İşin aslı…
Bir olayın çeşitli açılardan nasıl göründüğü daha doğrusu nasıl yorumlandığı belki önemlidir, ama esas olan olayın kendisidir.
Şu anda karşı karşıya bulunduğumuz olay, bundan 70 yıl önce yaşanan dünyanın en talihsiz olaylarının yıldönümünde gösteri yapan Filistinlilerden 63'ünün İsrail tarafından katledilip, 3 bine yakınının da yaralanması…
Bu melaneti işleyenlerin, algı oluşturma güçlerine güvenerek sınırlarının ötesinde barışçıl gösteri yapan insanları katletmeyi standart bir refleks ve öldürülenleri de katil ilan etmelerinin objektif açıdan herhangi bir kıymeti harbiyesi yoktur… Daha doğrusu olmamalıdır…
Ama ne gariptir ki bu melaneti işleyen terör devletinin yöneticileri, yaptıklarını pişkin bir şekilde müdafaa ediyorlar. Melanetlerine karşı çıkanları saçma sapan argümanlarla eleştirmeleri de cabası.
Güya 'eleştirilen' hususlar da, ülkemizin meşru bir şekilde yaptığı terörle mücadele ile ilgili. Cumhurbaşkanımızı hedef alan Netenyahu imzalı mesajların temel esprisi, ülkemizin başına açmaya çalıştıkları problemlerin halledilmesinden duyulan hayal kırıklığı, mesela…
Eskisine göre bazı olumlu gelişmeler olsa da, Filistinlilerin feryatlarını duymazdan gelen hür dünyanın, İsrail'in melanetlerine gerektiği gibi ses çıkaramıyor oluşu, hala en büyük problemlerden birisi…
Türkiye başta olmak üzere yönlendirmeye çalıştıkları ülkelerde yıkıcı toplumsal olaylar tezgahlayıp bunları 'demokratik hak' olarak pazarlamaya çalışan mihraklar, İsrail söz konusu olduğunda demokrasinin adını bile anamıyorlar.
Ülkeleri yönetilemez hale getirmeyi hedefleyen maksatlı gösterilere yapılan en sıradan müdahaleleri bile 'orantısız güç kullanımı' olarak değerlendiriyor bu mihraklar... Filistinlilerin barışçıl gösterilerinde İsrail'in akıttığı kanları ise, sıradan ve çok normal bir olay gibi değerlendirmeye dikkat ediyorlar…
Yalan kulesi…
70 yıl önce, topraksız bir halka bir devlet kurmak için yerlerinden yurtlarından kovulan Filistinlilerin, geçen bunca yıla rağmen bir gün topraklarına dönmeyi hedefledikleri bilinen bir şey. Ve dünya üzerinde herkes biliyor ki, bu onların en tabii hakkı…
Uygulamada ciddi manada problemler olsa da, Filistinlilerin topraklarına dönüş haklarınının teorik altyapısı oldukça sağlam. Ve İsrail için görmezden gelinmeye devam edilse de, yakın ya da uzak gelecekte Filistin Meselesi bir şekilde halledilecekse eğer, Filistinlilerin kendilerine ait yerlere dönmeleri kaçınılmaz…
Meselelerin Anası olarak bilinen Filistin Meselesi halledilmeden barış içerisinde bir dünyayı hayal edebilmek mümkün olmadığı gibi, Filistinlilerin temel hakları tanınmadan problemin çözümü de mümkün değil.
Şimdilik hep sözde kalsa da, bir gün 'tek devlet' ya da 'iki devlet' alternatiflerinden birisi gerçekleşecek. Her iki ihtimal de, İsrail'in başını ciddi şekilde ağrıtacak…
Tek devletli çözüm, Arap ağırlıklı bir İsrail demek!.. İki devletli çözüm de çok sayıda Arap vatandaşı olan İsrail'in kendisini mutlaka yok etmek isteyen bir komşu ile beraber yaşaması manasına geliyor…
İsrail'i yönetenler, karşı karşıya kalabilecekleri alternatiflerden hiç birine razı değil… Filistin Meselesi'nin çözümünü imkansız hale getirebilmek için, bulabildikleri her fırsatta Filistinlileri katletmeleri de bundan.
Altı çizilerek tekrarlanması gereken de şu: İşin hikmetli tarafına bakın ki, hunharca öldürülenler gittikçe çoğalırken, katledenlerin sayısı gittikçe azalıyor…
İsrail ve yandaşlarının yalanlardan oluşturdukları kulenin altında kalacakları gün yakındır inşaallah…
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Bana arkadaşını söyle… (20.11.2024)
- Mızrak çuvala sığmıyor!.. (17.11.2024)
- Keşke satın alsalardı!.. (16.11.2024)
- Tencere dibin kara… (13.11.2024)
- Yürüyüşünü görelim… (10.11.2024)
- En azından ayıp!.. (09.11.2024)
- Anlamak çok mu zor?.. (06.11.2024)
- Köprüden önceki son çıkış… (03.11.2024)
- Yok öyle!.. (02.11.2024)
- Ne oldu şimdi?.. (30.10.2024)