“Haçlı-Hilal anlayışı bitmiş değil” ne demek?
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Berlin ziyaretinde yaptığı İsrail ve Batı eleştirileri hala medyanın gündeminde.
Malum, Erdoğan'ın "ikiyüzlülüğü ve çifte standardı" sorgulayan söylemleri aşırı İsrail taraftarlığı ile öne çıkan siyasileri ve medyayı rahatsız ediyor.
Zira bu söylemler batıdan doğuya birçok ülkedeki Filistin taraftarı protesto gösterilerin yani, uluslararası toplumun vicdanının sesi haline geliyor.
Batı medyası en son Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın MTTB'nin 62. Genel Kurul'unda Almanya ziyaretine dair söyledikleri arasındaki "Haçlı-Hilal anlayışı bitmiş değil" ifadesine takılmış durumda.
Bazısı bu ifadeyi "savaşçı uslüp" olarak görmüş bazısı da "Batılı ülkeleri Haçlı savaşçılarına benzetmek" olarak değerlendirmiş.
İçeride bunu "Filistin davasını din savaşına indirgemek" olarak gören bile olmuş.
Halbuki Erdoğan'ın engellemeye çalıştığı şey İsrail-Filistin çatışmasının "din ya da medeniyet savaşı" olarak zihinlere yerleşmesini engellemek.
İşte bu sebeple Erdoğan'ın "Haçlı-Hilal kavgası" uyarılarını Gazze krizinin başından itibaren söyledikleri bağlamında değerlendirmek gerekir.
***
Erdoğan, "Haçlı-Hilal meselesi" söylemini İsrail'in katliamlarını Batı'nın koşulsuz desteklemesi, insani ateşkesi bile reddetmeleri ve İsrail Başbakanı Netanyahu ile bazı İsrailli bakanların Tevrat'tan referanslarla din savaşına çevirmesi üzerine kullandı.
Yeşaya kehanetini yayılmacı emeller için kullanan Siyonizme ve buna sessiz kalanların utancını yüzlerine vurmak için sarf etti.
Benim tespit edebildiğim kadarıyla Erdoğan, önce Büyük Filistin Mitinginde "yeniden bir Hilal-Haç mücadelesi mi estirmek istiyorsunuz?" dedi (28 Ekim 2023).
Daha sonra Suudi Arabistan dönüşü "bu savaş Hilal-Haçlı savaşına dönmeyecek, çünkü bu savaş iyi ile kötünün, yalan ile hakikatin, mazlum ile zalimin, hak ile batılın savaşı haline gelmiştir" ifadesini kullandı (12 Kasım 2023).
Diğer bir defa ise AK Parti Grup toplantısında (15 Kasım 2023) Charli Hebdo olayına atıfla neden dünya devlet başkanlarının 13 bine yakın Filistinlinin ölümü için de yürümediğini sorgularken aynı ifadeyi sarf etti: "Vicdanınız insafınız yok mu? Olay haçlı-hilal meselesidir."
En son ise Berlin ziyareti sonrası MTTB toplantısındaki şu cümleler öne çıktı: "İşte şu anda İsrail-Filistin olayını hep birlikte dünyada takip ediyoruz… 'Müslümanlar buna layık mı?' Değil. Ama yanlışlarımız, eksiklerimiz var. Bakın bütün Batı dünyası, haçlı emperyalist yapı bir arada… Dün akşamki ziyaretimde de ne yazık ki bunları gördüm. Cumhurbaşkanında da bunu gördüm. Diğerinde de. Yatıyorlar kalkıyorlar söyledikleri şey 'Hamas da Hamas. Hamas da Hamas.' Neymiş? '7 Ekim'de Hamas'ın o çıkışı işte bu hâli ateşledi.' diyorlar. Tabii kendilerine şunu söyledim. 'Şu anda 13 bin çocuk, kadın, yaşlı İsrail tarafından öldürüldü. Bunu niye konuşmuyorsunuz?"
Aynı konuşmada Erdoğan, Türkiye'nin "adeta bir ateş çemberiyle çevrili" olduğunu hatırlatarak "Haçlı-hilal anlayışının bitmediğini" vurguladı.
***
Bu uzun alıntılardan anlaşılacağı üzere Erdoğan, İsrail-Filistin çatışmasının Haçlı-Hilal meselesine dönmesine karşı çıkıyor.
Batılı devlet adamlarının İsrail taraftarlığı yapmalarının ve İsrail'in katliamlarının Tevrat'tan alıntılarla meşrulaştırılmasının tehlikesine işaret ediyor.
Nitekim Erdoğan, Berlin'deki ortak basın toplantısında hastanelerin vurulmasının, çocukların öldürülmesinin Tevrat'ta olmadığını ve kendisinin anti-semitizme karşı çıktığını şu cümlelerle hatırlattı: "Biz Holokost cenderesinden geçmedik. Öyle bir durumumuz da yok. Çünkü insana saygımız bizim çok çok farklıdır. Başbakanlığım döneminde ben ilk defa antisemitizm noktasında tavır koymuş bir liderim. Dünyada hiçbir başbakan bu tavrı koymamıştır. Ama ben koydum. Ta o zamanda. Bundan dolayı da kimseye borcumuz yok."
Ayrıca Erdoğan, İsrail katliamlarına karşı din ve milliyet fark etmeksizin dünyanın birçok yerinde yükselen seslerin de farkında: "Batılı ülkelerin yönetimleri adeta İsrail'in esiri olmuş durumdayken, aynı ülkelerin halklarında yaşanan uyanış ve giderek yükselen itirazlar bize insanlık adına umut veriyor."
İşte Erdoğan, bir yandan Alman Cumhurbaşkanı Steinmeier ve Şansölyesi Scholz'a teklif ettiği gibi Batılı liderlerle rehinlerin kurtarılması, ateşkes ve iki devletli çözüm için birlikte çalışmak istiyor.
Diğer yandan da dünya halklarını katliama ve zulme karşı çıkmaya davet ediyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sabah’a veda etmenin bu kadar zor olacağını biliyordum (20.05.2024)
- Yeni gelişmeler normalleşmenin seyrini nasıl etkiler? (17.05.2024)
- Değişim ama nasıl? (14.05.2024)
- Yeni Anayasa tartışması neden kaçınılmaz? (11.05.2024)
- CHP ve İyi Parti rol mü değiştiriyor? (10.05.2024)
- Kılıçdaroğlu mirası, Özel’in zorluğu (07.05.2024)
- Siyasette ‘yumuşama dönemi’ ne getirir? (04.05.2024)
- Yeni bir siyasi süreç (03.05.2024)
- İYİ Parti, Dervişoğlu ve üçüncü yol kaldı mı? (30.04.2024)
- Özel ve Kılıçdaroğlu’nun ‘siyaset’ kapışması (27.04.2024)