Kıskançlık mı, haset mi?..
Şerif Hüseyin, komutasındaki bedevilerle Medine-i Münevvere'yi ilk saldırdığında teslim alabilseydi, oraya ne türden zararlar verebileceğini kestirmek güç. Ama büyük ihtimalle, Peygamber Efendimiz'in mescidinin ve kabrinin bulunduğu makama gönderilen manevi değeri büyük hediyeler bedevilerce yağmalanır ve isyanın arkasındakilere peşkeş çekilirdi... Ve biz onları başta Londra olmak üzere Avrupa başkentlerindeki müzelerde görebilirdik sadece ...
Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed'in, bir Iraklının Medine Müdafii Fahrettin Paşa üzerinden Cumhurbaşkanımıza ve ecdadımıza hakaret eden tweet mesajını paylaşması, tam bir 'sahibini sesi' olayı. Vaktiyle Fahrettin Paşa sebebiyle Medine-i Münevvere'deki varlıklara sahip olamadıkları için hayıflanan sahiplerinin bu hislerine tercümanlık ediyor, Abdullah bin Zayed...
Dünyalık denilebilecek her şeye sahip olsalar da, bir türlü kendileri olamadıkları ve güya yönettikleri halkları ile de uyum sağlayamadıkları için kendi sesleri olmaz Abdullah bin Zayed gibilerin...
Birtakım güçlerin desteğiyle ayakta durabildiklerinin ve bir rüzgarla yok olabilecek kartondan şatolarda yaşadıklarının farkındadırlar.
Hayatlarını da hizmet ettikleri gücün hoşlanacağını umdukları zevzekliklerle harcarlar...
NE KADAR DA ÇOK!..
Iraklı bir zavallının gönderdiği:
"1916 yılında Türk Fahri Paşa'nın Medinetü'l Münevvere halkının hakkına girdiğini ve onların mallarını çaldığını, onları kaçırdığını, Şam'dan İstanbul'a "Seferberlik" ilan ederek, Medine'deki el yazması eserleri çaldığını biliyor muydunuz? İşte Erdoğan'ın dedelerinin Müslüman Araplarla ilişkisi buydu" mesajını paylaşan ve böylelikle ondan da zavallı olduğunu ortaya koyan bu kişiye verilebilecek en güzel cevabı bizzat Cumhurbaşkanımız verdi zaten:
"Ey zavallı. Fahreddin Paşa Medine koruması yaparken senin ceddin neredeydi? Haddini bil!.." Fahrettin Paşa Hz. Peygamber'in şehrini çapulculara kaptırmamak için müdafaa ederken, BAE Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed'in ceddinin nerede olduğu muamma. Talan etmek üzere Medine-i Münevvere'yi kuşatanlar arasındaydılar belki de...
Yaşananların bölge ve İslam dünyasındaki olumsuz etkilerinin farkında olmadan, içinde bulundukları zillet çukurunda debelenip duran Abdullah bin Zayed ve benzerleri, izzet sahibi olmayı akıllarının ucundan bile geçiremedikleri için, sahiplerinin seslerini terennüm ediyorlar sadece.
Cenab-ı Hakk'ın lütfettiği zenginlikleri başkalarına peşkeş çekme pahasına hükmeden Abdullah bin Zayed ve benzerleri, bedel ödemekten korktukları için izzet sahibi olmaya çalışmazlar...
Yetmez, ülkesine ve ümmetine izzet kazandırabilmek için çalışanı da kıskanır, hatta haset ederler.
Üzüntü verici olan Abdullah bin Zayed ve benzerlerinin hakikaten çok sayıda olması...
İki milyarlık İslam alemi bir yana, birkaç yüz binlik kendi halkları nezdinde bile herhangi bir değerleri olmadığının farkında oldukları için de, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın gerek Müslümanlar ve gerekse gayrimüslimler nezdinde kazandığı takdir dolayısıyla ne yapacaklarını bilemezler...
Abdullah bin Zayed gibilerine 'zavallı' demek bile bir iltifat aslında... İçinde bulundukları durum zavallılıktan da öte çünkü...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Bana arkadaşını söyle… (20.11.2024)
- Mızrak çuvala sığmıyor!.. (17.11.2024)
- Keşke satın alsalardı!.. (16.11.2024)
- Tencere dibin kara… (13.11.2024)
- Yürüyüşünü görelim… (10.11.2024)
- En azından ayıp!.. (09.11.2024)
- Anlamak çok mu zor?.. (06.11.2024)
- Köprüden önceki son çıkış… (03.11.2024)
- Yok öyle!.. (02.11.2024)
- Ne oldu şimdi?.. (30.10.2024)