Ava gidenler avlandı…
Cuma hutbesinde İslam Dini'nin lutîlik, eşcinsellik ve zinaya bakışını özetleyen sözlerinden rahatsız olanlar, çeşitli şekillerde Diyanet İşleri Başkanımıza saldırmaya kalkışınca, başlarına ciddi bir dert açmış oldular. Ve Prof. Dr. Ali Erbaş'ı avlamak isterken, kendileri av oldular…
Erbaş'ın birilerini çok kızdıran sözleri özetle şöyleydi: "İslam zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor. Lutiliği, eşcinselliği lanetliyor. Nedir bunun hikmeti? Hastalıkları beraberinde getirmesi ve nesli çürütmesidir…"
Lutîliği ve eşcinselliği savundukları anlaşılanlar karşı çıksalar da, işin doğrusu bu. O kesim daha rahat anlayacağı için şöyle de ifade edebiliriz: 'Evet, İslam zinayı en büyük haramlardan kabul ettiği gibi lutîliği ve eşcinselliği de lanetliyor… Bunu bilmeyen mi var!.."
Ne demesi bekleniyordu ki, söylenen doğrulardan rahatsız olan birileri 'Diyanet İşleri Başkanı'nın insanlığın bir kesimini nefretle aşağılayıp kitlelere hedef gösterdiği' gibisinden saçma sapan iddialarda bulunabiliyor, anlamak mümkün değil.
Anormallik ya da sapıklık denilmesi rahatsız ediyor olsa da; adına marjinallik, sıra dışılık, farklılık ya da her ne denilecekse lutîlik ve eşcinselliğin özellikle de bizim toplumumuzda hoş görülmeyen bir husus olduğu kesin.
Bu türden bir hayat tarzını tercih edenlerle ilgili durum, dün olduğu gibi bugün de karmaşık bir mesele. Ancak birilerinin bunların toplum tarafından 'sıradan' karşılanmasını talep etmeleri, işin rengini değiştiriyor.
Durumu daha da vahim hale getiren husus ise, varlıklarını meşrulaştırma aşamasını geçtiklerini düşünen bu kesim mensupları ve destekçilerinin, şimdi de reklam peşine düşmeleri…
Sadece İslam'ın değil; aklın, mantığın ve genel ahlakın hoş karşılamayacağı bir şeyi tercih etmeleri belki kendi bilecekleri bir iş… Ama bir de bunun reklamını yaparak genele yayma niyetine gelince, işte orda durmaları şart…
NE DE ÇOK!..
Tam da mübarek Ramazan günlerinde İslam Dini'nin emrettiği ve sadece bizim toplumumuzun değil insanlığın kahir ekseriyetinin paylaştığı birtakım esaslara dikkat çeken Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş'ı hedef seçenler, baltayı fena halde taşa vurdular.
Varlıklarını, güzel ve meşru olan hemen her şeyin yasaklanması ve kötü olarak bilinen her türlü marjinalliğin alabildiğine serbest bırakılması idealine hasredenlerin yönettiği bazı baroların da durumdan vazife çıkarmaları, ilgi çekiciydi.
Zaten insanımızın tamamını içten içe rahatsız eden bazı eğilimleri meşrulaştırmak gayesiyle yapılan açıklamalar yeteri kadar can sıkıcı iken, bazılarının da saçma sapan gerekçelere Diyanet İşleri Başkanımız hakkında suç duyurusunda bulunmaları, ciddi tepkilere sebep oldu.
Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere ilgililerin ve bu topraklarda yaşayan insanların gerçek sesini yansıtan birçok kuruluşun Diyanet İşleri Başkanımızı destekleyen açıklamaları da işin güzel tarafıydı.
Birilerinin anormal olanı meşru gösterme çabası üzerine, normalin savunulmaya ihtiyacı olmadığını düşünenler bile harekete geçince, Prof. Erbaş'ı baskı altına almaya çalışanlar dünyanın kaç bucak olduğunu anladılar.
Toplumumuzun ve hatta insanlığın kahir ekseriyeti tarafından anormal kabul edilen eğilimlere mensup olanlar için, çıkardıkları gürültüler sebebiyle 'ne de çok!..' denilebilir belki…
Ancak sadece kuru gürültüler çıkaran bir güruh ve destekçileri var ortada…
Onlar da eski Türkiye'de olmadıklarını hatırlar ve umulur ki artık daha da dikkatli davranırlar… Sattıkları malın pek alıcısı yok çünkü…
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Bana arkadaşını söyle… (20.11.2024)
- Mızrak çuvala sığmıyor!.. (17.11.2024)
- Keşke satın alsalardı!.. (16.11.2024)
- Tencere dibin kara… (13.11.2024)
- Yürüyüşünü görelim… (10.11.2024)
- En azından ayıp!.. (09.11.2024)
- Anlamak çok mu zor?.. (06.11.2024)
- Köprüden önceki son çıkış… (03.11.2024)
- Yok öyle!.. (02.11.2024)
- Ne oldu şimdi?.. (30.10.2024)