Olup bitenler bir yönüyle bizim meşhur 'Kurtla Kuzu' hikayesinde olduğu gibi. 17-25 Aralık, 15 Temmuz ve bunların öncesi ve sonrasında yaptığı girişimleri Sarraf, yani Mehmet Hakan Atilla davası ile sürdürüyor ABD.
Kim ne söylerse söylesin, ABD'de sürdürülen mahkeme sürecinin hedefi, ülkemizin kendi ayakları üzerinde durma kararlılığına mümkün olduğunca ağırbir darbe indirebilmek.
Ne tür bir neticeyi hesapladıkları bilinmese de, sanıklıktan tanıklığa terfi ettirdikleri Sarraf, belli ki işlerineyarayan her ne ise onu söyleyecek.
İtirafçı pozunda iftiracılık yaparak paçayı kurtarmaya çalışacağı anlaşılan Sarraf'ın kişiliği ile alakalı en ciddi şahitliklerden birisi, eşi olan şarkıcı hanımdan geldi.
Eşinin beyanına bakılırsa, ABD'nin davetiyle(!) oraya giden Sarraf ülkemize zarar verebilir. Bu hanımın: "EşiminABD'ye gidişi sıradan bir olaydeğil. Türkiye'ye zarar verecek birtutum içine girebilir" sözü, şahsın yapabilecekleri konusunda duyulan kaygının ifadesi çünkü.
ABD, hukukla değil güçten doğduğuna inandığı kendisine has bir hukuk, yani aslında hukuksuzlukanlayışı ile hareket ediyor. İran'la alakalı aldığı tek taraflı ve başka ülke vatandaşlarını ilgilendirmemesi gereken ambargoya uyulmadığı gerekçesiyle cezalar kesmeye niyetli ve mahkeme sürecinin detaylarını da buna göre planlamış durumda.
Hakimin davacı, mübaşirin şahit olması yetmezmiş gibi, duruşmanın savcısı ve bizim hukuk sistemimizde olmayan jüri üyeleri de, sanık olarak düşünülen isim ve isimler konusunda ABD'nin istediği gibi davranmayahazır durumdalar.
Uymaya mecbur olmadığımız ambargo kararını aslında delmemiş olmamız, kimsenin umurunda değil.
Sanıklıktan tanıklığa terfi eden kişinin korku sebebi ile kesinlikle güvenilmeyecek beyanlarda bulunabilme ihtimalinin de savcıyı, hakimi ve jüri üyelerini rahatsız ettiği söylenemez bile...
İÇERİDEN DESTEKATIŞLARI
Hakimi, savcısı, jürisi veayarlanmış tanığı ile 'patron'unistediği gibi kararlar almayadünden hazır bir güruh, güyayargılama yapıyor. Dünyayı ABD veyakın komşularından ibaret kabul ettikleriiçin, binlerce kilometre ötede bulunanbirileri aleyhinde almaları istenenkararların vicdanları ile bir bağlantısıda olmayacak zaten.
Haberlere bakılırsa, istenilenşekilde karar almaya odaklarmışjüri üyeleri, uyuklamayı tercihediyorlarmış. Bunun sebebi,mahkemede söylenenlerin vereceklerikararı değiştirmeyecek olması büyükihtimalle. Yapısı itibariyle adaletlealakası olmayacağı artık iyice açığaçıkan ABD'deki mahkeme süreciile hedeflenenlere Türkiye'denbirilerinin destek verme çabaları,konunun belki de en can sıkıcı yanı.
ABD'nin yapmak istediğinin netice olarak ülkemizi köşeye sıkıştırmak olduğunu bile bile, ana muhalefet partisi CHP, oradaki bu çabalara destekmahiyetinde adımlar atmaya başlamış durumda.
Aslı astarı olmadığı ve olmayacağı belli birtakım iddialarla sahne alan CHP'nin genel başkanı,ABD'nin yapmak istediğine katkısağlayabilmek için yırtınıyor adeta.
Sarraf, belki hürriyetini kazanacağı için iftiralar yağdırmaya hazırlanırken, Kılıçdaroğlu da, ülkemiz eğerköşeye sıkıştırılabilirse doğabilecekneticelerden siyasi rant sağlamaderdinde belli ki.
Tıpkı ABD'deki davanın birtakım kurgulara ve yalanlara dayalı olması gibi, Kılıçdaroğlu'nun içeriden yapmayaçalıştığı destek atışlarının da kurusıkı olması, maksat birliğinin açık delili...
'ABD Rıza Sarraf'a karşı' olarak başlayıp, 'ABD Mehmet Hakan Atilla'ya karşı' ismiyle devam eden dava, 'CHP veABD Türkiye'ye karşı' haline gelmiş durumda artık...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.