Beşiktaş Belediyesi, Ataol Behramoğlu'nun heykelini dikmiş. Maçka'da, "şairler parkı" tabir edilen köşeye. Burada Melih Cevdet, Özdemir Asaf, Neyzen Tevfik ve Orhan Veli de var.
Bir şairin heykelinin dikilmesi çok sevindirici bir olaydır.
Lakin Ataol Behramoğlu, heykeli dikilecek kadar büyük ve önemli bir şairimiz midir?
Pek sanmıyorum. (Hemen "kıskanıyor" demeyin hamşolar, ben şair değilim.)
Bizim Kaptan (Attilâ İlhan), Hasan Bülent Kahraman hocamız bilecektir, bir ara imzasız hicivlere merak sarmıştı. Yayınlanması düşünülmeyen, yalnızca dost- ahbap arasında elden ele dolaşan bu gırgır şiirlerinden Fazıl Hüsnü Dağlarca'ya ithaf ettiği dörtlükte, hiç unutmam, şöyle diyordu:
"Şairdir herkes bilir,kimse tek mısraını bilmez!"
Düşündüm taşındım,Behramoğlu'nun tek dizesinihatırlayamadım.
Beşiktaş Belediyesi, bu şair heykeli dikme işini "liyakat" esasına göre mi yapmaktadır, yoksa "ahbap çavuş" ilişkileri midir belirleyici olan?
Liyakat esas alınacaksa, Hilmi Yavuz'un heykeli nerededir?
Dikmezler. Fethullahçı olduğu için. "Osmanlıcı" bilindiği için.
Necip Fazıl'ı da dikmezler, "gerici" diye.
Peki ölçüt solculuksa, hani nerede Nâzım Hikmet?
Atatürkçülükse, hani nerede Attilâ İlhan?
Neyzen Tevfik var da Eşref niçin yok? Can Yücel nerede?
Beşiktaş Belediyesi'nde kimin heykelinin dikileceğine kim karar veriyor? Her belediye böyle "kendi rengine" göre mi heykel dikmeli? Yarın Diyarbakır Belediyesi bir Ehmede Hani heykeli dikse kıyameti koparırsınız.
Behramoğlu, aydın çevrelerde şairden çok çevirmen olarak kabul görmüştür. Rusça'dan yaptığı çeviriler "eskilerden" bir Hasan Ali Ediz'in, bir Nihal Yalaza Taluy'un, bir Erol Güney namıyla maruf Mihayıl Rottenberg'in parlaklığında olmasa bile...
Fakat çok güzel bir laf etmiş, altına imzamı atıyorum: "Türkiye'desokağa çıksanızOrhan Veli'ninadını duymamışçok kişiye rastlarsınız. Rusya'da Puşkin'in birdizesini bilmeyen bir öğrenciyoktur. Rusça bilen herkesPuşkin'in 'SeviyordumSizi' şiirini bilir."
Bilir vallahi. İşte,Behramoğlu çevirisiyle birlikteokuyalım:
"Ya vas lyubil, lyubovişio, bıyt mojet, v duşiemayei ugasla nie savsiem."
Seviyordum sizi ve bu aşkbelki, içimde sönmedi bütünüyle.
"No pust ana vas bolşenie trivojit, ya ni haçu pyeçalitvas niçiem."
Fakat üzmesin sizi artık busevgi, istemem üzülmenizi hiçbirşeyle.
"Ya vas lyubil, biz molvna,biz nadiejna, to rabastiu,to rivnastiu tamim."
Sessizce, umutsuzca seviyordumsizi, kâh ürkeklik, kâh kıskançlıklaüzgün.
"Ya vas lyubil tak iskrienna,tak niejna, kak dayvam Boh lyubimoy bıyt drugim."
Bu öyle içten, öyle candanbir sevgiydi ki, dilerim bir başkasıncada böyle sevilin.
***
Sayın Behramoğlu, Puşkin son dizede "Tanrı size deböyle bir sevgi versin" diyor, niçin yanlış çevirdiniz, Tanrı'yı niçin tercüme etmediniz?
Yoksa o zaman heykelinizi dikmezler miydi, sağcı mağcı sanıp?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.