sina Dağı'nda Hazret-i Musa'ya
"Önümü göremezsin, arkamı görürsün" demesine bir türlü açıklama getiremiyor...
Elohim yani tanrılar meselesine hiç girmiyorum.
***
Şimdi ve nihayet liselere
"kültür tarihi" dersi konacakmış...
Geç bile kalınmıştır.
Buna Amerikalılar
"humanities" diyorlar.
Bir fırt tarih, iki tutam felsefe, biraz sosyoloji, biraz bilim...
Bu ders esas olarak "Amerikalı işadamlarının kokteyllerde falan konu açıldığı zaman gabi kalmamaları" için uydurulmuş bir derstir.
Zorlamadır ama faydalıdır.
Bir de, liseden kütük gibi gelen öğrenciyi biraz açmakta kullanılır.
Az biraz temel kültür edinsin de Mozart dedikleri zaman
"Yenir mi yenmez mi?" diye sormasın.
Türkiye'de genel eğitim ortalaması ilkokul üçüncü sınıf. Gazete okurunda bu düzey biraz daha yükseliyor: Lise ikiden terk...
Bunu azıcık bile yükseltecek her çaba saygıdeğerdir.
Yeter ki öğretmen buluna!..
Kültür tarihini bilen kimleri tutacaksınız da çocukların başına koyacaksınız?
Zaten Milli Eğitim Bakanı da
"Öğretmenlerin kültür tarihiyle tanışacakları" bir alandan söz ediyor.
Önce onlar tanışacaklar ki çocukları da tanıştırabilsinler.
Böylece ortalıkta
"Ortaçağ'da engizisyon mahkemesi Newton'u yargılayıp linç etti" diyebilen profesör
doktorlar dolaşmasınlar...
Bazı gazeteciler de sinemada Kemal Sunal'dan başka isimler de olduğunu öğrensinler.