Cumhurbaşkanı Erdoğan,
"Türkiye Yüzyılı" söylemiyle hem AK Parti iktidarının yirmi yılda yaptıklarını hem de Cumhuriyetin yeni yüzyılında neler yapacağını anlatan kampanyasına başladı.
Altyapı devrimini tamamladık şimdi yeni bir şahlanışın eşiğindeyiz iddiasıyla seçmene umut veren bu kapsayıcı dil önümüzdeki sekiz ayın gündemi olacak.
Cumhur İttifakının hayat pahalılığı ile mücadelede bir seri önlemi devreye alması ve uzun kampanya dönemine hızlı girmesi muhalefet cenahında tedirginlik oluşturdu.
6'lı masaya Kılıçdaroğlu dayatmasının Akşener tarafından "masa noter değil" şeklinde karşılanması masa dağılıyor mu tartışmasını getirmişti.
Masanın dağılmasının masadaki parti ve genel başkanlara vereceği zarar sebebiyle pek muhtemel olmadığını sıklıkla söyledim.
Muhalefete yol gösteren yorumcular "masa dağılırsa neler olmaz neler" kıvamında güvenlikleştirici uyarılarına ağırlık verdiler.
"Erdoğan'ın seçilmesi durumunda muhalefet partileri ve genel başkanları yerinde kalamaz, kapatılır, yasaklanırlar" iddiasıyla keskin bir beka söylemi ürettiler.
Demokrasiyi savunduğunu söyleyenlerin bu kadar aşırı güvenlikleştirme yapması ve seçmenin sandığa güvenini zedelemesi insana "yaşa ki göresin" dedirtiyor.
***
Geçen pazar toplanan 6'lı masa daha sık buluşma, geçiş süreci yol haritasını ve 9 temel politikayı kamuoyuna açıklama konusunda uzlaştı.
Ancak genel başkan toplantıları arasında temsilcileri kanalıyla medya üzerinden konuşan 6'lı masanın üç çekişmesi devam ediyor.
Ve bu çelişkiler şimdilik yönetiliyor, henüz çözüm bulunamadı.
Farklı yansımalarla varlığını koruma eğilimindeler.
1-CHP ve İYİ Parti arasındaki "ortak aday kim olsun sorusu etrafındaki çekişme"
2-DEVA ve GP'nin CHP ve İYİ Parti ile farklılaştığı konu ise "adaydan önce geçiş sürecinin yol haritasında ve temel politikalarda anlaşalım" yaklaşımı.
3- CHP ve İYİ parti arasındaki "HDP'yi nasıl yanımızda tutalım" ayrışması.
Bu üç çekişme devam ederken Kılıçdaroğlu ortak adaylık konusunda kendisini en avantajlı duruma getirmeyi başardı.
Akşener'in başka CHPli aday bulma hamlelerini geçiştirdi.
Ya aday olacak ya da adayı kendi seçecek noktaya geldi.
Gerçi Kılıçdaroğlu aday olmazsa CHP'nin de zarar göreceği yerde artık.
***
DEVA ve GP geçiş sürecine odaklanarak masadaki etkisini korumaya çabalıyor.
Bu iki parti adayın kim olacağı konusunu yetki paylaşımı protokolü ile aşabileceklerini hesaplıyorlar.
Bu arada küçük partilerin masadaki etkisini fazla bulan ve eski AK Partili iki genel başkanın pişmanlık ve itiraflarını eksik gören CHP medyası 6'lı masadaki sağ partilerin sol bir siyasetin önünü kapatıp yine sağ bir politika seti oluşturmaya çalıştığı eleştirilerine yer veriyor.
Bu ortamda 6'lı masa üç çekişmeyi de iyi senaryo ile tamamlamak zorunda.
İlki, tüm partilerin tabanlarına hitap edebilen ortak adayda uzlaşmak ve bu adayı seçim gününe kadar seçmene tanıtabilmek.
Erdoğan'ın etkin liderliği karşısında 6 genel başkanı ve HDP'yi tatmin edecek bir profili olan aday bulabilmek.
İkincisi, 9 alandaki ortak politikaları hem sağ hem de sol seçmeni ikna edecek tutarlılık ve iddiada ortaya koyabilmek.
Dış politikada bile şimdilik 6'lı masanın tek söyleyebildiği "Ege'de Yunanistan lehine dengenin değiştiğini" iddia edebilmek oldu.
Ortak politikalar belirlemek kolay zannediliyor.
Belirlense bile vizyoner olamama, muğlak ve etkisiz kalma riskini barındırıyor.
Adayı sona bırakarak geçiş sürecine ve politikalara odaklanalım diyen DEVA ve GP, Kılıçdaroğlu'nun ya da başka bir CHP'linin adaylığını şimdiden kabul edecek bir yere kendilerini konumlandırdılar.
Kılıçdaroğlu'nun kendi yerine başka bir CHP'li göstermesi küçük partilerden çok CHP içinde (İmamoğlu gibi) sorun üretebilir noktasındayız.
Üçüncüsü, İYİ Parti'nin HDP çelişkisi zor bir konu.
Önümüzdeki aylarda bu sınavı tekrar tekrar yaşayacak gibi.
Belki de masanın dördüncü çelişkisi Cumhur ittifakının hızlı bir kampanyaya başlamış olmasının getireceği geç kalma psikolojisi olacak.