Bugün Müslümanlar için ''Başı Rahmet, ortası mağfiret ve sonu da cehennem azabından kurtuluş" olup, 'bin aydan daha hayırlı' Kadir Gecesi'ni de içinde bulunduran Ramazan Ayı'nın ilk günü… O halde hoş geldin ya Şehr-i Ramazan…
Ramazan'ın Geçtiğimiz yıl 6 Mayıs'ta gelmişken bu sene 24 Nisan'da teşrif edişini Nasrettin Hoca gibi, 'bizden memnun kaldığı için 10 gün erken geldi' latifesi ile değerlendirebiliriz. Ancak, mübarek Ramazan'a daha önce hiç karşılaşmadığımız şartlarda hoş geldin dediğimiz de bir vakıa...
Dünyayı kasıp kavuran yeni tip korona virüs tehdidi sebebiyle hayatın adeta durduğu günlerdeyiz. 20 yaşın altında ve 65 yaşın üstünde olanlara sürekli ve hafta sonları da büyük şehirlerde hemen herkese yönelik geçici kısıtlamalar söz konusu...
Tedbirler sebebiyle biraz canımız sıkılıyor olsa da, hepimiz yapılanların ne kadar yerinde ve gerekli olduğunu biliyor ve salgın riskini mümkün olduğu kadar erken savabilmek için de kurallara uyuyoruz.
Kovid-19 salgını ile baş edebilmenin en temel şartlarından birisi, taşıyıcı olanlarla temas etmemek. Hastalığa maruz kalanların beyanları, hiç birimizin 'Kovid-19 bana bulaşmaz' ya da 'bulaşsa da bana bir şey olmaz' deme lüksü olmadığını ortaya koyuyor.
Hastalığın genel olarak yaşlılara ve birtakım kronik rahatsızlıkları olanlara musallat olduğuna inanılsa da, örnekler ciddi istisnalar olabileceğini ortaya koyduğu için, hepimiz riskle karşı karşıyayız.
En önemli konu da, her birimiz taşıyıcı olabileceğimiz gibi sosyal mesafe şartlarına riayet edilmediğinde karşılaştığımız herkesin de taşıyıcı olabilmesi ihtimali…
Sağlığımız ve herkesin sağlığı düşünülerek alınan tedbirlere uymamız ve her durumda sosyal mesafeye dikkat etmemiz, salgın riskini azaltmanın yanında sürecin çabucak ve en az hasarla atlatılabilmesinin de tek yolu…
Dedeler, nineler ve torunlar…
Hemen her Ramazan'da dolup taşan camilerin cemaate, tabii cemaatin de camilere hasret kalacağı bir Ramazan yaşayacağız.
Vakit namazlarımız gibi teravihlerimizi de evlerimizde kılacak olmanın yanında, şaşaalı oldukları için eleştirilenler ne ise ama mütevazı olanlarına ve hele aile arasındaki iftarlara bile ara vermek mecburiyetinde kalacağız.
Bir yandan yeni tip korona virüs vakası, yoğun bakım, entübe hasta ve vefat sayısının aşağı doğru inmesini, tedavi olanlarla ilgili rakamın artmasını izlerken, bir yanda da Ramazan Bayramı'na kadar tedbirleri kaldırabilecek hale gelebilmek için dualar edeceğiz herhalde…
Hiç değilse Ramazan Bayramı'nda tedbirlerin gevşetilebilmesi, birbirlerini pek göremeyen aile fertlerinin, hususiyetle de nineler ve dedelerle torunların kucaklaşmaları demek. Ve laf aramızda, bu oldukça önemli bir durum…
Madem Korona günlerinde Ramazan'a hoş geldin diyoruz, insanımızın Ramazan'a bakışı ile alakalı fikir verebilecek bir araştırmadan da bahsedelim.
Areda Survey tarafından 2 bin 400 kişinin katılımıyla yapılan 'Türkiye'de Ramazan ve Korona virüs' konulu araştırmada, yüzde 62,5 sürekli oruç tuttuğunu söylerken, bu Ramazan oruç tutacağım diyenlerin oranı ise yüzde 84,5.
Çoğunluk iftara misafir davet etmeyi veya davete katılmayı düşünmüyor. Ramazan'da sosyal mesafe kuralına uyulmayacağı endişesi taşıyanların oranı da yüzde 56,4…
Katılanların yüzde 75,3'ü orucun bağışıklık sistemine katkıda bulunacağına inanırken, yüzde 67,5 da Türkiye'deki Korona virüs vakalarının Ramazan'da azalacağı kanaatinde…
Ramazanımızı tebrik ediyor, Cenab-ı Hakk'tan hayırlara vesile olmasını niyaz ediyorum…