Melih Bey arkadaşlarına katıldığında, ilk soru Selim'den geldi:
- Melih ağabey, İsrail'le ilgili TBMM'de yapılan kapalı oturum sonrası CHP Genel Başkanı'nın söyledikleri hakkında ne düşündüğünü merak ediyorum… Melih Bey:
- Hiçbir şey düşünmüyorum çünkü bir şey söylemedi. Sonunu bile beklemeyip çıktığı toplantı ile ilgili, kendisinden bekleneni ve partisine mensup bazı isimlerin öteden beri söyleyip durduklarını tekrar etti. Zaten çok açık olanları görmeye niyetleri olmadığı için, İsrail'le ilgili söylenenlerin altının doldurulamadığını, İsrail'in bugünden yarına Türkiye'ye saldıracağına dair bir şey olmadığını söyledi, Özel. Konunun çok konuşulan yoksulluk ve geçim sıkıntısını bastırmak için gündeme getirildiğini söylemesi ise işin pes dedirten tarafı… İhsan:
- Benim merak ettiğim, kapalı oturum da olsa, o toplantıda her şeyin dile getirilip getirilmediği?..
- Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan da Savunma Bakanımız Yaşar Güler de söylenebilecek kadarını söylemişlerdir bence. TBMM çatısı altında kendilerini Türkiye'ye ait hissetmeyen birilerinin olduğunu, onlar da biliyor çünkü… Mehmet:
- Açıkça bilinenleri anlamak istemeyenlerin ne yapılırsa yapılsın ikna olmayacaklarını bir kez daha anlamış olduk galiba. Ne dersiniz?..
- Kurulduğundan beri hiçbir kural dinlemeden sürekli genişleyen ve nerede duracağı bilinmeyen bir yapı, İsrail. Gazze, Batı Şeria, Lübnan, Suriye, Yemen, canı nereyi isterse vuruyor ve on binlerce insanı katlediyor. Sırada İran'ın olduğu biliniyor. İsrail'i yönetenlerin gösterdikleri haritalara ülkemiz topraklarının bir kısmının da dahil olduğu, sır değil. Bunlara bakıldığında, Türkiye'nin hazırlıklı olması gerektiği çok açık. Bütün bunlar, teyakkuz halinde olmamız gerektiğinin delili. CHP adına söylenenlere bakıldığında, o zihniyetin sanki teslime hazır olduğunu görmek, üzücü… İhsan:
- Gazze olayının başından beri Hamas'a terörist deyip duran ve açık katliamlarına rağmen İsrail'i kınayamayan CHP zihniyetinin, bizim için tehlike olduğunu bilseler de söylemeleri beklenmezdi zaten. Bir yönüyle anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az, bir yönüyle de zaten anlamak isteyene ne yaparsan yap, faydasız… Selim:
- O zaman, asıl mesele CHP'ye oy verenlerin bu koruya nasıl baktıkları ve bakacakları. Sınırlarımızın hemen ötesini kan ve baruta boğan İsrail'e milletimiz gibi değil, sanki ABD gibi ya da İsrailli gibi bakabilenlere oy verdiklerini farkındalar mı acaba?.. Melih Bey:
- Bu konuyu insanlara anlatmak galiba bize düşüyor. Çünkü CHP kitlesi, neler olup bittiğinin tam olarak farkında değil... Mustafa:
- Sınır ötesi harekat tezkeresine iş birliği yaptığı PKK uzantısı DEM parti ile hayır diyen, PYD/YPG'ye terör örgütü demeye yanaşmayan, Karabağ'a sağladığımız katkıyı itibarsızlaştırmak için Türkiye'nin oraya cihatçı gönderdiğini iddia edebilenlerin ve Mavi Vatan'a masal diyenlerin baş tacı edildiği parti CHP. Dolayısıyla, iyi niyetlerle bu partiye destek olanlara dilimiz döndüğünce bazı şeyleri anlatmalıyız… Remzi:
- Son günlerde kamuoyuna makul gelecek bazı adımlar atmaya çalışan Özgür Özel'in, bölgede olup bitenleri bildiği halde, adeta İsrail'i hafifser şekilde konuşması, yine de garip. Bu açıklamada da parti içi dengelerin etkisi var mıdır acaba, ne dersiniz Melih Bey?..
- Kuvvetle muhtemel. Malum, parti içi kaynama sürüyor ve bu arada kendisini hedef alan birtakım kumpaslar kurulmaya çalışıldığına dair emareler de var. Ancak, İsrail'le ilgili mesele çok ciddi ve sorumluluk sahibi bir siyasetçinin hele de bir liderin bu konuya bu şekilde yaklaşması, anlaşılmaz bir şey. Açıklamayı görür görmez, birçok kişi benim gibi, 'CHP Genel Başkanı, ABD'yi ve İsrail'i kızdırmamaya çalışıyor' şeklinde düşünmüştür muhtemelen. Her akşam TV'lerde İsrail vahşetini ve saldırganlığını izleyen insanımızın Özel'in bu hafifser sözleri ile ilgili ne düşündüğü, ayrı bir mesele… İhsan:
- Neyse ki başımızda İsrail'i ve melanetlerini iyi bilen ve bu hususta gereken hazırlıkların gerektiği gibi yapılmasını ciddiyetle takip eden bir lider ve ekibi var, hamdolsun… Melih Bey:
- Bu lidere ve ekibine iyi sahip çıkmamız gerek. 2023'te bu zihniyet seçimleri kazansaydı ne halde olurduk, düşünün. Cenab-ı Hakk korusun, önümüzdeki genel seçimleri kazanmaları halinde yaşanabilecekleri düşünmek bile ürkütücü. ABD ve İsrail adına bölgemizde teröristan kurmaya çalışan PYD/YPG'yi terör örgütü olarak kabul etmediği gibi PKK uzantısı parti ile iş birliği yapan bir zihniyetin yönetime gelebilme ihtimali bile korkunç. Bunun olmaması için elden geleni yapmak gerek… Mehmet:
- Her birimiz üzerimize düşeni yapmalıyız bence de. Bu arada hazır Melih Bey'i bulmuşken, Tarım Bakanlığı'nın hileli gıda ürünlerine yönelik çalışmaları konusundaki fikirlerini alalım… Selim:
Komplo kokusu…
- Tarım ve Orman Bakanlığı'nın açıklamalar yapması çok güzel oldu ama bu arada olan da Köfteci Yusuf'a oldu galiba. Çünkü onunla ilgili iddialar sebebiyle diğerleri unutuldu neredeyse. Ne dersiniz Melih Bey?..
- Haklısın, garip bir durum. Türkiye genelinde 280 şubesi olan ve kullandığı etleri kendisi üreten bir kuruluşun Ankara'daki iki şubesinden alınan numunelerde binde bir civarında domuz eti bulaşığı çıktığı iddiası söz konusu. Ancak, kuruluşun sahibi, kendilerine komplo kurulduğunu ve gerek numune alma ve gerekse diğer prosedürlerin hukuka uygun yapılmadığını söylüyor… İhsan:
- Kontrolü yapan bakanlık olunca, insanlar iddialara daha bir önem verdi sanıyorum. Konu mahkeme safhasında imiş galiba?..
- Konunun duyurulması da biraz garip. Şubat'ta gerçekleşen bir kontrol sırasında alındığı söylenen numunelerle ilgili raporları birilerinin nasıl ele geçirdikleri ve hangi niyetle yayınladıkları, karmaşık. Ancak Köfteci Yusuf, son senelerde ciddi şekilde gelişen ve tesislerinde kullandığı etleri kendine ait kombinada kendisi üretip dağıtan bir kuruluş. Günde yaklaşık 200 ton civarında et işliyor ve bunları tesislerinde pişirilmiş ve çiğ olarak satıyor… Mehmet:
- Böyle bir kuruluşun etlerine domuz eti karıştırması, akıl dışı. Sanki birileri bir komplo kurmuş gibi. Binde bir olması ayrı bir konu ama 280 işyerinin sadece ikisindeki etlerde domuz eti bulaşması olduğunun iddia edilmesi de dikkat çekici. Bu konuda sizin kanaatiniz ne Melih Bey…
- Söz konusu şirket, ülkemizin değerlerinden birisi bence. Son senelerde ülke genelinde gittikçe yayılıyor ve et fiyatları konusunda belli ölçüde denge de sağlıyor. Sadece köfte değil, şubelerinde et ve kıyma da satıyor çünkü. Sanıyorum, biraz da acemice bir şekilde oluşturulan bir tezgahla karşı karşıya gibi. Çünkü hangi açıdan bakarsanız bakın, böyle bir şirketin şubelerinden ikisinde etlerine domuz eti karıştırma ihtimali yok. Numune alanların, hukuki prosedüre uygun davranmayışları da kafa karıştırıcı… Selim:
- O zaman siz de bu işte ağırlıklı olarak bir tezgah olduğu fikrindesiniz galiba…
- Aynıyla öyle. Komplo kokusu baskın yani. Umarız yetkililer konuyu kısa sürede açıklığa kavuştururlar ve İsrail bağlantılı bazı firmalara yönelik boykotun gündemde olduğu günlerde, bize ait olduğu bilinen bir değer birilerince yok edilmez. Bu arada ben seyahatlerimde genellikle bu kuruluşun olduğu yerlerde dururum ve halen de öyle yapıyorum. İddiaların akıl mantıkla bağlantısı yok çünkü… İhsan:
- Görüyorum ki Melih Bey, kalkmaya niyetleniyor. Oysa daha sosyal medya ile ilgili gelişmeler konusunda da fikrini soracaktık… Melih Bey:
- Sosyal medya konusunda yöneticilerimiz elden geleni yapmaya çalışırlarken, özellikle de çocuklarımıza ve gençlerimize zararları dokunan platformlarla alakalı bizim de yapmamız gerekenler var. Her şeyi devletten beklemeyip, bize düşenleri yapalım ve bu arada gerek gördüğümüz hallerde şikayet ya da başka yollarla devlet kurumlarını da uyaralım. Çocuklarımıza ve gençlerimize zarar verdiği bilinen bu tür platformları özgürlük adı altında savunanları da not edelim. Şimdilik bu kadar yeter, yine konuşuruz inşallah… İhsan:
- Başta İsrail tehdidi olmak üzere bütün sıkıntılı durumlarımızla ilgili Cenab-ı Hakk yardımcımız olsun…
- Amin…