İşte bunu yapmayacaktın!..
'İsrail'de Yahudi Ulus Devlet Yasası kabul edildi' haberi, ilk bakışta sıradan bir haber gibi. Ancak bu haber, İsrail'in yıllardan beridir aklından geçirdiği ama uluslararası camiadan yükselecek tepkiler sebebiyle bir türlü gerçekleştiremediği temel amaçlarından birisi için harekete geçtiğini gösteriyor.
Kestirmeden söylemek gerekirse, tam da: 'İşte bunu yapmayacaktın' denilecek bir şey yaptı, İsrail…
BM kararıyla kurulduğu günden beri bu ülkeye karşı pozitif ayrımcılık yapmak mecburiyetinde kalanlar da dahil olmak üzere, bütün ülkelerin itiraz etmeleri ve İsrail'i 'bu kadarı da olmaz artık' diyerek uyarmaları gereken bir gelişme bu.
İsrail'i bir Yahudi Devleti olarak kabul eden kararla, ülkenin yüzde 20'sini teşkil eden Müslümanları ve diğer azınlıkları yok kabul eden İsrail, dünyanın 21. yüzyılda kavuştuğu düşünülen bütün demokratik ve insanız değerleri de karşısına almış oluyor.
İsrailli siyasetçiler arasında bile ciddi tartışma konusu olan bu kararın asıl sebeplerinden birisi, toplam nüfusu 8 milyonun biraz üzerinde olan İsrail'de Yahudilerin nüfus artışı yüzde 1.5 iken, aynı topraklarda yaşayan Müslümanların nüfus artışlarının yüzde 3.5 civarında oluşu...
Bugün ülkenin yüzde 20'sini teşkil eden Müslümanların, mesela 2025'te İsrail'in yüzde 25'ini oluşturacaklarına kesin gözüyle bakılıyor. Bu gidiş de, çok uzak olmayan bir tarihte İsrail'in Filistinli yani Müslüman ağırlıklı bir devlet haline geleceğinin göstergesi.
Konunun dikkat çekici başka tarafları da var tabii. Vaktiyle kendilerine bir devlet kurabilmek için yerlerinden yurtlarından ettikleri Filistinlilerin bölgedeki nüfusu, Gazze ve Batı Şeria'dakilerle birlikte 6 milyonun üzerinde. Aynı artış hızının oralarda da söz konusu olması, İsrail'in eriyen nüfusu için dünyanın değişik ülkelerinden Yahudileri bölgeye taşıma politikası da yeterli olmuyor.
Değişik ülkelerde ya da bölgeye yakın ülkelerdeki kamplarda hayatlarını sürdürenlerle birlikte Filistinlilerin toplam nüfusu ise 12 milyonun üzerinde. Filistin meselesinin halli için düşünülen tek devletli veya çift devletli çözümden hangisi olursa olsun, barışın vazgeçilmez şartlarından birisi de, Filistinlilerin yuvaya dönüş hakkı…
Sonu yaklaştırmak…
'Dünyadaki tüm Yahudilerin İsrail'e dönme hakkı vardır' cümlesi, İsrail'in kabul ettiği 'Yahudi Ulus Devleti' kararının maddelerinden birisi. Bölgeyi rüyalarında bile görmeyenlerin geri dönüş hakkını savunan İsrail, Filistin'de doğup yurtlarından uzaklaştırılan insanların dönüş hakkını yok saymayı sürdürüyor, aklı sıra…
Ancak, İsrail'in yıllardan beri hayalini kurduğu şeyi gerçekleştirmek için attığı 'Yahudi Ulus Devleti' adımı, sadece bölgede değil, dünyanın tamamında çok uzun sürecek bir tartışmanın da başlangıcı manasına geliyor.
Asırların birikimi olarak demokrasi, insan hak ve özgürlükleri, kendi kaderini tayin hakkı gibi evrensel olduğu kabul edilen birtakım değerlerin tamamına aykırı olan bu kararın da, tıpkı ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti kabul etmesinde olduğu gibi dünya çapında ciddi tepkilere sebep olması kaçınılmaz.
2009'da, Davos'ta söylense de bütün dünya tarafından canlı yayında izlenen 'One Minute!' çıkışı sonrası birbiri ardına yaşanan başka bazı gelişmelerle cilası dökülmeye başlamıştı İsrail'in.
Aldığı bu son kararla, dünyanın aklı başında bütün ülkelerinin tepkisi ile karşılaşması da, kaçınılmaz…
İsrail varlığını garanti altına alabilmek için attığı adımlarla, sonunu daha da yaklaştırmaktan başka bir şey yapmıyor aslında…
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Bana arkadaşını söyle… (20.11.2024)
- Mızrak çuvala sığmıyor!.. (17.11.2024)
- Keşke satın alsalardı!.. (16.11.2024)
- Tencere dibin kara… (13.11.2024)
- Yürüyüşünü görelim… (10.11.2024)
- En azından ayıp!.. (09.11.2024)
- Anlamak çok mu zor?.. (06.11.2024)
- Köprüden önceki son çıkış… (03.11.2024)
- Yok öyle!.. (02.11.2024)
- Ne oldu şimdi?.. (30.10.2024)