ABD, Rusya, İspanya, Yunanistan ve diğer birçok ülke orman yangınları ile uğraşıyor.
Çöl sıcakları, nerdeyse sıfır nem oranı, adeta bir kibrit gibi tutuşmaya hazır çalı çırpı, sürekli esen ve sık sık yön değiştiren kuvvetli rüzgarlar… Bunlar ve benzerleri yangın açısından riskli olduğu gibi söndürülmesini de zorlaştıran unsurlar.
Çok değişik sebeplerle orman yangınları çıkabiliyor. Kasten yakma yani sabotaj önemli sebeplerden birisi. Piknik ateşi ya da anız yakma gibi durumlara herhalde ihmal demek gerekiyor. Ancak, cam kırıkları ya da ormanlardan geçen yüksek gerilim hatları sebebiyle de yangın çıkabiliyor...
Her sene orman yangınları ile karşılaştığımız bir vakıa. Ancak bu sene çok daha fazla orman yangınına maruz kaldık. Bu sebeple olsa gerek, orman yangınlarını konu alan tartışmalar da adeta zirve yapmış durumda.
Tabii ki yine hemen her konuda olduğu gibi, orman yangınları tartışmaları da mevzu ile çok alakalı olmayan bir şekilde sürüyor.
Orman yangınları ile nasıl mücadele edileceği, oldukça karmaşık bir mesele. Bilgi düzeyleri 'gönderirsin uçağı ya da helikopteri basarsın suyu, yangın söner' seviyesinde olanlar anlamakta güçlük çekse de, konu o kadar basit değil.
Yanan Kızılçam ormanı ise mesela, ağacın reçinesi sebebiyle adeta bir doğal gaz yangını ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Bu durumda su yangını durdurmak için değil önünü kesmek için kullanılıyor. Siz yangının yayılmasını önlemek için çalışırken rüzgar yön değiştirirse, geçmiş olsun.
Orman yangını, bazı hallerde göz açıp kapayıncaya kadar yayılabiliyor. Yakınlarınızda yangın varsa, bulunduğunuz yerin kısa sürede alevler içinde kalmayacağının garantisi yok.
10 gün içerisinde çıkan ya da çıkarılan 200'den fazla yangına karşı devlet millet işbirliği ile sürdürülen faaliyetlerin başarısına hep birlikte şahidiz. Kısa sürede bu kadar yangınla ilk defa karşılaşıldığı için yetkililerin bundan sonrası için gerekli tedbirleri alacaklarında da şüphe yok.
Yapılanları yeterli görmeyip çok daha iyilerinin yapılmasını istemek, ayrı bir mesele. Ancak, bütün mesailerini yangınla mücadeleyi itibarsızlaştırmaya hasredenlere 'insaf!' demek gerek.
Tam da tepelerinde helikopterler uçup dururken, 'nerede devlet, burada bir tane bile helikopter ya da uçak yok' şeklinde sözler sarf ettikleri videolar yayanlarda insaf ne arar diyorsanız, haklısınız…
Ama günlerdir hepimizin gözleri önünde sürdürülen yangınla mücadeleyi itibarsızlaştırmaya çalışanlara meydanın bu kadar da boş olmadığını göstermenin bir yolunu bulmamız gerek…