Fransız Le Figaro, 'Bölgesel istikrar için Türkiye'nin Akdeniz'den, Kıbrıs'tan, Libya'dan, Suriye'den ve Karabağ'dan el çekmesi gerektiğini' yazmış…
Le Figaro'yu yayınlayanlar, Türkiye'nin bölge ülkesi olduğunu ve kendisini doğrudan ilgilendiren istikrarsızlıklara bir çözüm bulabilmek için sahada olduğunu biliyorlar tabii.
Bölgeyi sömürmeye yönelik hesaplar yapan ülkelerdeki siyaset ve medya çevrelerinin takınmayı alışkanlık haline getirdikleri bir tavır bu. Uslu çocuklar gibi olup, çevremizdeki her şeyi kırıp dökmeye meraklı şımarık yeğenlerine müdahil olmamamız gerektiğini böyle ifade edebiliyorlar ancak.
İstikrar vurgusu yapmaya ihtiyaç duymaları, işin komik tarafı. Açıkça biz yakın bölgesini istediğimiz gibi dizayn ederken Türkiye karışmasın diyemedikleri için, istikrardan bahsetmek zorunda kalıyorlar.
İstikrar derken kast ettikleri de, bölgenin hemen her açıdan kendi istedikleri kıvama gelmesi aslında. Sürecin adı var kendisi yok uluslararası kurallara uygun olup olmaması, ufak bir problem. Suyun başında oldukları için, nasıl olsa gelişmelere makul gözüken bir kılıf uydurabileceklerini düşünüyorlar.
Bir Batı Akdeniz ülkesi Fransa'nın Doğu Akdeniz'le ilgili problemlere neden burnunu soktuğu, temel sorulardan birisi. İşine geldiğinde 'adaların deniz yetki alanları belirlenmesinde esas olamayacağına dair' uluslararası kararlar aldıran Fransa'nın Türkiye söz konusu olduğunda aksini savunması, galiba yapı meselesi.
Mini-minnacık Meis Adası bahanesiyle Türkiye ve KKTC'nin Doğu Akdeniz'deki enerji haklarına sarkmaya çalışan Yunanistan'ı hoş karşılamamız, bu ülkeyi destekleyenlerin beklentileri arasında.
Aramızda on yıllara sari problemlerin olduğu Yunanistan'ın, uluslararası kurallar bir yana, akıl ve mantıkla alakası olmayan isteklerde bulunduğunun ve diplomatik çözümlere bile yanaşmadığının farkındalar oysa.
Kervan yürüyor!..
Türkiye'nin kesinlikle kabul edilmeyecek Yunan talepleri konusunda ikna olabileceği ya da bir şekilde kendilerinin arzu ettiği bir çözümü kabule mecbur kalacağı yönünde beklentileri olanların, hayal gördükleri .işin gerçeği.
Köprülerin altından çok sular geçti. Türkiye o eski Türkiye değil ve gerekenleri yapmazsa hakkı olanların kesinlikle verilmeyeceğinin farkında.
Rum Kesimi'nin uzlaşmaya kesinlikle yanaşmayan tavrı ortada iken, Türkiye'nin Kıbrıs'tan elini çekmesini istemek ise en hafifinden aymazlık. Kıbrıs'ın garantör ülkelerinden Türkiye'nin devrede olmamasının ne gibi neticeleri olabileceği, yakın tarihte tecrübe edilmişti çünkü.
Topraklarını işgal ettiği Azerbaycan'a bir de saldırıda bulunan Ermenistan konusunda, Minsk Grubu'ndaki Fransa'nın neden çözüm bulamadığını sorgulamayan Le Figaro'nun haklının yanında yer alan Türkiye'yi suçlama çabası, kelimenin tam manasıyla 'tüy dikmek!'…
Kendilerini medeniyetin zirvesi olarak göstermeye düşkün olsalar da adalet ve hakkaniyet konusunda ciddi problemleri olan Batılılar, Türkiye'nin arzu ettikleri gibi davranmayışını bütün problemlerin kaynağı olarak lanse etmeyi çok seviyorlar nedense…
Le Figaro, sömürü cephesinin görüşlerini derli toplu bir şekilde dile getirmiş. Onlar hep böyle davranmayı, kervan da inşallah yürüyüşünü sürdürecek…
Biz, gelişmeleri ve aşırı derecede medeni takıldıkları halde, objektif gerçekleri ve uluslararası kuralları görmezden gelenlerin acınacak hallerini izlemeye devam edelim.
Sömürü peşindeki Batılılar ile işbirliği yapan içimizdeki zavallıları tanıma ve tanıtma konusunu da ihmal etmeyelim tabii.