Bayramda menfur eylem ve Batı’ya öğretmek
İslam karşıtlığının yükseldiği Avrupa ülkelerinde Müslümanların değerleri konusundaki bu sorunlu yaklaşım Batı medeniyetinin krizinin açık işaretlerinden birisidir. Terörle mücadele, mülteciler, savaş suçluları ve çevre gibi birçok konuda takınılan çifte standardın değerler konusundaki başka bir yansımasıdır. Bugün Batı medeniyetinin "özgürlükler, demokrasi ve insan hakları" gibi alanlardaki söylemlerine inanılmamasının sebebi bunların başkaları için bir yaptırım olarak görülmesi ancak kendilerine gelince göz yumulmasıdır. Ayrıca, değerlere saygı konusu Batı'nın özellikle kriz içerisinde olduğu ancak dayatmalarından da vazgeçmediği bir alandır. Son yıllarda bu tür çelişkilere en çok dikkat çeken lider Cumhurbaşkanı Erdoğan. Fas başta olmak üzere İslam dünyasından Kuran yakma eylemine gelen tepkiler arasında Erdoğan'ın şu cümlesi çok dikkat çekiciydi: "Müslümanların kutsallarına hakaret etmenin düşünce hürriyeti olmadığını, Batılı kibir abidelerine eninde sonunda öğreteceğiz."
***
"Batıya öğretmek" bir özgüvenin tezahürü. Türkiye'nin hem kendi milli menfaatleri hem de uluslararası sistemdeki adalet sorunlarına işaret ettiği alanlarla ilgili bu özgüveni sergilediğini biliyoruz. Hatta Erdoğan'ın Batılılara "öğreten" bu yaklaşımının Afrikalı liderleri tarafından takdir edildiğini ve örnek alındığını da söyleyebiliriz. Fransız Cumhurbaşkanı Macron'a Afrika seyahatlerinde sıklıkla sömürgeci geçmişi ve halen devam ettirdiği üstenci tavrı hatırlatılıyor. Erdoğan'ın Batılı kibre meydan okuyucu tavrının Avrupalıların bir kısmını ciddi rahatsız ettiği de malumumuz. Bu rahatsızlığın bir sonucu olarak Batı medyasında Erdoğan hakkında oryantalist nitelemeleri çok sık görürüz.Halbuki dünyanın yeni bir dönüşüme gittiği dönemde açık olan şey Batı merkezli adaletsiz düzenin yıkılmakta olduğu ve yeni bir düzen arayışının öne çıktığıdır. Dahası, Batılı değerler de bir zamanların "evrensel normları" olarak görülmüyor. Bunu bizzat Batılı liderlerin adaletsiz uygulamaları, işgalleri ve çifte standartları sağladı. Rus lider Putin'in sanki Stockholm'deki menfur eyleme karşılık gibi Dağıstan'da camiye giderek "Kuran-ı Kerim, Müslümanlar için kutsaldır ve diğerleri için de kutsal olmalıdır. Biz başka ülkelerde farklı şekilde davranıldığını biliyoruz. İnsanların dini duygularına saygı göstermiyorlar ve bunun da suç olmadığını söylüyorlar. Bizim ülkemizde ise bu hem anayasaya göre hem de ceza kanununa göre suçtur" demesi hayli manidardır.
***
Giderek yaygınlaşan Kuran yakma eylemi gösteriyor ki, genelde Batı ve özelde Avrupa Müslümanlara yönelik politikalarını gözden geçirmek durumunda. Müslümanların 11 Eylül, el-Kaide ve DEAŞ gibi terör bağlamında ele alınması Avrupa kamuoyunda aşılması gereken bir önyargı oluşturdu. İslam'ın kutsallarına saldırıların "özgürlük" adı altında destek görmesi Müslümanlar arasında yeni Batı karşıtı oluşumları tahrik etmektir. Batı'da İslam karşıtlığını artıran bu kötü gidişata dur demenin yolu başka medeniyetlerden, kültürlerden ve milletlerden eşit göz mesafesinde öğrenebileceğini fark etmektir. Kibri terk etmektir. Erdoğan'ın uyarılarına bu gözle bakılmalı.Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sabah’a veda etmenin bu kadar zor olacağını biliyordum (20.05.2024)
- Yeni gelişmeler normalleşmenin seyrini nasıl etkiler? (17.05.2024)
- Değişim ama nasıl? (14.05.2024)
- Yeni Anayasa tartışması neden kaçınılmaz? (11.05.2024)
- CHP ve İyi Parti rol mü değiştiriyor? (10.05.2024)
- Kılıçdaroğlu mirası, Özel’in zorluğu (07.05.2024)
- Siyasette ‘yumuşama dönemi’ ne getirir? (04.05.2024)
- Yeni bir siyasi süreç (03.05.2024)
- İYİ Parti, Dervişoğlu ve üçüncü yol kaldı mı? (30.04.2024)
- Özel ve Kılıçdaroğlu’nun ‘siyaset’ kapışması (27.04.2024)