İktidar muhalefetle ilgilenmiyor, yerel seçim hazırlıklarını hızlandırıyor. Bunun oluşturduğu siyasi boşluğu muhalefetin ittifak ve partiler içi hesaplaşması dolduruyor. Yeni pazarlık ve hayal kırıklığı açıklamaları ile muhalefet içi kanama devam ediyor. Muhalefetteki hiçbir parti seçim yenilgisi ile ilgili sahici bir özeleştiri yapmaya yanaşmıyor. Zira bu hem partideki rakiplere hem de diğer ortakların medyasına yenilginin suçlusu olarak etiketlenme fırsatı verir. Mart 2024 yerel seçimlerinin çok yakın olması ve olası işbirliği ihtiyacı da kapsamlı analizin önünü kapatıyor. Nitekim CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, masa ve sofra ortaklarını hiçbir şekilde eleştiri konusu yapmıyor. Sebebi 6'lı masaya kendisini ortak cumhurbaşkanı adayı olarak dayatması, diğer genel başkanlardan habersiz yaptığı gizli protokolün deşifre olması, parti içi genel başkanlık krizi ile uğraşması ve yerel seçimlerde yeniden gerekirse
"16'lı masa" oluşturma istemesi. Ancak CHP medyası bir yandan siyasi klik çekişmeleriyle sarsılıyor, diğer yandan ittifak yapılan sağ partilerin genel başkanlarını eleştiren yorumlara yer veriyor. Bu da bir şekilde söz konusu partileri seçim öncesi pazarlıklar ve yenilginin sorumluluğu hakkında konuşmaya itiyor.
***
Özdağ'ın Kılıçdaroğlu ile yaptığı gizli üç bakanlık ve MİT pazarlığını açıklaması ile Davutoğlu'nun
"En son tercihim seçime CHP listelerinden girmekti. Ondan önce her şeyi denedim" beyanı muhalefetin psikolojisini iyice dağıttı. Küçük sağ partilerin CHP listesinden 38 milletvekili almasını çok gören CHP çevreleri yeni bir eleştiri yağmuru başlattı. Babacan ve Karamollaoğlu'nun önceki beyanları da CHP listesinden giren sağ partilerin de aslında memnun olmadıkları ve tabanlarına izahat yapmakta zorlandıklarını göstermişti. Üçüncü yol olmayı başaramayan bu sağ partilerin CHP listesinden 10 veya 15 milletvekili alması, iddialarını terk etmekti. Bu açıdan CHP medyasının SP, DEVA ve GP'ye
"tabela partisi" nitelemesi yapması, eski Millet İttifakı partilerinin seçmenlerini birbirinden daha da uzaklaştırıyor.
***
Muhalefetin özeleştiri ve karşılıklı eleştiriden kaçması mümkün değil. Zira seçim yenilgisine tepki duyan tabanlarına sorumluluğun diğer muhalefet partilerinde olduğunu anlatmak durumundalar.
Seçim öncesi pazarlıkların bugünlerde kamuoyuna açıklanması bir yandan ilgili parti genel başkanının haklılık iddiasına güç veriyor, diğer yandan ittifak yapılan partilerde tepki oluşturuyor. Muhalefetin karşılıklı eleştiriyi yavaşlatılmış ve nispeten dikkatli bir tonda yapmaları tabanları ve seçmen nezdinde kan kaybetmedikleri anlamına gelmiyor. Hatta bu hesaplaşma sürecini uzatmaları yaraları kangren haline getiriyor. CHP'deki kurultay ve genel başkanlık krizi, muhalefetin işbirliği müzakerelerini de kasım ayına sarkıtıyor. Bu da partilerin karşılıklı eleştirilerini artıran bir zemin oluşturuyor.
***
Millet İttifakı'nın en büyük sağ partisi olan İyi Parti Genel Başkanı Akşener
"15 milletvekilli isteme ve kuyruk siyasetine mal olma" pişmanlığından bahsetse de henüz nitelikli özeleştiri yapmış değil. Ancak İyi Parti Sözcüsü Zorlu, Akşener'in
"uyarı ve kaygıları dikkate alınsaydı bugün cumhurbaşkanlığı seçimini ve hatta ilk turda kazanmıştık. Meclis'te de çoğunluğu elde etmiştik" beyanıyla seçim yenilgisini Kılıçdaroğlu ve diğer genel başkanlara fatura eden söylemin önünü açtı. İyi Parti Teşkilat Başkanı da
"Parti tabanı bedeli ne olursa olsun hür ve bağımsız yol yürüyelim diyor" açıklamasıyla İyi Parti'nin CHP ile pazarlığının çok çetin geçeceği işaretini veriyor. Yerel seçimlerde olası işbirliği için HDP-YSP ise resmi pazarlık ve ittifak masasında oturma şartı ileri sürüyor. Muhalefette büyüyen dağınıklık parti taban ve seçmenlerinde
"Her ne pahasına olursa olsun keşke tek başına seçime girseydik" hissiyatını güçlendiriyor. Bu hissiyatı aşabilecek bir işbirliği oluşturmak çok zor olacak. 6'lı masanın
"ilkeler ve politikalar etrafındaki" ittifakı 28 Mayıs 2. tur seçimlerinde darmadağın oldu. Geriye taktik il ve ilçe belediyeleri pazarlıkları kaldı.