İki fotoğraf arasındaki farklar!..
Aslında her iki harekat sırasında da BM'yi, Güvenlik Konseyi'ni, NATO'yu ve başka birtakım uluslararası kuruluşları da devreye sokarak Türkiye'yi durdurabilmeyi, çok isterlerdi.
Ancak, Türkiye tıpkı Fırat Kalkanı Harekatı'nda olduğu gibi Zeytin Dalı Harekatı sırasında da bilinen bütün uluslararası kurallara göre meşru hakkını kullanıyordu ve bu durumda kimsenin söyleyebilecek bir sözü de yoktu.
Dışarıdan gelen seslerle koordineli bir şekilde içeriden de duyduğumuz, kaygı ve endişe dolu bu açıklamalar, Türkiye'nin Zeytin Dalı Harekatı'nı yapmamasını isteseler de bunu doğrudan söyleyemeyenlerin belki işe yarar diye buldukları usuldü.
Hemen tamamında olup bitenden kaygı ve endişe duyulduğuna vurgu yapılmaya dikkat edilen bu açıklamaların, insan hayatı konusunda pek te hassas olmadıkları bilinen merkezlerce yapılması, ilgi çekici hususlardan birisiydi.
Zeytin Dalı Harekatı, TSK ve ÖSO'nun muzafferiyeti ile neticelendi. Bundan sonra kent içinde tuzaklanan patlayıcıların bulunup imha edilmesi ve halkın arasına karışmış teröristlerin ayıklanmasına ağırlık vereceği anlaşılıyor.
Bölgenin tamamen güvenli hale gelmesini de, Fırat Kalkanı Harekatı sonrası olduğu gibi Afrin ve çevresinin gerçek sahiplerinin yerleşimine açılması takip edecektir.
Münbiç ve Fırat'ın doğusunda PYD/ YPG elinde bulunan bölgelerle ilgili neler olacağı da, ABD ile yapılan görüşmelerde alınacak neticeye bağlı.
YA GİDECEK YA DA GÖNDERİLECEKLER...
Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı, Türkiye'nin gerekli olanın yapma konusundaki kararlılığını ve bunu yapabilecek gücü olduğunu gösterdi.
Başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere devletimizi yönetenler, teröristlerden arındırılmazsa Münbiç ve Fırat'ın doğusu konusunda ne yapılacağını da defaatle açıkladılar.
Bu durumda işlerin nasıl yürüyeceği, ABD ve işbirlikçilerinin tercihine kaldı.
Ya bölgeden defolup gidecekler, ya da Türkiye onları göndermek için gerekeni yapacak...
Zeytin Dalı Harekatı ile ilgili 'endişe dolu' açıklamalar yapmakla yetinmeyip, algı operasyonları ile de ülkemizi köşeye sıkıştırmaya çalışanların şimdi yapmaları gereken bir şey var: Afrin'in ve mesela Rakka'nın şimdiki halini gösteren birer fotoğrafını önlerine alıp, 'iki resim arasında fark bulma oyunu' oynamak...
Ancak şunu da hatırlatalım ki, Afrin ve Rakka ayrı ayrı kentlerdir. Dolayısıyla iki fotoğraf arasındaki farkları ararken, buraları ele geçiren güçlerin nasıl davranmış olduklarına odaklanmaları gerek...
Afrin'in bugününü gösteren fotoğraf, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Özgür Suriye Ordusu ile yürüttüğü Zeytin Dalı Harekatı sırasındaki hassasiyetinin ispatı.
Rakka'nın fotoğrafı ise, TSK ve ÖSO'nun sebep olabileceği sivil kayıplar ve yıkımlar konusunda çok endişeli olanların, bu kenti ele geçirirken neler yaptıklarının göstergesi...
İki fotoğrafı ciddiyetle tedkik ederek, Türkiye gerek duyar Münbiç ve Fırat'ın doğusuna yönelirse, daha akla yakın yalanlar bulmak için çalışırlar hiç değilse...
Eninde sonunda ya gidecekler ya da gönderilecekler çünkü...
TAZİYE
Hayatını inandığı doğrulara hizmet edecek şekilde yaşamaya gayret etmesi ve zor zamanlardaki sağlam duruşu ile tanıdığımız Hasan Celal Güzel'e Cenab-ı Hakk'tan rahmet, ailesi ve yakınlarına sabr-ı cemil niyaz ediyorum.
(E. K.)
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Bana arkadaşını söyle… (20.11.2024)
- Mızrak çuvala sığmıyor!.. (17.11.2024)
- Keşke satın alsalardı!.. (16.11.2024)
- Tencere dibin kara… (13.11.2024)
- Yürüyüşünü görelim… (10.11.2024)
- En azından ayıp!.. (09.11.2024)
- Anlamak çok mu zor?.. (06.11.2024)
- Köprüden önceki son çıkış… (03.11.2024)
- Yok öyle!.. (02.11.2024)
- Ne oldu şimdi?.. (30.10.2024)