17-25 Aralık Emniyet ve Yargı üzerinden darbe girişiminin hemen arkasından yaşanan MİT Tırları olayı, olayın meydana geldiği günlerden daha çok, konunun haberleştirilmesi sebebiyle gündem olmuştu.
Tabiatı itibariyle gizli tutulması gereken bir sevkiyatın jandarma, emniyet ve yargı marifetiyle afişe edilme çabası, FETÖ'nün marifetlerinden birisiydi. Devlet sırrı olan bir hususun gazetecilik diye yutturulmaya çalışılması da, işbirlikçilerin başlıca savunmasıydı.
Daha önce yayınlansa da, Can Dündar yönetimindeki Cumhuriyet tarafından olaydan bir buçuk yıl sonra yayınlanan haber, kelimenin tam manasıyla devlete meydan okuma manasına geliyordu.
Esas itibariyle devlet sırrı olan konunun böyle olduğu bir de mahkeme kararıyla teyit edildikten sonra haberleştirilmesinin başka bir izahı olamazdı.
Bir yandan devlet sırrı olan bir konu ifşa edilirken bir yandan da çeşitli yalanlarla ülkemizin uluslararası alanda zor duruma düşürülmesi hedefleniyordu belli ki. Bunu yaparken de pişkin bir şekilde basın özgürlüğü kılıfı ile ihanetin üstünü kapatmaya çalışıyorlardı.
Dünya üzerinde bütün devletler için geçerli olan devlet sırrı kavramını Türkiye için geçerli saymama ve laf cambazlığı ile ihaneti perdeleme gayreti netice vermedi. 'Devletin gizli belgelerini elde edip yayınlama' suçundan Can Dündar beş yıl 10 ay ve gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül de beş yıl hapse mahkum edildiler.
Konu gizli belgelerin Can Dündar'a kim tarafından verildiğinin tespitine geldiğinde, oklar Enis Berberoğlu'nu işaret ediyordu.
Yargılaması çeşitli safhalar geçirdikten sonra, netice olarak 'MİT TIR'ları görüntülerini Can Dündar'a ilettiği' gerekçesiyle 5 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıldı Enis Berberoğlu.
Ve mahkemenin bu kararının Yargıtay tarafından onanması ile, bir yandan tahliye edilirken bir yandan da gerekçeli kararın TBMM'de okunması ile milletvekilliğinin düşmesi ve hapse girmesi gündeme geldi.
Devlet sırrı, devlet sırrıdır…
Yargıtay kararının TBMM'ye ulaşması ve sonrasında olup bitecekler yargı sisteminin işleyişi ile ilgili teknik hususlar.
Önemli olan, CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu hakkında verilen kararın 57 sayfadan oluşan gerekçesinde birilerinin gazetecilik, vatandaşlık görevi ya da çeşitli kılıflar altında saklamaya çalıştıkları ihanetin devletin gizli kalması gereken sırlarını ifşa etmek olduğunun ortaya konulması.
Kararda söz konusu MİT faaliyetinin 'devlet sırrı niteliğinde' olduğu vurgulanırken, Berberoğlu'nun 'niteliği gereği devlet sırrı olan bilgileri', açıklamaktan ibaret eylemenin, 'devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin bilgileri açıklama' suçunu oluşturduğu belirtiliyor.
'Bu bilgilerin sır olarak korunmasının, suç tarihi itibariyle de demokratik toplumda gerekli olduğunun' kaydedilmesi de, söz konusu faaliyetin ihanet olduğunu kabullenmek istemeyenlere atılan bir tokat gibi adeta.
Gerekçeli kararda yer alan şu cümle ise, benzer heveslere kapılabileceklere açık bur uyarı niteliğinde:
"MİT'in faaliyetleri, işin doğası gereği gizli olduğundan görev ve faaliyetlerine ilişkin bilgi ve belgelerin de gizli olduğu konusunda kuşku yoktur."
Konu ile ilgili olarak yargılanıp mahkum olduktan sonra Türkiye'den kaçan Can Dündar'a İngiliz BBC'de çıktığı bir programda hatırlatılan 'Devlet Sırrı' kavramının, Berberoğlu ve aynı fikirdekilere Türk Yargısı tarafından hatırlatılması, çok yerinde oldu.
Demek ki devlet sırrı bizde de vardır. Ve demek ki bunu takmayıp kafalarına göre yorumlamaya kalkanlara haddini bildirecek mekanizmalarımız da mevcuttur…