İki boğaz ve büyük güç rekabetinin yeni dünyası
***
Önümüzdeki aylarda Ukrayna'nın karşı saldırıya geçmesi ve Rusya'nın vereceği ağır karşılık ile bu savaşın daha da sıcak hale gelmesi ihtimali çok kuvvetli. Bu da Batı ile Rusya arasında yıpratıcı savaşa dönen bu krizin yeni bir evreye geçmesi demek. Halihazırda Batı'nın ağır ekonomik yaptırımları Rusya'yı dize getiremezken, Avrupa'nın enerji krizi büyüyor. Bir anlamda yaptırımlar büyük güç rekabetinde Rusya'dan daha fazla Avrupa'yı olumsuz etkiliyor. Kremlin, Batı'nın yaptırımlarla aptallık yaptığını ve Rusya'ya doğalgazı silah olarak kullanma fırsatı oluşturduğunu düşünüyor. Dahası, Rusya, Batı dışı dünyanın öne çıkan (Çin, Hindistan ve İran gibi) aktörler ile stratejik ilişkilerini geliştirerek yeni bir ekonomik ilişkiler ağının önünü açıyor. Milli paralarla ticaretten özel ekonomik işbirliği programlarına uzanan bir döneme geçiyor. Hatırlayalım, tahıl krizi Batı cenahında büyük kaygıyla karşılandı. Rusya'nın Kuzey Afrika ülkelerinde protestoların ve iç karışıklıkların çıkmasını hedeflediği ve böylece Avrupa'yı mülteci baskısı altına alma niyeti taşıdığı seslendirildi. Şimdilik imajını toparlamak için Rusya'nın tahıl sevkiyatını kabul ettiğini ve bu silahı istediği zaman kullanabileceğini öne sürenler mevcut. Ayrıca, bu kışın Avrupa'da zor geçeceği ve 2023'teki çok sayıda seçimlerde popülist sağ parti ve liderlerin öne çıkması riski bulunduğu konuşuluyor. Ukrayna krizi etrafındaki büyük güç rekabeti giderek Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkelerini zora sokacak yönde ilerliyor.***
İşte Avrupa'da Ukrayna krizi yaşanırken ABD, Çin ile gerilimi yükseltecek yeni bir adım attı. Selefinden yirmi beş yıl sonra Tayvan'ı ziyaret eden Temsilciler Meclisi Başkanı Pelosi, ziyaretinde "otokrasilere karşı demokrasilerin dayanışması" mesajını vermeyi ihmal etmedi. "Tek Çin" politikasına aykırı bu ziyareti Pekin'in engelleyememesi Washington'ın sembolik bir başarısı olarak görüldü. Pekin açısından ABD'nin açık provokasyonu olarak değerlendirilen bu hamle Washington için Hint-Pasifik bölgesinde müttefiklere verilen kararlı desteğin gösterilmesiydi. Her halükârda ABD ve Çin arasındaki büyük çekişme yeni bir aşamaya geçti. Pekin, Pelosi'nin uçağının Tayvan'a inmesini engelleyemedi ve bu kriz Çin için alarm zillerini çaldıracak önemde. Biden yönetiminin Pelosi'nin ziyaretini önle(ye)mediği hatırlanırsa Washington'da "Nasıl olsa uzun vadede Çin ile kapışacağız, bunu erkene alalım" diyenlerin ağırlık kazandığı düşünülebilir. Ancak bu son hamlenin Çin ile Rusya'yı daha yakınlaştıracağı da açık.***
Çin zor bir tercihle karşı karşıya. Tayvan gibi bir kırmızı çizgi etrafındaki krizle meydan okuyan ABD'ye nasıl tepki verecek? Bu tür "provokasyonlara" etkili cevaplar verememek Çin'in bölgedeki iddialarını taşıyamaması demek. Erken bir kapışma Çin'in aleyhine. Şimdilik Çin medyası aslında kendilerinin diplomatik zafer kazandığını ve ABD'nin iklim değişikliği ve Kuzey Kore'nin nükleer faaliyetleri konusunda Pekin'e ihtiyacı olduğunu vurgulamakla yetiniyor.Çin ihtiyatlı hareket edecek ise de ABD yeni hamlelerde bulunabilir. Merak ettiğim şey ise ABD'nin aynı anda hem Rusya hem de Çin ile gerilimi nasıl yöneteceği. Hangisiyle ne zaman masaya oturacağı. İşte büyük güçlerin rekabetinin hızlandığı bir dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün Soçi'de Putin ile görüşecek. Masada tahıl koridoru, Ukrayna, Suriye ve başta ekonomik işbirliği olmak üzere ikili ilişkiler bulunuyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sabah’a veda etmenin bu kadar zor olacağını biliyordum (20.05.2024)
- Yeni gelişmeler normalleşmenin seyrini nasıl etkiler? (17.05.2024)
- Değişim ama nasıl? (14.05.2024)
- Yeni Anayasa tartışması neden kaçınılmaz? (11.05.2024)
- CHP ve İyi Parti rol mü değiştiriyor? (10.05.2024)
- Kılıçdaroğlu mirası, Özel’in zorluğu (07.05.2024)
- Siyasette ‘yumuşama dönemi’ ne getirir? (04.05.2024)
- Yeni bir siyasi süreç (03.05.2024)
- İYİ Parti, Dervişoğlu ve üçüncü yol kaldı mı? (30.04.2024)
- Özel ve Kılıçdaroğlu’nun ‘siyaset’ kapışması (27.04.2024)