‘İtirafçı’ mı, ‘iftiracı’ mı?..
Vaktiyle İran'a yönelik tek taraflı ambargo kararı alan ABD, söz konusu ambargo kararına uymadığı iddiasıyla tutukladığı Rıza Sarraf'ı, şimdi sanıklıktan tanıklığa terfi ettirdi.
Sanıklıktan tanıklığa terfi etmenin bizim hukuk sistemimizdeki karşılığının 'etkin pişmanlık' olduğunu söyleyebiliriz.
Bizde bu durumda bulunan kişilere verilen isim ise bilindiği gibi 'itirafçı'.
Ancak, ABD'deki olay çok daha başka.
Sanıklıktan tanıklığa terfi etmenin ne karşılığı sağlandığı ve Sarraf'ın paçasını kurtarabilmek için nasıl bir anlaşma yaptığı, şimdilik meçhul. Ancak, tanıklıktan tanıklığa terfi etmesi 'itirafçı olmaya karar vermesi' ile alakalı olsa da, mevcut durumun gösterdiği şu ki, Sarraf aslında itirafçı değil iftiracı olmaya karar vermiş.
Sarraf'ın 'iftiracı' olmaya karar vermesiyle dava dosyasının 'ABD Sarraf'a karşı' yerine 'ABD Mehmet Hakan Atilla'ya karşı' şeklinde isimlendirilmesi, bundan sonrası için fikir verir nitelikte.
Bir şekilde ABD'ye gelmesi ve kendisini ABD adaletinin müşfik(!) kollarına teslim etmesi sağlanan Sarraf, bundan sonraki süreçte, Türkiye'den bazı isimleri suçlar nitelikte alakalı açıklamalar yapması için de ikna edilmiş durumda belli ki. ABD'ye gitmesi gibi, bu ikna edilmenin nasıl yapıldığı konusunda da, hayal gücümüzü çalıştırmak dışında yapılabilecek bir şey yok.
YERLİ VE MİLLİ OLMAK...
Sarraf'ın yargılanması ile ilgili konu, günlerdir medyanın gündeminde birinci sırada. Mahkemenin verebileceği muhtemel karar üzerine yapılan spekülasyonlar sebebiyle, döviz fiyatlarında belirli bir istikrarsızlık söz konusu.
Artık açık bir komedi haline dönüşen ABD'deki yargılama, 17/25 Aralık 2013'te yapılmaya çalışılan her ne ise onun bir devamı. Fark şurada ki, ABD artık dolaylı yollardan değil doğrudan harekete geçmiş durumda.
Uluslararası hukukla zerre kadar alakası olmayan ve ülkemizi köşeye sıkıştırmak için düzenlendiği açık olan bir komplo girişimi ile karşı karşıyayız.
Gündeme gelmesi ile beraber ekonomi ile olumsuz etkileri görülmeye başlanan bu girişim, temel olarak yerli ve milli olduğunu söyleyen herkesin karşı çıkması gereken bir şey.
Ancak, Sarraf davasıyla aynı günlerde, CHP liderinin de birtakım kağıt parçaları göstermek suretiyle harekete geçip akıl almaz iftiralarda bulunması, kumpasın boyutlarının büyük olduğunu gösteriyor.
Sürecin başından beri hukukun gücü yerine, gücün hukukun baskın olduğu davanın nasıl sonuçlanabileceği bilinmese de, objektif açıdan kesinlikle kimsenin içine sinmeyeceği çok açık.
Son senelerde ardı ardına muhatap olduğumuz saldırıların devamı niteliğinde bir girişimle karşı karşıyayız. Haklı olanın güçlü olduğu günler belki çok yakın değil, ama doğru olanın bir şekilde kazandığını da unutmamak gerek...
Menfaat hırsının gözlerini kör ettiği anlaşılanlar, paçasını kurtarabilmek için kendileriyle işbirliği yapan 'iftiracı' sayesinde belli ki ülkemizi iyice köşeye sıkıştırmak niyetindeler.
Manzara moral bozucu gibi gözükse de, birçok vartayı nasıl atlattı isek, bunu da atlatırız inşallah...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Bana arkadaşını söyle… (20.11.2024)
- Mızrak çuvala sığmıyor!.. (17.11.2024)
- Keşke satın alsalardı!.. (16.11.2024)
- Tencere dibin kara… (13.11.2024)
- Yürüyüşünü görelim… (10.11.2024)
- En azından ayıp!.. (09.11.2024)
- Anlamak çok mu zor?.. (06.11.2024)
- Köprüden önceki son çıkış… (03.11.2024)
- Yok öyle!.. (02.11.2024)
- Ne oldu şimdi?.. (30.10.2024)