Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın heyetiyle dün Dubai'den Kahire'ye geçtik.
Bu önemli ziyaret Türkiye-Mısır ilişkilerindeki normalleşmeyi tamamlayarak yeni bir dönemin kapılarını açtı.
Mısır Cumhurbaşkanı Sisi'nin Erdoğan ve heyetini eşi ile birlikte karşılaması geçtiğimiz on iki yılda yaşanan ikili sorunları geride bırakma ve imzalanan anlaşmalarla yeni bir işbirliği dönemine geçme iradesini sembolik olarak da gösterdi.
Bu sıcak karşılama ortak tarihi ve kültürel geçmişe sahip iki halk arasındaki bağları daha da güçlendirecek.
Malum son üç yıldır iki ülke arasında normalleşme süreci yürütülüyordu.
Kahire ziyaretinden önce Erdoğan ve Sisi üç kez farklı platformlarda görüşmüşlerdi.
Şimdi ilişkilerde hızlı iyileşme ve bir çok alanda güç birliği yapma dönemi…
***
Erdoğan'ın Kahire ziyaretinin 7 Ekim sonrası dönemde İsrail'in Gazze katliamlarının devam ettiği günlerde gerçekleşmesi de manidar.
İsrail ordusunun 1,5 milyon Filistinliyi Gazze'den Mısır'a zorla tehcire zorladığı bir dönemde Erdoğan'ın ziyareti Kahire'ye anlamlı bir destek oldu.
Gazze krizi zaten ekonomisi kırılgan olan Mısır'ı çok yönlü zorlayacak bir çatışma.
Filistin göçmenlerinin yanı sıra radikalizm ve şiddetin yükselmesi gibi riskler barındırıyor.
Kahire, ayrıca Etiyopya, Sudan ve Libya dosyalarında da sıkıntı yaşıyor.
***
Türkiye ve Mısır'ın ikili ilişkileri geliştirmesi (ticareti 15 milyar dolara çıkarma, enerji, turizm ve savunma alanlarında işbirliği yapma) ve bölgesel konularda güç birliği arayışı (İsrail-Filistin çatışması, Kuzey Afrika'da ve Doğu Akdeniz'deki sorunlar, yeni yatırımlar ve vekalet savaşları gibi) bölgedeki diğer normalleşme süreçlerinden daha kritik etkilerde bulunabilir.
İki ülke bölgedeki çatışma ve kaos trendlerini istikrar, barış ve işbirliğine yöneltebilir.
Bunun için diplomatik kararlılık ve hız gerekiyor. Liderlerin güçlü iradesi ile Türkiye ve BAE arasındaki normalleşmenin hızla stratejik ortaklığa yönelmesi bir örnek olarak görülebilir.
Ankara-Kahire hattında daha sık ziyaret gerekiyor.
Erdoğan'ın Sisi'yi Ankara'ya daveti bu ihtiyacı gösteriyor.
Geçmiş gerilimlerden ders alan ve küresel-bölgesel krizlerle mücadelede dayanışma gösteren Ankara ve Kahire, Ortadoğu'da etkin girişimler üstlenebilir.
Bölgenin buna ihtiyacı var.
***
On iki yıl sonra yeniden geldiğim Kahire'yi özlemişim.
Bir kaç saat içerisinde 22 milyonluk şehri her saat yoğun olan trafiği, çanak antenleri olan 1 milyonluk ölüler şehri (mezarlıklar), Ezher'i, tarihi camilerinin muazzam ezanları, Han Halili ve Mehmet Akif Ersoy'un çay içtiği El Fişhavi kahvehanesi ile tecrübe ettik.
Ne kadar çok şeyimizin ortak olduğunu yeniden fark ettim.
İstiklal Marşımızın yazarı Mehmet Akif Ersoy'un hatırasını Kahire'de anmak benim için ayrıca anlamlıydı.
Türkiye ile yakın işbirliği içerisinde Mısır'ın Arap dünyasında daha ağırlıklı bir rol oynayacağını düşünerek memlekete döndük.
İki ülkenin güç birliğinin hangi hızla gideceği konusunda top Kahire'de.