AK Parti Beyannamesi ve yeni bir sağ-sol kutuplaşması mı?
***
Demokrasi ve insan hak ve hürriyetleri kısmında AK Parti'nin "dönüştürücü ve koruyucu" reformlardan sonra "tamamlayıcı reformlar" yapma iradesi vurgulanıyor. Bütüncül dış politika kısmında üç stratejik kuşakta Türkiye eksenini inşa hedefi belirleniyor: Ülkemizin çevresinde barış, refah ve istikrar kuşağı oluşturmak, kıtasal açılımları yeni hamlelerle kurumsallaştırmak ve daha adil bir küresel düzenin kurulmasına öncüllük etmek. Güven ve istikrarla huzurlu gelecek kısmında ise terörden arındırılmış Türkiye, güvenli şehirler ve kurucu beş yıllık tecrübeden sonra cumhurbaşkanlığı sisteminin restorasyonu gündem yapılıyor. Beyannameler siyasi partiler için vaatlerin, politikaların ve hedeflerin anlatıldığı metinlerdir. 21 yıldır iktidarda olan AK Parti için ise beyanname birlikte başarılanları anlamında hesap verme ve önümüzdeki beş yıl için yeni hedefler koyma metni. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Togg, doğalgazın karaya ulaştırılması, TCG Anadolu ve Akkuyu Nükleer Santrali gibi gerçekleştirdiği büyük projelerle yeni dönem vaatlerini birleştirerek kampanya dönemine iyi bir başlangıç yaptı.14 Mayıs seçimlerine bir ay kala tartışmalar vaatlerden çok ideoloji-kimlik konularına odaklanıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Kılıçdaroğlu'nun siyasi profili ile iki ana ittifak arasında yenilenmiş bir sağ-sol kutuplaşması kampanya gündemine giderek damga vuruyor. Listelerdeki isimler de bu amaçla polemik konusu ediliyor. Bu gidişatın temel sebebi HDP çizgisinin (Yeşil Sol Parti) hissettiği özgüven ile Öcalan ve PKK'lıların serbest bırakılmasını ve Kürdistan söylemini gündem yapması. Kandil'deki PKK elebaşlarının ve FETÖ'nün Kılıçdaroğlu ve Millet İttifakı'na açık desteği. HDP'lilerin "Yüzyılık Cumhuriyeti değiştirme" söylemi. CHP'deki HDP'ye yakın isimlerin PKK ile yeni bir çözüm sürecinin kaçınılmaz olduğunu belirtmesi. İşte bütün bunlar milliyetçi-sağ seçmende ülkenin bölünmesi korkusunu tetikliyor.
***
HDP (YSP)'nin öne çıkan sol söylemi ve TİP'in etkinleşen profili bunlara eklendiğinde Kılıçdaroğlu'nun kazanması durumunda solun iktidara geleceği algısı şekilleniyor. Bazı sağ partilerin CHP listelerinde beklenenden fazla yer alması sol siyasetin güçlendiği ve ülkenin geleceğini belirleyeceği hissini engelleyemiyor. Bunda muhalefet çevrelerinin yeni üyelerin (YRP ve HÜDA PAR) katılımından sonra büyük bir hararetle Cumhur İttifakı'nı "radikal İslamcı" ve "kadın-sol düşmanı" olmakla suçlamalarının da payı var. Cumhur İttifakı'nın aileye vurgusu ve LGBT dayatmasına karşı çıkması da sağ siyaset olarak eleştiriliyor. 6284 tartışması ve bazı sorumsuz isimlerin AK Partili kadın siyasetçilere hakareti üzerinden üretilen bu "radikal sağ/İslamcı" tipolojisi, Kılıçdaroğlu'nun HDP-PKKFETÖ çevrelerinden gördüğü desteği perdeleme niyeti taşısa da başka bir dinamiği harekete geçiriyor. Baykal dönemi CHP'sinin resmi olarak yaptığı "radikal İslamcı" suçlaması terk edildi, şimdi benzer bir söylem Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP yanlısı gazeteciler, HDP ve TİP'li siyasetçiler tarafından kullanılıyor. Böylece siyasi hayatımızda artık pek etkisi kalmadığı düşünülen sol-sağ kutuplaşmasını seçimlere giderken yeniden üretiyor.Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sabah’a veda etmenin bu kadar zor olacağını biliyordum (20.05.2024)
- Yeni gelişmeler normalleşmenin seyrini nasıl etkiler? (17.05.2024)
- Değişim ama nasıl? (14.05.2024)
- Yeni Anayasa tartışması neden kaçınılmaz? (11.05.2024)
- CHP ve İyi Parti rol mü değiştiriyor? (10.05.2024)
- Kılıçdaroğlu mirası, Özel’in zorluğu (07.05.2024)
- Siyasette ‘yumuşama dönemi’ ne getirir? (04.05.2024)
- Yeni bir siyasi süreç (03.05.2024)
- İYİ Parti, Dervişoğlu ve üçüncü yol kaldı mı? (30.04.2024)
- Özel ve Kılıçdaroğlu’nun ‘siyaset’ kapışması (27.04.2024)