Türkiye Cumhuriyeti'nin, bir zamanlar 22 milyonkilometrekareyi bulan bircoğrafyaya hükmeden OsmanlıDevleti'nin varisi olduğu konusunda kimsenin itirazı yok.
Akıllarına estiği gibi konuşmaya meraklı birileri aksini iddia ediyor olsalar da Osmanlı, hükmettiğicoğrafyalarda 'işgal' mantığı ilebulunan bir devlet değildi.
Fethedip sonrasında idare ettiği bölgelerde farklılıkları bir arada barışiçerisinde yaşatan Osmanlı'nın, bu açıdan tarihte nerdeyse tek örnek olduğu da bir iddia olmaktan çok, meseleye objektif bakabilen tarihçilerin üzerinde ittifak ettiği bir gerçek.
Etnik yapıları ve inançları ne olursa olsun, insanları kendisine Cenab-ı Hakk'ın bir emaneti olarak gören ve inanç başta olmak üzere hiçbir konuda baskı yapmayan Osmanlıiçin, hükmettiği coğrafyalardayaşayanların insanca bir hayatsürmesi en önemli esaslardan birisiydi.
Bazı Doğu Avrupa ülkelerinde yarı şaka olarak kullanılan, 'Neredesiney Osmanlı, sen yüzde 10 vergialırken, şimdikiler bizi soyuyorlar' şeklindeki sloganlar da, ecdadın hükmettiği coğrafyalarda ekonomik açıdan nasıl davrandığının bir tür izahı.
Günümüzde 'keşke biz de yapsaydık' yani sömürseydik, dilimizi şart koysaydık vb. şekillerde hayıflananlar olsa da; yönettiği insanların mal, can, din, dil, ırz ve namuslarına kesinlikle dokunmayan yapısı, Osmanlı'nın birçok yerde 600yıla yakın süren hakimiyetinin temel sebeplerindendi.
Osmanlı yönetiminde ve batılıların işgalinde kalan bölgeler arasında bir mukayese, Osmanlı ile diğerleri arasındaki farkı ortaya koymaya yeter...
Türkiye'nin sıkıntılı coğrafyalara mümkün olduğunca destek olma çabalarından birilerinin hoşlanmıyor oluşuna, bir de bu gözle bakmakta fayda var... Osmanlı'nın torunları şimdi desömürüye engel oluyor çünkü...
'YİNE BEKLERİZ!..'
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın Afrika seyahatinin ilk durağı olan Cezayir'de buralı bir gazeteci ile arasında geçen konuşma, Osmanlı'nınhükmettiği coğrafyaları kesinliklesömürmemiş olduğunun en önemli delillerinden birisi.
Cezayirli gazetecinin 'Osmanlı'nınCezayir'e sömürge anlayışıyla mıgeldiği' sorusuna CumhurbaşkanımızErdoğan'ın "Eğer Türkiye sömürgeciolsaydı bu soruyu Fransızca değilTürkçe sorardınız" şeklindeki cevabı,tarihi bir hakikatin altını çizmeninyanında, bugünkü Türkiye gerçeğini deortaya koyuyor aslında.
Cezayir, 1519'dan 1830'a kadar 300 yıldan fazla Osmanlı hakimiyetinde ve bunun sonrasında 1962'ye kadar 132 yıl Fransızların işgalinde kalmış bir ülke.
Benzeri birçok Kuzey Afrika ülkesi gibi, Cezayir'de de Fransızca'nın nerdeyse birinci dil konumunda olması, sömürgeanlayışının ne olduğunu ve dahasıkimin sömürücü olduğunu ortaya koyuyor.
Ancak aslen Cezayirli olsalar da, ülke üzerinde hesapları olan sömürgeciler gibi düşünenlerin Cumhurbaşkanımızın ziyaretinden hoşlanmadıları belli...
Ziyaretin ilk günü Huffington Post isimli sitede 'Erdoğan'a açık mektup' başlıklı bir yazısı çıkan Kamel Daoud bunlardan biri...
'Dünyaca ünlü Cezayirli edebiyatçı' olarak lanse edilen Kamel Daoud'un muhtemelen sahiplerinin talebiüzerine yazdığı ve bizdeki bazılarınca da benimsenen yazısı, tumturaklı birhavlama...
Cezayirlilerin 'mutlaka yine bekleriz!' diyerek uğurladıkları Cumhurbaşkanımıza 'hoş gelmediniz' diyen Daoud ve benzerleri ne yaparlarsa yapsınlar, Cumhurbaşkanımızın ziyaretiningerçek Cezayirlileri sevindirdiği bir vakıa.
Yakın zamana kadar çok büyük sıkıntılar çeken bu ülkenin insanları Cumhurbaşkanımızın Cezayirkonusunda kendileri gibidüşündüğünü biliyorlar çünkü.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.