Büyüleri bozuldu…

Türkiye'de dışarıdakilerin ve içerdeki uzantılarının ifade özgürlüğü bağlamında ele almaya çalıştıkları her gelişmede, herhangi bir batı ülkesinde benzeri yaşansaydı ne olurdu sorusu aklıma gelir.

ABD'li, İngiliz, Alman ya da Fransız emekli 104 amiral, bizdeki gibi bir bildiri yayınlasalardı, ne olurdu mesela. Bu ülkelere mensup olanlar, 'bizde öyle şeyler olmaz' diye kabaracaklardır hemencecik. ABD ve başka ülkelerde böyle bir şey yapmaya kalkanın anasını ağlatırlar çünkü…

İyi ama onlarda olamıyor da bizde neden olabiliyor?.. Daha da önemlisi kendilerinde olsa faillerinin anasını ağlatacak olanlar, bizde yapanlara neden sahip çıkıyorlar acaba… Bu sorunun cevabı çok basit ve bir o kadar da can sıkıcı.

104 emekli amiral ve özellikle de onlara bu konuda mihmandarlık edenler, Montrö Sözleşmesi ile ile ilgili bir gündem olmadığını biliyorlar tabii. Hatta Kanal İstanbul'un Montrö Sözleşmesi açısından çeşitli faydaları olabileceğini de. Ama dertleri Türkiye'nin menfaatleri olmadığı için bunun bir önemi yok.

Ancak muhtemelen iş tuttukları bazı uluslararası odaklara 104 emekli amirale attırdıkları imzalarla yaranma peşinde olanlar, mevcut mevzuatımızda tanımı yapılmamış bu bildiri işinden nasılsa sıyıracaklarını düşünerek harekete geçmiş olmalılar.

Bunlardan hangilerinin mesela Kanal İstanbul'dan etkilenebilecek bazı küresel nakliye şirketlerinin adamı olduğunu ya da hangilerinin küresel birtakım güç odakları ile al takke ver külah vaziyetinde olduğunu bilemiyoruz tabii.

Biz sıradan insanlar, bu ülkede amiral olarak gelinen seviyenin insanoğlu açısından ulaşılabilecek en yüksek seviye olduğu ve dahasına gerek olmadığına inanırız. Bu amiraller için emeklilikten sonra alınacak mesafeler de olmalı.

İmzacı emekli amirallerin kimlere hizmet sundukları zamanla anlaşılır belki. Ama bizim amiraller olsalar da bize hizmet etmediklerini öğrenmiş olmamız, şimdilik yeterli…

Emekli amirallerle ilgili gelişmeleri tatmin edici bulmayabiliriz. Netice olarak pek bir şey çıkmasa da, büyülerinin bozulduğunu söyleyebiliriz hiç değilse… bu da az bir şey değildir, bilene…