Kılıçdaroğlu algısını yeniden kurmak
***
Yine Kılıçdaroğlu'nun kampanyacıları adaylarının algısına "dindarlık" profili de katma niyetindeler. Son grup konuşmasını "haydi bismillah" ile bitiren Kılıçdaroğlu'nun daha sonra cuma namazına gittiği medyada öne çıktı. İBB Başkanı seçilmek için İmamoğlu'nun yürüttüğü kampanyayı akla getiren bu "dindar Kılıçdaroğlu" algısına, CHP'nin "muhafazakâr" ortakları Cumhur İttifakı'nı "din tacirliği, sömürüsü yapmak" ile suçlayarak destek veriyor.GP ve SP, Kılıçdaroğlu'nu hem muhafazakâr seçmen nezdinde meşrulaştırmaya çabalıyor hem de olası CHP rövanşizminden koruma sözü veriyor. DEVA daha mütevazı şekilde onları takip ediyor. Davutoğlu'nun 6'lı Masa'yı (ve CHP'li Kılıçdaroğlu'nu) muhafazakâr-dindarlar yanında haklılaştırmak için modernleşme tarihini, siyasi düşünce akımlarının seyrini geriye doğru bir okuması var ki, kendisinin halen bulunduğu yerden tarihin nasıl yeniden yazılabileceğinin en çarpıcı örneğini temsil ediyor.
İslamcı-muhafazakâr kesime CHP ideologları ile birlikte yapılan ortak "körü körüne itaat" suçlaması çok boyutlu bir patolojiyi içeriyor. Dün "stratejik derinliği" yerden yere vuranların bugün SP ve GP'den hareketle "tek parti döneminde de "İslamcılar CHP'yi destekledi" güzellemesi yapması rakiplerinin dili ile konuşmayı içselleştirenlerin hazin hikâyesine işaret eder. Görülmemiş, tarihi "toplumsal sözleşme" iddiası dünün "Meşrutiyet" buluşmasının derslerini unutan bir naiflikte. Dahası, AK Parti döneminde ülkemizin yaşadığı büyük dönüşümü CHP ile birlikte davranarak toptan mahkûm eden bir savrulma ile malul. İktidarı ve muhalefeti eleştirebilen "üçüncü yol" ideali yerini bir şekilde hükümette ve Meclis'te olma tercihine bıraktı.
***
Kuşkusuz Kılıçdaroğlu'nun "büyük bir değişimden" geçtiği yönündeki algı çalışmasının hedefi sağ seçmenin oyunu almak. Malum, adaylığından önce Kılıçdaroğlu'nun negatif algısı en yüksek siyasetçi olduğu biliniyordu. Şimdi toplumun bütün kesimlerine hitap etmek için Kılıçdaroğlu'nun söylemler geliştirmesi kadar normal bir şey yok. Ancak Kılıçdaroğlu yeni bir siyasetçi değil, yirmi yılı aşan bir geçmişi var. Kendisinin de kabul ettiği CHP'nin "halktan kopuk, baskıcı" tarihi unutturulabilecek gibi değil. Bu sebeple Kılıçdaroğlu ve partisinin gerçekten değişip değişmediğini sorgulamak seçmenin en doğal hakkı.***
Başörtüsünün serbest bırakılmasını Anayasa Mahkemesi'ne giderek engelleyen Kılıçdaroğlu'nun bugün başörtülülere "Biz baskıcı olan her şeyden arındık" demesi yeterli olur mu? Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, AK Parti'nin ve muhafazakârların büyük mücadelesi ile elde edilen özgürlüklerin yeni bir CHP baskıcılığı ile elden gitmeyeceğinin garantisini Kılıçdaroğlu verebilir mi? 2013-2016 arasında FETÖ tapelerini Meclis'te okuyan ve 15 Temmuz darbe girişimini yargılamaya "sivil darbe" diyen Kılıçdaroğlu, FETÖ'nün geri dönüşünü engelleyebilir mi?YPG'yi tehdit görmeyen ve HDP ile operasyonları durdurmakta anlaşabilecek Kılıçdaroğlu, ülkemizin bütünlüğünü koruyabilir mi? Çok başlı masadaki kavgalardan vakit bulup ta ekonomide, deprem yaralarını sarmada ve dış politikanın dinamik dengelerinde liderlik gösterebilir mi? Bu sorulara güçlü şekilde CHP cevap vermeden Kılıçdaroğlu'nun "kavgacı-yıkıcı dili" unutturulamaz. CHP'nin baskıcı geçmişi sürekli hatırlanır.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sabah’a veda etmenin bu kadar zor olacağını biliyordum (20.05.2024)
- Yeni gelişmeler normalleşmenin seyrini nasıl etkiler? (17.05.2024)
- Değişim ama nasıl? (14.05.2024)
- Yeni Anayasa tartışması neden kaçınılmaz? (11.05.2024)
- CHP ve İyi Parti rol mü değiştiriyor? (10.05.2024)
- Kılıçdaroğlu mirası, Özel’in zorluğu (07.05.2024)
- Siyasette ‘yumuşama dönemi’ ne getirir? (04.05.2024)
- Yeni bir siyasi süreç (03.05.2024)
- İYİ Parti, Dervişoğlu ve üçüncü yol kaldı mı? (30.04.2024)
- Özel ve Kılıçdaroğlu’nun ‘siyaset’ kapışması (27.04.2024)