Kılıçdaroğlu mirası, Özel’in zorluğu
Erdoğan karşıtlığı sermayesinden beslenen muhalefet bloğunun zayıflamasından endişe ediyorlar. Eski Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nun "Saray ile müzakere değil mücadele edilir" söylemi buna örnek. Erdoğan'ın yeni anayasa tartışması ile tuzak kurduğunu, iktidarını uzatmak için ve CHP içinde cumhurbaşkanı adaylığı rekabeti çıkarmak için "yumuşama aldatmacası" içerisinde olduğunu düşünenler de var. Bu çevrelerin ana vurgusu CHP'nin oyuna gelmemesi gerektiği yönünde. Elbette CHP'nin yerel seçimlerde birinci parti olmasının özgüveniyle yumuşama ortamında 2028 seçimlerinin ana aktörü olmak için hangi politikaları geliştirmesi gerektiğini anlatanlar da var. Ancak özgüvenli değerlendirmeler bile CHP'nin başladığı değişim sürecini tamamlaması gerektiğini belirterek cumhurbaşkanı adaylığı tartışma "tuzağına" düşülmemesi tavsiyesinde bulunuyor.
***
Aslında CHP de AK Parti de seçmenin mesajını değerlendirerek değişmesi gereken partiler. Mayıs 2024 seçimlerini kaybeden CHP'nin 31 Mart sonuçları ile rehavete kapılmaması gerektiği görüşü bizzat genel başkanı tarafından ifade ediliyor. AK Parti de kendisini köklü şekilde yenilemesi gereken bir parti. Kopan, soğuyan ve eleştiren eski seçmenin geri kazanılması sadece bazı isimlerin değiştirilmesi ya da ekonomik sorunların toparlanması ile mümkün görünmüyor. Kurum kültüründen iş tutma tarzına kadar birçok alanda köklü bir muhasebe gerekli.Çeyrek yüzyıla varacak bir iktidar süresinin yükünün ve maliyetlerinin bunu mecbur kıldığı açık. İşte bu ihtiyaca binaen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın siyasette yumuşama başlatmayı önemsediği görüşündeyim. Sert söylemlerin ve suçlamaların olduğu ortamda değişimi tartışmanın ve gerçekleştirmenin zor olacağı ortada. Bu itibarla hem AK Parti hem de CHP için yumuşama ortamı değişim gündemini sürdürmeye fırsat tanıyor.
Bu ortamı kimin daha iyi değerlendireceğini önümüzdeki aylarda hep birlikte göreceğiz. O yüzden "Bu yeni ortam kimin işine yarar?" diye sormaktan ziyade "Bunu kim daha iyi değerlendirebilir?" sorusu sorulmalı. Her iki parti için de "yeni siyaset oluşturmak" bir zorunluluk. AK Parti toparlanmak, önümüzdeki dört yılı etkili geçirmek ve 2028'de tekrar yönetme yetkisini alabilmek için bunu yapak zorunda. CHP ise hem belediyelerde başarı sağlamak hem de ülkeyi yönetmede alternatif olduğunu göstermek durumunda.
***
Siyasette sert söylem ve kutuplaşmadan medet umanların meydan okumalarının devam edeceği öngörülmeli. Nitekim Kılıçdaroğlu, Özel'in yeni tarzını sabote etmek istercesine "saray" söylemini sürdürüyor. Özel'in "Aynı görüşteyiz" iyimserliğine rağmen Kılıçdaroğlu, CHP çevrelerindeki Cumhurbaşkanı Erdoğan karşıtlığını beslemeye devam ediyor. Eski ve yeni genel başkan arasında iyi polis-kötü polis rol paylaşımı mı var bilmiyorum. Şurası açık ki, Özel'in "makama saygı" çıkışıyla başlattığı siyaset tarzının önündeki en büyük engel Kılıçdaroğlu'nun sert ve kutuplaştırıcı söyleminin CHP habitatındaki yaygın ve etkili varlığıdır. Kılıçdaroğlu gitti ancak siyasetinin gücünü küçümsememek gerekir.Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sabah’a veda etmenin bu kadar zor olacağını biliyordum (20.05.2024)
- Yeni gelişmeler normalleşmenin seyrini nasıl etkiler? (17.05.2024)
- Değişim ama nasıl? (14.05.2024)
- Yeni Anayasa tartışması neden kaçınılmaz? (11.05.2024)
- CHP ve İyi Parti rol mü değiştiriyor? (10.05.2024)
- Kılıçdaroğlu mirası, Özel’in zorluğu (07.05.2024)
- Siyasette ‘yumuşama dönemi’ ne getirir? (04.05.2024)
- Yeni bir siyasi süreç (03.05.2024)
- İYİ Parti, Dervişoğlu ve üçüncü yol kaldı mı? (30.04.2024)
- Özel ve Kılıçdaroğlu’nun ‘siyaset’ kapışması (27.04.2024)