Önce bir fıkra: Birisi fizikçi, diğeri kimyacı ve öbürü de matematikçi üç bilim adamı, kırsalda dolaşırken fırtınaya yakalanıp yollarını kaybeder ve donmak üzere iken bir köylü tarafından kurtarılırlar.
Köylünün evinde ısınırlarken, sobanın bir portakal sandığı üzerine konulduğunu fark eder ve adet olduğu üzere tartışmaya başlarlar.
Her birisi uzmanlık alanına göre bilimsel tabanlı teoriler ortaya koyarlar: 'Köylü uyanık birisi, ısının yukarıdanyayıldığını biliyor', 'evet uyanık, amaondan değil tutuşmanın yukarı seviyededaha kolay olduğunu bildiğinden', vb...
Tartışmanın bir aşamasında, kendilerine elinde sini ile içeri giren köylüye sorarlar: 'Sobayı neden yeredeğil de portakal sandığının üzerinekoydunuz?..' Köylünün cevabı, bütün ilmi teorilerin dışında, oldukça sadedir: 'Boru yetmedide ondan!' ABD'nin İran'a yönelik BM kararlarına istinat etmeyen tek taraflı ambargo kararı sebebiyle görülen mahkeme... İran asıllı Türkiye vatandaşı Rıza Sarraf... Halk Bankası, Süleyman Arslan, Mehmet Hakan Atilla, Zafer Çağlayan. Ve tabii olabilirse daha da ötesi... Ortalık fena karışık... Olup bitenlerin kısa bir özetini gözden geçirmekte fayda var bu yüzden.
İran'ın Türkiye'ye ihraç ettiği petrol ve doğalgaza karşılık ülkemizin ödemesi gereken paralar Halk Bankası'nda bloke edilir. Bu ülkeye ambargo kapsamıdışında kalan ilaç ve gıda ihraçedildiğine dair belgeler arz edildiğinde de, bu hesaptan Euro ya da TL cinsinden ödemeler yapılır. Türkiye'nin sınır komşusu olanİran'la yaptığı ticaret, tek taraflıambargo kararı sebebiyle ABD'ninilgi sahasındadır. Ambargo kararınauymak zorunda olmasak da, ülkemiz HalkBankası'nın ödemelerinin ambargo dışıalanlarda olmasına dikkat etmektedir.
İran asıllı Türkiye vatandaşı Rıza Sarraf, çeşitli ülkelerde bulunanşirketleri üzerinden İran'a gıdaihraç etmekte ve bunların faturaları karşılığında Halk Bankası'ndan tahsilat yapmaktadır.
Yapılan işleme tümüyle karşı olan ABD, Sarraf'ın aslında gıda maddesiihraç etmediğini, sadece yapıyorgibi yaptığını ve böylelikle ambargoyu deldiğini düşünmektedir.
PORTAKAL SANDIĞI...
Bu arada 17/25 darbe girişimiyaşanır ve ABD'yi rahatsız edenler,apar-topar tutuklanıp, mahkemeönüne çıkarılırlar. Ancak, arzuedilen netice alınamadığı gibi ABD'ninülkemize yönelik operasyonlardakullanmak için yeşerttiği FETÖ dedeşifre olur. Türkiye'yi kendi ayakları üzerindetutma konusunda kararlı olanyönetimi devirmek ya da yolagetirmek için yeni adımlar atılır. MİTTırları, ekonomik operasyonlar ve derken15 Temmuz... Başaramazlar...
Ancak, her nasıl ikna(!) edildiyse ABD'ye giden Sarraf tutuklanıp, önce sanık sonra tanık haline getirilir. Mehmet Hakan Atilla Rutin ABD seyahatlerinin sonuncusunda tutuklanır ve dönemin Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'la ilgili de gıyabi tevkif kararı alınır.
Davanın ilk duruşmaları, varılmak istenen hedefin ipuçları ile dolu. Birsürü detayın ardında gizlenmeyeçalışılan esas hedef ise, açılan davaüzerinden Türkiye'de bir kırılganlıkmeydana getirmek ve mümkün olduğu kadar zayıflatmak.
Açık olan şu: Bizi bağlamasa da, ABD ambargosunu ülke olarak deldiğimiz iddiasının objektif bir karşılığı yok!..
Tam da davanın başladığı günlerde, FETÖ mensubu birileri tarafından servis edilen kağıtlar üzerinden oluşturduğu saçma sapan iddialarlaABD'nin girişimlerine içeridendestek vermeye çalışan CHPLideri Kılıçdaroğlu da, sürecinfigüranlarından birisi... Onlar dışarıdan, o içeriden yani...
Şimdi baştaki fıkraya dönebiliriz: ABD Gezi olayları, 17-25 Aralık, MİT Tırları ve 15 Temmuz'la yapamadıklarını bu dava üzerinden yapmaya çalışıyor şimdi...
Yani boru yetseydi sobayı yere kuracaktı, ama yetmeyince portakal sandığı üzerine yerleştirmek zorunda kaldı...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.