Ekip başıboş hayvanlarla ilgili kanun teklifi hakkında hararetli bir tartışmaya daldığı sırada gelen Melih Bey Selam verip oturur oturmaz, Selim:
- Hoş geldin Melih Ağabey, nedir bu CHP'liler ve DEM'lilerden çektiğimiz?.. Sayıları 4 milyonu aştığı söylenen başıboş köpeklerle ilgili kanuna karşı çıktıkları yetmiyormuş gibi bir de bu hayvanlar sebebiyle çocuklarını kaybetmiş ailelere saldırıyorlar… Gülümseyen Melih Bey:
- Demokrasi var. Dolayısıyla onlar istediklerini söyleyecekler ve insanlar da söylediklerine bakıp onları destekleyip desteklememeye karar verecekler… Selim'in biraz şaşırdığını gören İhsan:
- Melih Bey doğru söylüyor Selim. Meclis'teki komisyon toplantısında söz konusu kanunun çıkarılmaması için uğraşanları dinleyip söylediklerine katılanların oranlarının ne kadar az olduğunu söylemeye bile gerek yok. Son senelerde başımızı ağrıtan ciddi bir probleme çözüm bulmak için uğraşan birilerini engellemeye çalışanların, 'istemezük' demek dışında dişe dokunur tek bir teklifleri bile olmadığına göre, belli ki dalga geçiyorlar… Melih Bey, İhsan'ın bıraktığı yerden sözü olarak:
- Söylemeye çalıştığım da bu. CHP v e DEM mensupları kanunun görüşülmesini engellemeye çalışıyor ama alternatif bir teklif de getirmiyorlar. Bu da konunun çözülmesini istemedikleri manasına geliyor. Milletimizin büyük bir çoğunluğunun çözülmesini istediği meseleyi gürültü çıkarmak suretiyle engellemek istediklerinin de herkes farkında… Mehmet:
- Daha önce çıkarılan kanuna yeni ilavelerde bulunulup, uygulamakla görevli olan yerel yönetimlerin ciddi bir şekilde takibi ile konunun halli düşünülüyor galiba. Yanılıyor muyum?..
- Aynen öyle. Kanun ana hatlarıyla başıboş hayvanların toplanıp, belediyelerin zaten kurmaları gereken barınaklarda tedavi ve aşılarının yapılmasını, kısırlaştırılmalarını ve mümkün olduğunca sahiplenilmesini temin etmeye yönelik. Gerekenleri yapmayanlar hakkında da cezai müeyyideler getiriyor… Mustafa:
- Şu ötenazi meselesi nedir? Birileri ısrarlı bir şekilde yakalanan hayvanların itlaf edileceğinden bahsedip insanların kafasını karıştırmaya çalışıyor… - Ötenazi ya da uyutma konusu, hastalıklı olup tedavileri mümkün olmayan hayvanlarla ilgili. Tabii bir de yasaklı tabir edilen ve saldırganlıkta sınır tanımayan hayvanlar için de benzeri bir uygulama düşünülüyor. Kanun henüz taslak aşamasında ve komisyondaki görüşmeler hafta içinde tamamlanıp TBMM'ye sunulduğunda durum netleşir. Ancak, hayvanların doğrudan itlaf edilmesi gibi bir şey yok… Remzi:
- Benim anlamadığım, başıboş hayvanların toplanmasına birilerinin neden itiraz ettikleri. Bu arada mama sektöründen filan da bahsediliyor. Bu ne demek?..
- Kanun, sahipsiz hayvanlar meselesine son vermeyi amaçlıyor. Kanunun çıkarılmasını istemeyenler, hayvanların başıboş kalmalarını savunuyorlar. Bunlar içinde konuya hakikaten saf niyetlerle yaklaşanlar olabilir. Ama gürültü çıkaranların büyük bir kısmı, başıboş hayvanlar üzerinden raht devşirenler. Kontrol dışı bir şekilde topladıkları bağışlarla ciddi varlıklara sahip olan birileri söz konusu. Mali Suçları Araştırma Kurulu MASAK'ın bu konudaki raporunda dikkat çekici bilgiler var… Selim:
- Yani birileri başıboş hayvanlar sebebiyle yaşanan kazalar, yaralanmalar ve hatta can kayıplarının bundan böyle de sürmesini mi istiyorlar?.. Melih Bey:
- Maalesef. İlginç olan bunların hayvanlara ve insanlara bakışlarındaki çarpıklık. Başıboş hayvanlar sebebiyle hayatlarını kaybeden insanları suçlayabilecek kadar kendilerini kaybetmiş olanlar bile var aralarında. Bazıları siyasi rant bazıları da maddi rant peşinde. Milletimizin canını düşünen yok… İhsan:
- Ne diyelim, Cenab-ı Hakk akıl fikir versin bunlara. Komisyon görüşmeleri ile ilgili haberleri izlerken, çocuğunu kaybetmiş anne babalara hakaretler edenleri görünce, kanım dondu adeta… - Her ne ise. Kuru gürültü ile yapabilecekleri bir şey yok. Sanırım önümüzdeki hafta komisyon ve sonra TBMM aşamalarından sonra tasarı kanunlaşır ve ülkemizi büyük bir ayıptan kurtaracak süreç başlatılır… Selim:
Canlı yayında suikast…
- Hayırlısı İnşallah... Bu arada Trump suikastı konusunda neler düşündüğünü hepimiz merak ediyoruz. Bu konuda neler söylersin?..
- Adeta canlı yayınlanan bir suikast girişimi izledik. Trump, başını çevirmemiş olsaydı, neler yaşanırdı, bilinmez. Öyle sanıyorum ki kulak memesi yerine başka yerinden kurşunu yiyebilirdi. ABD gibi bir ülkede, eski başkanlardan birine yönelik bir saldırının bu kadar rahatlıkla yapılabilmesi, konunun en dikkat çekici yanı… Mehmet:
- Saldırının Trump'un seçilme şansını iyice arttırdığı görüşüne ne diyorsun?..
- İlk bakışta doğru. Ancak Amerika söz konusu olunca bunun bu kadar kolay olmayabileceğini de gözden ırak tutmamakta fayda var. Saldırının en anlamlı neticelerinden birisi Trump'un, daha önce kendisine 'ABD'nin Hitleri' diyen birisini başkan yardımcısı adayı olarak açıklaması oldu. Zaten komplo teorilerinin havada uçuştuğu bir süreçte bu tercih kafaları karıştırdı, haklı olarak. Bununla ilgili yorumlardan birisi, Trump'un saldırıyı tertipleyenlerin vermek istedikleri mesajın gerektirdiğini yaptığı şeklinde… Mustafa:
- Bu arada Biden'in aday olma konusundaki kararlılığı da dikkat çekici. Bütün aleyhte gelişmelere rağmen, aday olmakta direniyor gibi… - ABD seçim sistemini anlamak biraz zor. Biden, bütün aleyhte gelişmelere rağmen Demokratlar açısından ülkenin genelinde rahatlıkla oy alabilecekleri tek isim. Zaman azaldığı için yeni bir aday çıkarıp onu tanıtıp başarı kazanma şansları olmayışı, öncelikli problemlerinden. Sistemin yapısı gereği Biden yarıştan çekilmezse gönderme imkanlarının olmayışı, işin bir başka yönü. Ancak Ağustos'ta belki başka gelişmeler olabilir ve Biden yarıştan çekilmek durumunda kalabilir… İhsan:
- Özellikle Filistin ve Gazze meselesi açısından, Trump veya Biden'den hangisi bizim açımızdan tercihe değer?..
- Bana kalırsa ikisi arasında ciddi bir fark yok. Al birini vur ötekine denilebilir. Her ikisi de Siyonist olduklarını ve İsrail'e bağlı olduklarını ısrarlı bir şekilde tekrarlayıp duruyorlar zaten… Mehmet:
- Desene Gazze açısından kırk katır ya da kırk satır durumu söz konusu… Hayrolur inşallah. Bu arada Türkiye Suriye arasında yapılması düşünülen görüşme konusunda yine ilginç gelişmeler oldu galiba?.. Beşar Esad, yine fikir değiştirmişe benziyor...
- Doğru. Yine eskiden olduğu gibi görüşme için Türk askerleri çekilmeli gibisinden sözler etmeye başladı. İşin tuhaf tarafı, görüşme talebi ondan gelmiş ve Cumhurbaşkanımız da neden olmasın demişti. Şimdi tekrar fikir değiştirdiğine göre, beklenmedik bazı şeyler oldu belki de. Bu arada hanımı da vefat etti, biliyorsunuz… İhsan:
- Üzücü bir durum. Gerçi görüşme olsaydı da hemencecik gerçekleşme şansı da yoktu herhalde?..
- Tabii ki. Öncelikle Suriye'nin ne yapacağına karar vermesi ve sonrasında bu konuda kararlı durması gerek. Esad hep Türk askerinin çekilmesinden bahsediyor ama ABD orada, Rusya orada, İran orada ve dahası ülkenin yarısına yakını PYD-YPG'nin kontrolünde. Bunları görmezden gelip, Suriye'nin toprak bütünlüğü konusunu en sık tekrarlayan Türkiye ile görüşmek için sürekli şartlar ileri sürmek, akıl işi değil… Saatine bakan Melih Bey:
- Eh bugünlük bu kadar yeter. Önümüzdeki hafta görüşebilmek ümidiyle izninizi istiyorum. Cenab-ı Hakk yar ve yardımcımız olsun…
- Amin…