CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu,
"İkinci Yüzyıla Çağrı" vizyonunu geçen cumartesi kamuoyu ile paylaştı. ABD'li danışmanın ve diğer akademisyenlerin online sunumları ile bir çalıştay havasında geçen bu toplantı
"tutarlı, sade ve zihinlerde kalan" bir vizyon sunmaktan çok uzak kaldı. CHP parti eliti bu akademik sunumlar üzerinde biraz daha çalışarak ve önerileri sentezleyerek seçmene doğrudan ulaşan bir metin üretselerdi, Kılıçdaroğlu'nun vizyonu daha anlaşılır olurdu. Anlaşılan
"Biz danışmanlarımızla ekonomi konusunda iddialıyız" havasını vermek daha önemli görüldü. Seçim döneminin vizyon yarışmalarına sahne olmasının demokrasimize katkı verdiğini düşündüğümden 6'lı masanın güçlendirilmiş parlamenter sistem belgesi gibi CHP vizyonunu da değerlendirmeden geçmeyeceğim.
***
Öncelikle Kılıçdaroğlu'nun vizyonunun ana mottosu yok. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın
"Türkiye Yüzyılı" kavramlaştırmasının aksine CHP toplantısındaki
"İkinci Yüzyıla Çağrı" başlığı kronolojik, yani bir iddiayı seslendirmiyor. Toplantıda yapılan sunumlar neo-liberal politikalar ile yeni kamucu öneriler arasında nasıl bir sentez kurulduğunu göstermekten uzak, dağınık vizyon pencereleri şeklindeydi. Yani tam bir kokteyl hali hâkimdi. Aslında dönüşmeye çalışan CHP'nin bir süredir söylem, vizyon ve politika önerileri anlamında giderek kokteyl bir form kazandığını görüyoruz. Bir yandan farklı kesimlere hitap edeyim derken yeni sol bir siyasi çerçeve kuramıyor. Sözgelimi yabancı ve büyük sermaye ile ters düşmeme kaygısıyla
"gelir dağılımı adaleti" konusunda ileri cümleler sarf edemiyor. İddialı yeni kamucu politika başlıkları açamıyor.
***
Diğer yandan, Kılıçdaroğlu'nun konuşmasındaki beş kolon örneğinde olduğu gibi AK Parti iktidarının zaten yaptığını ve 2023'ten sonra tamamlayacağını söylediği hedeflere benzeyen başlıklara odaklanıyor:
Endüstriyel dönüşüm, işgücü dönüşümü, enerji bağımsızlığı, gıda bolluğu ve hızlı bir istihdam artışı. Ayrıca, Kılıçdaroğlu'nun vizyon konuşması dahil son açıklamalarında AK Parti'nin uzun yıllar kullandığı
"Yeni Türkiye" kavramlaştırmasına müracaat etmesi de dikkatimden kaçmadı. Bütün bunlara rağmen Kılıçdaroğlu'nun ekonomi vizyonu oluşturma çabasının kendisine muhalefetin ortak cumhurbaşkanı adaylığı konusunda avantaj getirdiği söylenebilir.
"Koordinatör cumhurbaşkanı" profilini oluşturmaya çalıştığını da eklemeliyim.
***
Kılıçdaroğlu 6'lı masadaki genel başkanlara övgüler yağdırsa da yaptığı vizyon sunumu şunu gösterdi ki bu partiler arasında
"vizyon ortaklaşması" sorunu çözülmüş değil. Masanın teknik işçiliğini yapan DEVA Genel Başkanı Babacan göre ise
"Altılı masanın ve ortak cumhurbaşkanı adayının tek bir tarım politikası olacak, tek bir ekonomi politikası olacak, tek bir dış politikası olacak." Gerçi Kılıçdaroğlu,
"yepyeni bir güç birliğinin",
"siyaset üstü" birliğin peşinde. Dünyadan ve Türkiye'den konusunda uzman 70 kişiden oluşan
"siyaset üstü" beyin takımının birliği. Siyaset üstü uzmanların üreteceği teknikakademik çözümler 6 partiyi ortak politikalara ulaştırmakta faydalı olur mu? Yoksa siyaset ile teknik arasındaki çelişkiyi mi öne çıkarır, henüz belli değil. 6 partinin siyasetini ortaklaştırma sorunu varken buna bir de
"siyaset üstü" sorunu eklenebilir.
***
6'lı masa yol haritası ve politika belgeleri açıklamaya hazırlanıyor. Bu belgeler Babacan'ın iddia ettiği gibi
"tek politika" özelliğine bürünse bile muhalefetin dağınık vizyon pencerelerini toparlaması çok zor. Hele bu 6 partinin olası ortak aday ile birlikte
"bir parti gibi hareket edebilme" durumuna ulaşması aşırı bir beklenti. 2023 seçimlerine giderken siyasetçinin en kritik meselesi
"tutarlı ve net bir vizyonu seçmene ulaştırmak." Hâlâ çoklu aktör ve vizyon karmaşası yaşayan muhalefet hem netleşmek hem de seçimlere kadar seçmene ulaşmak zorunda.