Madrid Zirvesi’ne kimler gölge düşürür?
***
24 Şubat'ta Rusya'nın Ukrayna'yı işgali Batı ve NATO için yeni bir dönemin başlangıcıydı. İşgale verilen ilk tepkiler (ağır yaptırımlar, savunma bütçelerinin artırılması, Ukrayna'ya silah yardımı ve ittifakın doğu sınırına yeni asker göndermeler) Batı dayanışması olarak algılandı. Ancak dört aydan sonra Ukrayna'nın güneyinde Rusya'nın üstünlüğünün devam ediyor olması bu savaşın yıllarca sürebileceği görüşünü öne çıkardı. Dört Avrupa liderinin Kiev'e dayanışma ziyareti bile Avrupa içerisindeki "Rusya'ya karşı ne yapmalı" hususundaki ayrışmayı örtemedi: a- Uzlaşalım b- Ukrayna'ya daha ağır silahlar vererek savaşa daha etkili devam edelim. Elbette Rusya bu işgal ile Avrupa için "ortak" olmaktan çıkarak "tehlike" haline geldi. Ancak önümüzdeki onlu yıllar boyunca Rusya ile birlikte yaşamak durumunda olan bir Avrupa var. Bunun farkında olan Batılı liderler farklı mesajlar vermeye başladı. Papa Francesco, Rusya'nın Ukrayna'yı işgali ile ilgili NATO genişlemesine atıfla "belki bir şekilde provoke edilmiştir" açıklaması yaptı. Yine Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Kiev'e gitmeden önce "Rusya'yı küçük düşürmemeliyiz ki savaş bittiği gün diplomatik kanallardan bir çıkış yolu inşa edebilelim" demişti. Bu emareler savaş uzadıkça Batı ittifakı içindeki Rusya karşıtı ortak tavrın zayıflayabileceğini gösteriyor. Putin ise Rus milliyetçisi söylemlerini sürdürüyor.
Yayılmacı hamlelerini eski Rus Çarı Büyük Petro'nun 18. yüzyılda İsveç'le savaşta Baltık kıyısını ele geçirmesiyle kıyasladı. Dahası, 25. St. Petersburg Ekonomi Forumu konuşmasında olduğu gibi "tek kutuplu dünya düzeni sona erdi" diyerek Batı'ya meydan okudu. Rusya'ya karşı uygulanan yaptırımların kendilerine zarar veremediğini aksine Avrupa ve ABD'deki ekonomik durumu ağırlaştığını öne sürdü.
***
İşte böylesi uluslararası bir ortamda gerçekleşecek Madrid Zirvesi'nde NATO üyelerinin ittifak içi dayanışma için rasyonel kararlar alması gerekiyor. Bunların başında Türkiye'nin PKK ve FETÖ ile mücadelesine destek verilmesi geliyor. 2001 yılından bu yana terörizmle mücadele NATO gündeminde zaten. Türkiye ilkesel olarak NATO'nun genişlemesine karşı değil. 70 yıldır NATO'ya her zaman aldığından fazlasını veren Türkiye, müttefiklik ruhuna uygun davranılmasını istiyor.
İsveç ve Finlandiya'dan üyelik şartlarını yerine getirmesini bekliyor. Değişen uluslararası sistemde Türkiye'nin yerini en iyi görenlerden birisi Stoltenberg. NATO liderleri "Türkiye'nin Avrupa, Rusya, Irak ve Suriye arasında stratejik önemini" ve "hiçbir NATO ülkesinin terörden Türkiye kadar çok acı çekmediğini" hatırlaması gerekir. İttifak içi dayanışma böyle sağlanır. Yunanistan'ın uluslararası hukuka aykırı uygulamalarına rağmen Miçotakis, Madrid'de Türkiye aleyhine bir gündem oluşturursa alacağı cevabı Cumhurbaşkanı Erdoğan daha önce ifade etti: "Aklınızı başınıza alın." Türkiye'nin haklı taleplerini göz ardı etmek kritik önemdeki Madrid Zirvesi'ne gölge düşürür.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sabah’a veda etmenin bu kadar zor olacağını biliyordum (20.05.2024)
- Yeni gelişmeler normalleşmenin seyrini nasıl etkiler? (17.05.2024)
- Değişim ama nasıl? (14.05.2024)
- Yeni Anayasa tartışması neden kaçınılmaz? (11.05.2024)
- CHP ve İyi Parti rol mü değiştiriyor? (10.05.2024)
- Kılıçdaroğlu mirası, Özel’in zorluğu (07.05.2024)
- Siyasette ‘yumuşama dönemi’ ne getirir? (04.05.2024)
- Yeni bir siyasi süreç (03.05.2024)
- İYİ Parti, Dervişoğlu ve üçüncü yol kaldı mı? (30.04.2024)
- Özel ve Kılıçdaroğlu’nun ‘siyaset’ kapışması (27.04.2024)