Yeni harekât mı, Esed ile görüşme mi?
Hem Esed ile "uygun şartlarda" görüşebileceğini söylüyor hem de Suriye'nin kuzeyinde "en uygun vakitte" PKK-YPG'ye kara operasyonu yapılacağını vurguluyor.
Akla gelen ilk üç soru şöyle:
1- Bu iki hedef birbiriyle çelişir mi?
2- ABD ile Rusya olumsuz tutum aldığına göre kara operasyonu yapılabilir mi?
3- Kara operasyonu ve Esed ile görüşmenin zamanlaması ne olur?
Bu sorularla ilgili tahminlerimi en baştan söyleyip sonra detayına geçeyim.
1- Artık çelişmiyor, 2- Karşı çıksalar da uzlaşmayı tercih ederler, 3- En uygun vakitte.
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Doha'da Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ile tokalaşarak BAE, Suudi Arabistan ve İsrail ile devam eden normalleşme politikasına yeni bir halkayı ekledi.Kahire ile ikili ilişkileri toparlamak zaman alabilir, diğerleri kadar hızlı yürümeyebilir.
Sebebi Türkiye ve Mısır'ın Libya, Etiyopya ve Cezayir politikalarındaki uzlaşmazlık ve rekabettir.
Ancak bu normalleşme Doğu Akdeniz ve Ortadoğu'daki dengelerin değişmesine katkı verecek önemdedir.
Ankara'nın iki yıl önce normalleşme politikasına başlamasının ve karşılık bulmasının sebebi küresel ve bölgesel şartlardaki kritik değişimdir.
Pandemi, Biden yönetiminin politika tercihleri ve Rusya'nın Ukrayna'yı işgali ile hızlanan büyük güç rekabeti ilk akla gelenler.
Bu değişimlerin sonuçları ise Batı ittifakı içindeki ayrışmalar, başının çaresine bakmak zorunda hisseden bölgesel güçlerin daha iddialı şekilde Rusya ve Çin ile yeni işbirliği arayışlarına girmeleri ve eski hasımlıkları toparlama girişimleri olarak ortaya çıktı.
İşte Erdoğan böyle bir ortamda pro-aktif bir diplomasi uyguluyor.
Hem Ukrayna krizinde arabulucu oluyor hem ikili ilişkileri toparlıyor hem de terörle mücadeleden vazgeçmeden yeni çalışma yöntemleri arıyor.
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Siyasette küslük olmaz" diyerek Sisi'den sonra Esed ile yakında görüşme ihtimalini güçlendiriyor.Normalleşme politikasının diğer ayaklarında olduğu gibi böylece sembolik engelleri kaldırarak diplomasiye imkân veriyor.
Bu içeride muhalefetin eleştirilerini zayıflatırken dışarıda normalleştiği ülkelerle yeni bir çalışma tarzına yöneliyor.
Bunun en zor olacağı ülke kuşkusuz Suriye.
En uzun sınırlara sahip olduğumuz Suriye'deki iç savaş yüzünden yıllardır terör örgütleriyle (PKK-YPG ve DEAŞ) mücadele ve sığınmacı sorunu ile uğraşıyoruz.
Bugün kritik soru şu: Ankara ve Şam arasındaki istihbarat görüşmelerinin dışişleri ya da devlet başkanları seviyesine çıkarılması nasıl mümkün olur?
Esed yönetimi, "toprak bütünlüğü ve egemenliği" adına Türkiye'nin güvenli bölgelerden çekilmesini istiyor. Muhaliflere desteğini kesmesini bekliyor.
Ankara ise hem PKK-YPG ile mücadele hem de sığınmacıların dönüşü hedeflerini boşa düşüreceği için bunları kabul etmez.
Anayasa sürecini ilerleterek muhalifleri de entegre edecek yöntem bulunmalı. Bu zorlu ve uzun bir müzakere sürecini gerektiriyor.
Şam, 4 milyon Suriyelinin Türkiye'nin şehirlerinde, 4-5 milyon Suriyelinin ise Suriye'nin kuzeyinde Türk askerinin koruduğu güvenli bölgelerde olduğu gerçeğini çok iyi okumalı. Ankara ve Şam arasında görüşmelerin ilerlemesi için, temkin ve şüphe içererek de olsa, birlikte çalışma zemini oluşturulabilir.
Bu da PKK-YPG'ye dair politikaların ortaklaştırılması ile başarılabilir.
Yoksa devlet başkanlarının görüşmesi sembolik engelleri kaldırmanın ötesine gidemeyebilir.
***
ABD ve Rusya 2019'da imzaladıkları mutabakata uymadıkları için Türkiye, Tel Rıfat, Münbiç ve Ayn el-Arab'a operasyonu öncelemekte.Taksim saldırısındaki YPG unsuru Washington ve Moskova tarafından inkâr edilememekte. Türkiye'nin Ukrayna krizinde üstlendiği etkin ve yapıcı rol de hatırlandığında bu iki başkentin Ankara'nın güvenlik çıkarlarına saygı duyması gerektiği açık.
Daha önce YPG-SDG'nin ortaüst düzey yöneticilerini etkisizleştiren Ankara, Pençe-Kılıç Harekâtı ile hem ABD hem de Rusya ile işbirliği içindeki bu yapıyı hedef alabileceğini gösterdi.
Ankara bütün yolları deniyor.
Washington, Moskova ve Tahran'dan sonra şimdi Şam'ı da yokluyor.
Bu seçeneklerin çalışmadığı noktada, Ankara "en uygun vakitte" kara operasyonunu yapacaktır.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sabah’a veda etmenin bu kadar zor olacağını biliyordum (20.05.2024)
- Yeni gelişmeler normalleşmenin seyrini nasıl etkiler? (17.05.2024)
- Değişim ama nasıl? (14.05.2024)
- Yeni Anayasa tartışması neden kaçınılmaz? (11.05.2024)
- CHP ve İyi Parti rol mü değiştiriyor? (10.05.2024)
- Kılıçdaroğlu mirası, Özel’in zorluğu (07.05.2024)
- Siyasette ‘yumuşama dönemi’ ne getirir? (04.05.2024)
- Yeni bir siyasi süreç (03.05.2024)
- İYİ Parti, Dervişoğlu ve üçüncü yol kaldı mı? (30.04.2024)
- Özel ve Kılıçdaroğlu’nun ‘siyaset’ kapışması (27.04.2024)