İçimizde yaşayıp da ülkemizin Doğu Akdeniz'deki enerji haklarının Fransa, Yunanistan ve Güney Kıbrıs'a peşkeş çekilmesini -en azından açıkça- savunabilecek kimse yoktur herhalde. Keza ABD her ne isterse Türkiye'yi yönetenlerin buna uyması gerektiğine inanan da…
Ülkemizin hain kontenjanından olup Türkiye'nin değil ABD, Fransa ve başka devletlerin menfaatlerini savunan ve hatta bu yönde çaba sarf edenler olsa da, bunu açıktan yapmayacak kadar akıllılar.
Can Dündar ve benzeri, ihanetleri ayan-beyan ortada olanlar ise istisna zaten…
Ancak altı mutlaka çizilmesi gereken bir husus var. ABD başkan adaylarından Joe Biden ve Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron'un zahirde Cumhurbaşkanımızı ama aslında ülkemizi ve milletimizi hedef alan sözleri ile ilgili muhalefet cenahından gelen tepkiler, 'güzel' ama 'yeterli değil'…
Özellikle dış politikada diğer ülkelerde görülebilen birlik ve beraberlik havası bizde birilerince zedelendiğinden, bu kadarı bile beklenmediği için 'güzel'…
Ancak, ülkemiz aleyhine kendileri ile iş tutulabileceği dış mihraklarca iddia edilen içimizden birilerinin çok daha güçlü bir şekilde itiraz etmeleri gerektiğine göre, 'yeterli değil'…
Muhalefetle işbirliği içinde Erdoğan'ı göndermekten ya da Türk halkıyla değil onunla problemleri olduğundan bahsedenler, Erdoğan giderse işbaşına gelmesi muhtemel olan başkaları ile daha rahat çalışabileceklerini iddia ediyorlar…
Bu mihrakların ülkemizin varlığı, birliği ve refahı gibi konularda hayırlı şeyler talep etmedikleri ve etmeyecekleri kesin olduğuna göre, ortada ciddi bir problem var demektir.
Erdoğan'ı göndermek için kendileriyle işbirliği yapılacağı ileri sürülenlerin daha güçlü tepkiler vermeleri, işin normaliydi. Muhalefetin, bahis konusu iddiaları haklı çıkaracak söylemlere ağırlık veren tavırları ise işin vahim tarafı.
Tarihi fırsat!..
Açıkça 'Türkiye'de işbirliği yaptıkları muhalefet ile Erdoğan'ı göndermekten' bahseden Biden'in '7 ay önce konuştuğu' gerekçesiyle topu taca atmak yerine, iddia ettiği hususların en ufak bir karşılığı olmadığını haykırmak gerekirdi.
Türkiye'ye yönelik hedefleri ile ilgili olarak ülkemizden birileri ile dirsek temasları olduğunu ima eden Biden, muhalefetten bazı gruplarla ABD'nin menfaatleri temelinde işbirliği yapmaktan bahsediyordu, açıkça.
Biden'ın, 'Türkiye'deki muhalefetle işbirliği yaparak Erdoğan'ın gönderme' hayalinden bahsettiği konuşma ortaya çıktığında, 'bu adamın kastettiği çevrelerle bizim alakamız yok' denilebilirdi mesela.
Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron, 'Cumhurbaşkanı Erdoğan'la derdimiz var. Çünkü Suriye, Libya ve Doğu Akdeniz'deki menfaatlerimize engel oluyor' dediğinde, bir gün iktidara gelebilmek için siyaset yapanlar hep bir ağızdan 'hadi oradan' diye haykırabilirlerdi…
Macron'a: 'Ne yapmaya çalıştığının farkındayız. Ülke menfaatleri söz konusu olduğunda Türkiye'deki herkes birer Recep Tayyip Erdoğan'dır' demek, çok mu zordu acaba?..
Her iki isim de içimizden birilerinin Türkiye'nin değil ABD ve Fransa'nın menfaatlerini savunabileceğini kastettiğine göre, gereken cevabı vermek iktidardan çok muhalefetin görevidir çünkü…
CHP bile kendini aşarak bazı şeyler söyledi, tamam. Ancak bu kadarla kalınmalı mıydı sorusu akla takılıyor yine de…
Biden ve Macron'un Cumhurbaşkanımıza yönelikmiş gibi gözüken ama Türkiye'yi hedefleyen sözleri, ana muhalefet başta olmak üzere muhalefetin tamamı için müthiş bir fırsattı oysa…
Güzel ama yetersiz tepkilere bakılırsa, muhalefet tarihi bir fırsatı daha kaçırdı!..