Mecburen...
15 Temmuz gecesi, üzerine çıkacağını iddia ettiği tankların arasından izinle geçip, 'mutlu haberi' beklemek üzere Bakırköy Belediye Başkanı'nın evine kaçan Kılıçdaroğlu, o gece milletiyle şanlı bir destan yazan Cumhurbaşkanımızın 'kaçacağı' iddiasında bulunabildi...
Bu, Kılıçdaroğlu'nun 2023 seçimlerine yönelik çaresizliği sebebiyle gördüğü bir rüya belki. Ama, FETÖ örneğinde olduğu gibi Kılıçdaroğlu'nun da, gerektiğinde ABD'yi tercih edeceği, açık. Orası, işbirliği yapanlar için uygun bir kaçış yeri, malum.
Yenilgilere rağmen 12 senedir hala koltuğunu koruyabilmesi ne ise. Ancak Kılıçdaroğlu'nun CHP'nin başına gelişinin nasıl olduğu konusunda, partisinde ciddi tartışmaların mevcudiyeti sır değil. Müthiş eksen kayması sebebiyle, bu tartışmaların nerelere varabileceği de meçhul.
Kılıçdaroğlu'nun, 15 Temmuz gecesi hayatının en büyük fırsatlarından birisini yani gerçek bir lider olma fırsatını kaçırdığının hala farkında olup olmadığı ayrı bir mesele. Ancak, sürekli yalanlar söylemesi ve saçma sapan iddialarda bulunmasına bakılırsa, Kılıçdaroğlu da 'mecburi CHP'liler'e çok güveniyor.
İşin tuhaf tarafı, aynı durumun İyi Parti'de de zuhur etmesi. Milliyetçilik ve muhafazakarlıkta ısrarı yanında sol ve merkez seçmene de yönelmeye çalışan İyi Parti'de ciddi savrulmalar var.
Bir süreç politikası takip eden Akşener'in ikinci parti olmayı amaçladığı şeklindeki iddia, CHP'nin problemi. Ancak, Akşener'in 15 Temmuz öncesi sıklıkla söylediği 'başbakan olacağım' sözlerini bugünlerde de tekrarlaması, açık bir niyet beyanı gibi.
Parlamenter sistem isteyen ittifak mensupları ve bu arada ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu'nun, Akşener'in başbakanlık talebine ses çıkarmayışları, dikkat çekici. İttifakın ikinci partisine başbakanlık verilmesi diye bir şey olmayacağı açık bir şey oysa.
Tabanını rahatsız edecek bir kitabı ders kitabı olarak okutacağını söyleyen Akşener'in, II. Abdülhamid Han'ın hal edilmesine giden süreci günümüze adapte merakına kapılması, 'mecburi İyi Partililer' olduğuna inandığını gösteriyor.
Mecburi partili, CHP'nin sahip olduğu bir lükstü. CHP'li başkanlar tarafından idare edilen ve hizmet alamadıkları halde, 'arsenikli su içer, ama yine CHP'ye oy veririz' tavrı, malum.
İşin bizi ilgilendiren yönü, iktidara alternatif olduklarını söyleyenlerin siyaset geliştiremeyip, kendilerini algılarla bir yerlere ulaşabilme hayaline kaptırmaları.
Sadece CHP değil, başını çektiği ittifakın irili ufaklı mensupları da, siyaseti algılarla yürütme merakında. Tembellikleri ve destekçilerinin ülkemize saldırılarına göz yumma mecburiyetleri, milletimizin desteğini kazanabilecek politikalar üretmelerine engel.
Bütün başarısızlıklarına rağmen kendilerini 'mecburen' CHP ve İP'e oy vermek zorunda hissedenler konusunda neler yapılabileceğine kafa yormamız gerekiyor, anlaşılan…
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Bana arkadaşını söyle… (20.11.2024)
- Mızrak çuvala sığmıyor!.. (17.11.2024)
- Keşke satın alsalardı!.. (16.11.2024)
- Tencere dibin kara… (13.11.2024)
- Yürüyüşünü görelim… (10.11.2024)
- En azından ayıp!.. (09.11.2024)
- Anlamak çok mu zor?.. (06.11.2024)
- Köprüden önceki son çıkış… (03.11.2024)
- Yok öyle!.. (02.11.2024)
- Ne oldu şimdi?.. (30.10.2024)