Kuyruğu dik tutmak!..
Seçilmiş başkanın tescilleneceği gün ABD Kongre binasında yaşananlar, 'endişe verici' idi...
Dünyanın süper jandarması rolü ile diğer ülkelere demokrasi dersi vermeye kalkışan ABD'de demokrasinin kalbi denilebilecek bir mekanda, 4 kişinin ölümü 14 kişinin de yaralanması ile neticelenen olayların insanı endişelendirmemesi mümkün değil çünkü.
Trump'ın mitingi sonrası yaşananlar, başka ülkelerde operasyonlar yapan ABD'nin de operasyonlara maruz kalabileceğini gösterdi.
Tedbirle önlenebilecekken mani olunamayan ve çok daha sağlıklı bir süreç yönetimi mümkün iken ölüm ve yaralanmalarla neticelenen olaylarda, daha önce çeşitli şekillerde polis şiddetini onaylayanların zarar görmeleri, belki ironik.
'Bu yıl seyahat kısıtlamaları nedeniyle ABD darbeyi evinde organize etmek zorunda kaldı' ve 'ABD büyükelçiliği olmayan yerlerde darbe olmadığına göre Washington'da ABD büyükelçiliği mi açıldı?' şeklindeki mesajlar da, konuyla ilgili mizahi yaklaşım örnekleri.
Şöyle veya böyle, ABD'de sandıkta kaybedenin durumu kabullenmemesi sebebiyle yaşananlar, süper gücün karizmasını çok fena çizdi.
Önlenebileceği halde gerçekleşen Kongre baskını, temel problem. Silahsız göstericilerden 4'ünün öldürülüp 14'ünün yaralanması, çok daha vahim olaylarda başkalarına 'itidal çağrısı' yapan ABD'nin, kendi kamu düzeni söz konusu olduğunda ne kadar sert davranabildiğini gösterdi.
Amerika'da yaşananlarla ilgili olarak Dışişleri Bakanlığımız ve TBMM Başkanı'nın yaptığı 'endişe' beyan eden açıklamalar, gerek ABD'de ve gerekse içeride birilerinin canını fena sıktı.
Bir ülkede yaşanan olaylarla ilgili, başka ülkelerden gelen 'endişe' ifadeli mesajların can sıkıcı bir durum olduğunu, benzer durumları -hem de haksız yere- çok yaşayan bizler çok iyi biliriz. Dolayısıyla, Türkiye'den gelen 'endişe' mesajlarına Amerikalıların kızgınlıklarını anlamak mümkün.
İçerdeki Amerikalılar!..
Ancak asıl dikkat çekici olan, efendilerinin canını sıkan haklı beyanlarla ilgili olarak içerideki uşakların gösterdiği feveran... Bu kesim, varlık sebepleri olan ülkenin karizmasının çizilmesinden çok Türkiye'den giden endişe mesajlarının yerindeliğine bozuldu muhtemelen.
Adeta canlı yayında ve bütün dünyanın gözük önünde yaşananları inkar etmek mümkün olmadığından, endişe beyanlarının yerindeliğini de bilerek kuyruğu dik tutmaya uğraştı, ABD medyası.
'Tarafları itidale çağıran', orada bulunan kendi vatandaşlarını 'kalabalık yerlerden uzak durmaları' konusunda uyaran ve 'endişe' ifade eden açıklamaların hep ABD tarafından yapılmasına alışkın olduklarından, adeta şaşkınları oynadı ABD medya mensupları.
'Türkiye'nin kendilerini eleştireceği hale düşmenin' ezikliği ile olsa gerek, endişe beyanlarını haberleştirirken çamur atma görevini ihmal etmemeleri de, dikkat çekiciydi.
Dünyaya çıkar ekseninden bakıp, ABD'ye hizmet edenleri demokrat karşı çıkanları diktatör olarak tanımlama alışkanlıkları sebebi ile olsa gerek, Türkiye'den bahsederken o hep tekrarladıkları diktatör iddiaları ve hapse atılan gazeteciler yalanlarına başvurdular.
Efendilerine hizmet için çabalayan Türkiye'deki uzantıları da, her zaman yaptıkları gibi, cımbız kullanmak suretiyle ülkemizden yapılan açıklamalardaki 'taraflar' sözü üzerinden operasyon yapmak için uğraştılar.
Takip edenler ne der bilinmez. Ama ABD medya kuruluşları NBC ya da CNN mensuplarından daha çok bozuldukları anlaşılanlar, kimden yana olup hangi ülkenin çıkarlarını savunduklarını anlamak açısından bilgilendirici yorumlarda bulundular.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Bana arkadaşını söyle… (20.11.2024)
- Mızrak çuvala sığmıyor!.. (17.11.2024)
- Keşke satın alsalardı!.. (16.11.2024)
- Tencere dibin kara… (13.11.2024)
- Yürüyüşünü görelim… (10.11.2024)
- En azından ayıp!.. (09.11.2024)
- Anlamak çok mu zor?.. (06.11.2024)
- Köprüden önceki son çıkış… (03.11.2024)
- Yok öyle!.. (02.11.2024)
- Ne oldu şimdi?.. (30.10.2024)