'Ahdim olsun ki...' diye söze başladı AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan AK Parti İstanbul Kongresinde ve devam etti:
"Türkiye muasır medeniyetlerin üstüne çıkacak... Küresel güç olacak... Faizler enflasyon ve cari açık düşecek... Dar gelirli vatandaşlarımızın hayat standardı yükselecek. Dışa bağımlılığımız azalacak. Şehirlerimiz, kültür ve sanat üreten kimlikli hale gelecek. Vergiler düşürülecek..."
Olur mu?.. Tabii ki olur inşallah… İktidarları boyunca milli gelirimizi 3.5, ihracatımızı 5 kat artıran, enflasyonu ve faizi tek haneye indirip, hemen her sahada özgürleşmemizi de sağlayan AK Parti'nin lideri bunları söylüyorsa, yapılacak demektir… Şimdiye kadar yapamayacakları hiçbir şeyi vaat etmediler çünkü…
Cumhurbaşkanımızın talebi de, açık ve net: "Şimdi ben sizden bir şey rica ediyorum; bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız ve bu kirli oyunları beraber bozacağız."
Kirli oyunların detayların da, şöyle anlattı Cumhurbaşkanımız:
"Türkiye ekonomisini büyüttükçe, IMF'den borç alan değil, borç veren haline geldikçe, köprüler, tüneller, barajlar, havalimanları, yollar, hızlı tren hatları, eğitim, sağlık, enerji yatırımlarıyla ülkemiz sınıf atladıkça, bize olan öfke ve tahammülsüzlük daha da kabardı."
Cumhurbaşkanımızın AK Parti İstanbul kongresinde söylediği bu sözler, kelimesi kelimesine doğru. 2011 sonrayı yaşadığımız olumsuzluklarda Türkiye'ye yönelik öfke ve tahammülsüzlüklerin ciddi payı vardı.
Dış mihrakların öncelikli hedefleri, Türkiye'nin eskisi gibi 'sırtına vur elinden lokmasını al' bir hale gelmesi... Bu hedefe ulaşabilmek için bu zamana kadar yaptıkları neticesiz kaldı. Ancak, kesinlikle durmayacakları ve her defasında değişik yollar deneyerek üzerimize üzerimize gelecekleri de, açık.
Erdem, İrade, Cesaret…
Ülkemiz üzerine kendi menfaatlerini temel alan hesaplar yapıp bunları uygulamaya çalışanları anlamak mümkün. Ancak, içimizden birilerinin ülkemizin kendi ayakları üzerinde durma gayretlerini engellemek isteyenlere desteklerini anlayabilmek, kolay değil.
Bu çevrelerin vaatleri arasında, ülkeyi daha ileri noktalara taşımak bir yana, hiç değilse gelinen aşamayı muhafaza edecekleri anlamına gelen tek bir kelime bile olmaması da, ibretlik…
Yapılanları yıkmak, kazanımlarda geri adımlar atılmasını sağlamak şeklindeki vaatler, ülkenin yerinde sayması ve hatta geri gitmesini sağlamaya yönelik adımlar atmaya hazır olduklarını gösteriyor.
Husumetin ilk perdesinde Gezi Olayları, 17-25 Aralık, MİT Tırları ve 15 Temmuz darbe girişimi vardı. Sonrası ise, Cumhurbaşkanımızın anlatımıyla şöyle:
"Ülkemizi içeriden çökertemeyince sınırlarımızı terör koridoru ile kuşatmaya kalktılar… Terör koridorunu paramparça ettik…"
Cumhurbaşkanımızın açıkladığı manifestoda, Cumhurbaşkanlığı Sistemine geçilmesiyle olacaklardan bazıları da şöyle yer aldı:
"Hızlı karar, gecikmeyen icraat ve etkili yönetimle, ekonomik büyüme ivme kazanacak. Refah ve kalkınma hız kazanacak. Türkiye 2023, 2053 ve 2071 hedeflerine daha emin adımlarla yürüyecek. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle, milli gelir artacağı ve tabana daha fazla yayılacağı için, gelir grupları arasındaki makas hızla kapanacak…"
Cumhurbaşkanımız liderliğindeki Ak Parti, dış güçlerin ülkemize yönelik husumetlerini artıracak şeyler yapmaya niyetli…
ERDEMli olmak, bu ülkenin kendi ayakları üzerinde durabilme İRADEsine sahip çıkmayı ve bu yolda CESARETli olmayı gerektiriyor çünkü…