Kendilerine Millet İttifakı veren kesimin başını çeken CHP'nin aday adayları arasında 2015 seçimleri öncesi televizyonda: 'Ezanı çıplak sesle okutacakları, Diyaneti bir kurul haline getirip başına toplum içinde inançlarını gizlemeyi başarmış birini getirecekleri…' türünden şeyler söyleyen 'çok inançlı' kimseler var mı, bilmiyoruz…
Ancak CHP Genel Başkanı'nın 7 Haziran 2015 seçimleri sonrası AK Parti ile yapabilecekleri bir koalisyonun temel şartları cümlesinden ileri sürdüğü şartlar hala aklımızda.
13 yıllık bir Ak Parti iktidarı sonrası gerçekleşen seçimlerde yüzde 25 oy alan CHP'nin genel başkanı, yüzde 41 oy alan AK Parti'ye, 'bir restorasyon hükümeti kuralım' diyordu. Bunun 'AK Parti'nin şimdiye kadar yaptığı her şeyi çöpe atalım' demekten farkı olmadığını da biliyordu.
Kılıçdaroğlu'nun talepleri arasında eğitim sisteminin (4+4+4) yerine (1+8+4) olarak formüle edilmesi, öncelikli öneme sahipti. Açıkça söylemeseler de, aslında 'İmam Hatiplerin orta kısmını ve bu arada Kur'an Kurslarını kapatalım' diyorlardı yani.
Dile getirilen diğer bazı istekleri bir kenara bıraksak bile, okullarda ve kamuda başlayan başörtüsü serbestiyetinin kaldırılıp eski yasak günlerine dönülmesi de, CHP'nin AK Parti ile koalisyon kurabilmesinin temel şartları arasında sayılıyordu…
7 Haziran sonrası bir koalisyon kurulmayıp, Cumhurbaşkanımızın ülkeyi 'Tekrar Seçim'e götürmesi ve 1 Kasım 2015 seçimlerinde AK Parti'nin tek başına iktidara gelmesi ile, CHP'nin hevesleri kursağında kaldı, malum.
7 Haziran'da yüzde 41 oy alan AK Parti'nin oylarının 1 Kasım 2015 seçimlerinde yüzde 495'a yükselişinin çeşitli sebepleri vardır. Ancak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun koalisyon şartı olarak dile getirdiği hususlar sebebiyle, milletimizin 'kazanımlarını kaybetme' kaygısının bu artıştaki payının oldukça yüksek olduğunu söyleyebiliriz...
24 Haziran seçimleri için oluşturulan ittifaka katılan bazı kesimleri ürkütmemek için barıştan, demokrasiden, inançlara saygıdan filen bahsediyor olsalar da, CHP'nin fırsat eline geçtiğinde 7 Haziran sonrası dile getirilen türden girişimlerde bulunacağı konusunda şüphe yok.
'Batıl Kıyas'…
Adını Millet olarak çeken ittifakın temel hedefleri arasında bulunan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nden geriye, yani Parlamenter Hükümet Sistemi'ne dönüş konusunun, ittifaka yamanan bazı kesimlerde rahatsızlık doğurma ihtimalinin yüksek olduğunun da altını çizmek gerek.
16 Nisan Referandumu sırasında, mensubu bulundukları hareketin birikimlerinin bir gereği olarak destek olmaları gereken Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ne geçişi engellemek için garip mukayeselerde bulunanlar, şimdi de benzer girişimlerde bulunacaklardır muhakkak.
Referandumda sorulan 'Parlamenter Sistem mi, Cumhurbaşkanlığı Sistemi mi?' sorusunu, 'Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ne evet demek, Cenab-ı Hakk'ın sistemine karşı onu tercih etmek manasına gelebilir' şeklinde yorumlayabilenler, boş durmayacaklardır yani…
Konu erbabının tartışması gereken bir özellik gösteriyor olsa da, bunun batıl bir kıyas olduğunu söyleyebiliriz herhalde…
Kani isimli bir şairin, aşık olduğu Hıristiyan kızın 'dinime geçersen evlenebiliriz' sözüne 'Kırk yıllık Kani, olur mu Yani?..' şeklinde verdiği cevap meşhurdur… Bu sözü CHP'ye uyarlayarak, 'Kırk yıllık Yani, olur mu Kani?..' şekline çevirebiliriz…
7 Haziran sonrası şartlarda değiliz, doğru. Ancak 7 Haziran sonrası kazanımlarımızı ellerimizden almak isteyenlerin bu taleplerinden vazgeçtikleri de söylenemez!..
Aman dikkat!..