Darısı diğerlerinin başına!
Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir'in de arasında bulunduğu 60 kişinin ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmasına..." Savcı, bu talepte bulunmasının gerekçelerini açıklarken şunlara vurgu yaptı: Refahyol Hükümeti'ni devirmeye TSK'daki tüm unsurlar katıldı... Batı Çalışma Grubu kurularak TSK'nın hiyerarşik yapısından farklı bir istihbarat ağı oluşturuldu." "Refah Yol Hükümeti'ni düşürmek için kurulan Batı Çalışma Grubu, bunun için Genelkurmay Karargahı'nda dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir başkanlığında toplantılar yaptı..." "Dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, 5 Mayıs 1997 tarihinden itibaren Batı Çalışma Grubu'ndan haberdardı..." "4 Şubat 1997'de Sincan'da tankların yürütülmesinin, 6 ayda bir yapılan eğitim programının gereği olduğu söylense de, Genelkurmay böyle bir eğitim programı olmadığını bildirdi..." Son derece açık ve net olan gerçeklerin çarpıtılmaya çalışılması, işe yaramamış... Demek ki, minareyi çalarken kılıfını hazırlamayı kıvıramamışlar...
BÇG kanuni bir kuruluştur, biz hukuk çerçevesinde hareket ettik ya da benzeri yalanları kimse yutmamış... Davanın savcısının dünkü mahkemede okuduğu mütalaayı öğrenen mağdurların çoğu: "Oh, çok şükür!..
Demek ki sürecin sorumlularının utanmazca söyledikleri yalanlar, kimsenin umurunda olmamış" diye düşünmüşlerdir muhakkak. 28 Şubat davasında, dönemin sorumlusu olan siviller zaten dosya kapsamına alınmamışken, askeri sorumlular ile ilgili sürecin de yavaş yürüdüğü düşüncesi, ümit kırıklıklarına sebep oluyordu çünkü. Mevcut iktidarı işbaşından uzaklaştırmak için çeşitli atraksiyonlar içeren post modern müdahaleyi yapanların, yaptıkları işlerin kılıflarını iyi hazırlamış olmaları ihtimali, en çok korkulan husustu.
SIRADAKİLER LÜTFEN!..
O dönemde yapılıp edilenlerin birçoğuna mevcut hukuki sistem içerisinde ceza alınmayacak şekilde bahaneler üretildiği, dolayısıyla 28 Şubat'ın müsebbiplerinin ceza almayabilecekleri ihtimali, dönemin mağdurları açısından can sıkacak bir durumdu. Seçilmiş hükümeti işbaşından uzaklaştırmak için brifingler verip, tanklar yürütür ve işbirliği içerisinde oldukları medya organları üzerinden 'gerekirse silah bile kullanırız' mesajları verirkenki rahatlıkları şimdi gerilerde kaldı sorumluların... Hesap sorma mevkiinde bulunanların tamamını sindirmişlerdi akılları sıra. Devranın hep böyle döneceğini ve yaptıklarının kesinlikle yanlarına kar kalacağını düşünüyorlardı. Ama olması gereken, nihayet oldu. Sadece askerlerden hesap sorulmasının yetmeyeceği ve dönemin sivil sorumlularının da mahkeme karşısına çıkarılması gerektiğini düşünenler, davanın dünkü duruşmasında savcı tarafından açıklanan mütalaayı duyduklarında, rahatladılar herhalde. Medyanın o dönemde darbe girişimine sağladığı desteklere de atıf yapan savcının mütalaası, sadece kendileri ile ilgili ağır cezalar istenen askerleri değil, 20 yıldır kapılarının bir gün çalınacağı korkusuyla yaşayan sivil sorumluları da ürkütmüş olmalı... İdeolojik bir kılıfla Cumhuriyet tarihinin en büyük soygun operasyonuna imza atarak, ekonomi ve eğitim başta olmak üzere, ülkemizin gelişmesine büyük darbe vuranların bir kesiminin hesapları yakında kesilecek gibi... Darısı diğerlerinin, yani askerlerle beraber hareket eden ve çoğu zaman onları teşvik edenlerin başına!..
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Bana arkadaşını söyle… (20.11.2024)
- Mızrak çuvala sığmıyor!.. (17.11.2024)
- Keşke satın alsalardı!.. (16.11.2024)
- Tencere dibin kara… (13.11.2024)
- Yürüyüşünü görelim… (10.11.2024)
- En azından ayıp!.. (09.11.2024)
- Anlamak çok mu zor?.. (06.11.2024)
- Köprüden önceki son çıkış… (03.11.2024)
- Yok öyle!.. (02.11.2024)
- Ne oldu şimdi?.. (30.10.2024)