İsrail'in Gazze bombardımanı on birinci gününde. Kara harekâtına hazırlanan
İsrail ordusu her gün yüzlerce Filistinli sivili öldürüyor. İnsani yardıma izin vermeyen ağır abluka Gazze'deki hastaneleri de çalışamaz noktaya getirdi. Yardımlar Mısır'da yığıldı ve Gazze'in trajedisi derinleşiyor. Mevcut durumu en iyi özetleyen cümle şu:
"Gazze boğuluyor ve görünen o ki dünya şu anda insanlığını kaybetmiş durumda." Bu feryat BM Yardım ve İmar Ajansı Genel Komiseri Lazzarini'nin önceki günkü açıklamasından bir cümle. Elbette Gazze'yi boğan, İsrail'in ağır bombardımanı ve ablukası.
"Sivilleri öldürme ve insani yardıma müsaade et" çağrılarına kulak tıkayan İsrail'in tavrı giderek tepki topluyor. Ve uluslararası toplumun İsrail-Filistin çatışmasına yaklaşımı da değişiyor. İşgalci İsrail'in geçmişte yaptıkları ve şimdi tüm Gazzelileri Hamas saldırısından sorumlu tutan yaklaşımı birleştirilerek eleştiriye dönüşüyor. Rusya ve Çin, İsrail'in yaptığının artık Filistinlileri "toplu cezalandırma halini almasını" eleştiriyor. Hatta Rus lider Putin, Gazze ablukasını 2. Dünya Savaşı sırasındaki
"Leningrad kuşatması"na benzetti. Yükselen eleştiriler İsrail'e açık çek veren ABD Başkanı Biden'ın söylemini de etkiledi.
***
Geçen pazar günü verdiği mülakatta Biden, "İsrail'in Gazze'yi işgal etmesi bir hata olur" dedi. Sivillerin korunması için çağrıda bulunarak insani yardım için özel temsilci atadı. Netanyahu'nun açıkladığı "Hamas'ı tamamen yok etme" politikasını destekleyen Biden,
"Filistin Devleti kurulmasına giden bir yol olmalı" ifadesini kullandı. ABD'nin tavrındaki bu değişimin birkaç sebebi var. Uluslararası toplumun büyüyen vicdani tepkisi, İsrail'in kara harekâtının başarısız olma ihtimali, Hizbullah'ın çatışmaya dahil olmasıyla bölgesel bir savaş ortamının tetiklenmesi ve Filistinlilerin öldürülmesinin Arap liderlerini halkları nezdinde zora sokacak bir noktaya doğru gitmesi gibi. Yine de geçmişinde
"Ben Siyonistim" diyen bir Başkan'ın mevcut Dışişleri Bakanı'nın (Blinken) İsrail ziyaretinde
"Yahudi olarak buradayım" dediği hatırlanırsa ABD'nin "Filistin devleti" söylemi çok zayıf ve kozmetik kalıyor. Tüm dünya biliyor ki, İsrail'in sivil katliamını durdurabilecek ve insani yardımı sağlayabilecek bir ülke var, o da ABD. Ve ABD'nin şu anki kaygısı, çatışmanın genişlemesini ve İsrail'in başarısızlığını engellemek. İnsani boyut söylemden öteye geçmiş değil.
***
İsrail'in Gazze saldırıları devam ederken ABD'ye ek olarak tüm bölge ülkeleri yoğun diplomasi trafiğinde. Dışişleri Bakanı Blinken, Ortadoğu turunda Arap başkentlerinden Gazze'deki insani felaketin bölge için olası tehlikeli sonuçlarını dinliyor. İranlı diplomatlar görüşmelerinde direniş eksenini tahkim ediyor. Tahran, İsrail'in Gazze'yi işgali durumunda çatışmaya bir şekilde dahil olacağı mesajını veriyor. Cumhurbaşkanı
Erdoğan ve Dışişleri Bakanı
Fidan ise hem bölge içi hem bölge dışı aktörlerle görüşerek
çatışmayı durdurmaya, insani yardımı sağlamaya ve rehineleri kurtarmaya çabalıyor. Biden'ın son açıklaması ve Blinken'ın turu,
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD'ye yaptığı eleştiri ve uyarıların belirli bir etki gösterdiğinin işareti. Bölgede düzen, istikrar, güvenlik ve normalleşme için en fazla gayret gösteren ülke olarak Türkiye istisnai bir diplomasi yürütüyor. Her tarafla ve her etkili ülkeyle görüşüyor. Rehinelerin kurtarılması ve arabuluculuk için de hummalı bir çaba gösteriyor. Sadece ABD ve İran'ın bu son çatışmadaki politikalarını Türkiye ile kıyaslamak bile çok şey söylüyor. Ankara'nın uyguladığı
barış diplomasisi pandemi ile başlayan, Ukrayna Savaşı ve şimdi İsrail- Filistin çatışması ile devam eden yeni bir politikanın yansımaları.