Umarız geç kalınmamıştır...
Ülke, görünüşte ekonomik bazı gelişmelerden memnun olmayan İranlılar tarafından gerçekleştirilen protestolarla karşı karşıya. Ancak, olaylardaki can kayıpları ve gelişmeleri ellerini ovuşturarak ve tahrik edici mesajlar eşliğinde izleyenler, meselenin bu kadar basit olmadığını gösteriyor.
Yine gelişmeler üzerine yapılan yorumların çoğu da, ülkede yaşanan bu karışıklıkların öyle pek te kendiliğinden oluşmadığı, birilerinin uzunca süren çalışmalar sonrasında düğmeye bastıkları yönünde.
Yine de, devlet yapısı ciddi şekilde güçlü olduğu düşünülen İran gibi bir ülkenin olaylara bu kadar hazırlıksız ve tabir caizse gafil yakalanmış olması, şaşırtıcı.
Kendi kabına sığmayıp Irak, Suriye, Lübnan, Yemen gibi ülkelerde çeşitli atraksiyonlar gerçekleştiren bir ülke İran. Protestocuların sloganları arasındaki 'Suriye, Yemen ve Lübnan'ı terk edin, İran'a bakın' ve benzeri bazı taleplere bakılırsa, ülkeyi yönetenlerin dışarıya fazla odaklanmaları sebebiyle, içeriyi ciddi şekilde ihmal ettikleri söylenebilir.
İran'da olup bitenlerin vaktiyle Türkiye'nin ve Mısır'ın yaşadıklarını hatırlatan yönleri, rüzgarların aynı yönden estiğine delalet ediyor belki de...
Öncekileri bir kenara bıraksak bile, Gezi Olayları, 17-25 Aralık Darbe Girişimi, MİT TIR'ları ve son olarak 15 Temmuz, Türkiye'yi teslim alabilmek ya da mümkün olduğu kadar zayıf düşürebilmek amacıyla atılmış adımlardı, malum.
Türkiye'de, bütün aleyhte girişimlere rağmen milletimizin liderinin yanında saf tutması ve 15 Temmuz'da da canını ortaya koyması ile bozuldu oyunlar. Olup bitenler sırasında şahit olduklarımız da, yaşadıklarımızın kendiliğinden olmadığını ve her şeyin arkasında bir 'üst akıl'ın olduğunu gösterdi bizlere.
MÜBAREK DÖNEMİNİ ARAMAK
Mısır'da yılların diktatörünü işbaşından uzaklaştıran halkın oylarıyla işbaşına gelen Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin memleketi ve milleti lehine icraatları sebebiyle bir darbeye muhatap olması ile neticelenen gelişmeler de, aşağıyukarı aynı türdendi.
Mısır'da istenilen başarıldı, ne yazık ki... Tuzu kuruların ve ülkeyi ona buna peşkeş çekenlerin değil, 90 milyonluk Mısırlıların tamamına hizmet etmek için yola çıkmıştı Muhammed Mursi.
Bunun için bazı adımlar atıp, bazılarını da açıkladığında, darbe kararı alınmıştı...
Şu anda sömürücüler ve onların işbirlikçileri tarafından yönetiliyor Mısır.
Bırakın kısacık zamanda belli bir refaha ulaşabildikleri Mursi dönemini, Mübarek dönemini bile arıyor Mısırlılar...
Sömürücüler, Mursi'yi devirme sürecinde içerideki hainlere ödediklerinin karşılığını alabilmek için eskisinden beter bir sömürü düzeni kurmuş durumdalar Mısır'da...
Şöyle veya böyle: İran'daki gelişmelerin İranlıların lehine sonuçlanması, temel dileğimiz...
İslam Devrimi sırasında uyandırılan ümitlerin tamamını heba eden ve son dönemlerde açık bir Şiicilik rüzgarına kapılan ülkeyi yönetenler, esas olanın İslam olduğunu da, belki bu vesile ile kavrarlar...
Gelişmeler, İran'ı yönetenlerin bu kadar dışarıya dikkat kesilmek ve dünya çapında Müslümanların tepkilerini çektiği açık olan atraksiyonlar peşinde koşmak yerine, içeriye daha çok odaklanmaları gerektiğini gösteriyor....
İçeriye odaklanmaları durumunda, olayları çeşitli şekillerde teşvik ederek İran'ın avuçlarının içine düşmesini bekleyen ABD ve İsrail'in istediklerini istemenin ciddi bir yanlış olduğunu anlatabilirler vatandaşlarına... Belki hala da geç kalmamışlardır, kim bilir...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Bana arkadaşını söyle… (20.11.2024)
- Mızrak çuvala sığmıyor!.. (17.11.2024)
- Keşke satın alsalardı!.. (16.11.2024)
- Tencere dibin kara… (13.11.2024)
- Yürüyüşünü görelim… (10.11.2024)
- En azından ayıp!.. (09.11.2024)
- Anlamak çok mu zor?.. (06.11.2024)
- Köprüden önceki son çıkış… (03.11.2024)
- Yok öyle!.. (02.11.2024)
- Ne oldu şimdi?.. (30.10.2024)