CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Mayıs 2023 seçimlerindeki yenilginin ana sorumlusu olarak yoğun eleştiri bombardımanı altında canhıraş bir mücadele veriyor.
Seçim öncesinde yaptığı gibi bütün tuşlara basıyor. Yenilmediğini, CHP'nin başından ayrılmayacağını, kaptan olarak gemiyi limana sağlam götüreceğini söylüyor. Değişim söyleminin karşısına
"yenileşme" kavramını çıkarıyor.
Kılıçdaroğlu bir yanda İmamoğlu'nun CHP üst düzey yöneticileri ile yaptığı paralel Zoom toplantısını
"etik açıdan rahatsız edici" buluyor.
Diğer yandan Zafer Partisi Genel Başkanı Özdağ'ın açıkladığı gizli protokolü
"İkimizin namusuna teslim edilmiş protokol" olarak niteliyor.
Kılıçdaroğlu'nun kendisini savunmak için başvurduğu en son söylem
"Atatürk'ün siyaset masası" oldu. Önceki gün Hürriyet Gazetesi yazarlarının sorularına verdiği cevapta Kılıçdaroğlu,
"10 cephede yara alsam da devam" cümlesiyle genel başkanlıktan ayrılmayacağını yineledi. 6'lı Masa'yı kurma ve CHP'nin
"helalleşme" arayışını Mustafa Kemal Atatürk'ün masasına referansla savundu: "Partimin solculuğunu da milliyetçiliğini de vatanseverliğini de tartışmam. Atatürk'ün siyaset masasında aşırı milliyetçiler de vardı, aşırı solcular da vardı; muhafazakâr kanaat önderleri de vardı, liberal azınlıklar da. Zaten bu masayı kurduğu için, bu masadan bir vatan çıkardığı için Atatürk oldu...
CHP'yi tam olarak özüne döndürerek, Atatürk'ün yaptığı gibi Sivas'ı, Samsun'u, Diyarbakır'ı, Sakarya'yı masamıza katarak yürüyorum."
***
Türkiye'de siyasetçilerin ortak sembol olarak Atatürk'e referans vererek yaptıklarını meşrulaştırmasına sıklıkla rastlıyoruz. Hatta CHP Genel Başkanı olarak Kılıçdaroğlu'nun parti çevrelerindeki eleştiriden kurtulmak için bu yola başvurması ise hiç sürpriz değil. Ancak bu meşrulaştırma dört bir yandan eleştiri alan Kılıçdaroğlu için basılan yeni bir tuş olmaktan ileri gitmiyor. Bu benzetme ne seçmen nezdinde Mayıs 2023 seçimlerini kazanabilmek için yaptığı gizli-açık pazarlıkları meşrulaştırır, ne de CHP'deki isyancıların
"değişim" bayrağını indirir. CHP teşkilatı ve seçmeni, 2023'te demokratik bir seçimde alınan ağır yenilgiyi Kurtuluş Savaşı ya da Erken Cumhuriyet dönemi ile kıyaslayarak teskin edilemez.
"Atatürk'ün siyaset masasının" tarihsel analizi Kılıçdaroğlu
için yeni ideolojik eleştiriler üretir.
Dahası, CHP'li değişimciler kolaylıkla
"Atatürk'ün siyaset masası yenilgi almadı" diyerek bu kıyası Kılıçdaroğlu'nun aleyhine çalıştırır.
***
Cumhuriyet'in ikinci yüzyılına seçim yenilgisi ile giren CHP'ye kimlik dopingi yapmak için tüm tuşlara basan Kılıçdaroğlu aşılamaz bir çıkmaz içerisinde. Seçim öncesi söylenebilecek her şeyi en yüksek sesle haykırdı. Mümkün olan her açıkgizli pazarlığı yaptı ve kaybetti.
Bu kaybı telafi etmek için yerel yönetimlere kadar partisinin başında kalmak ve tekrar muhalefet partileri ile ittifak kurmak istiyor. Ancak 5 genel başkanın bilgisi dışında Özdağ ile yaptığı gizli protokol 6'lı Masa'nın geleceği açısından da bir güven sorunu teşkil ediyor. Kılıçdaroğlu tek hatasını
"kentli modern muhafazakârların korkusunu giderememek" olarak belirtiyor. Halbuki asıl mesele genel seçmenin muhalefetin adayına ve masasına güvensizliğiydi.
***
Bu
"güvensizlik hissi" seçim sonrası seçmende daha
da büyüdü ve Kılıçdaroğlu'nu
terk etmeyecek. Hangi partiye
ne söz verildiğini hem seçmen
hem de genel başkanlar merak
edecek ve sorgulayacak. Bütün
tuşlara basmak Kılıçdaroğlu'na
Mayıs 2023 seçimlerini kazandırmadı.
Hatta muhalefetin mevcut derin krizinin arkasında bütün tuşlara basma tercihi yatıyor. Muhalefeti etkisizleştiren şey, çelişkili ideolojik kesimleri gizli-açık pazarlık gibi taktiklerle bir araya getirmekti. 6'lı Masa'yı kurmanın ve ağır yenilginin yükü Kılıçdaroğlu'nun üzerine kaldı.