10 soru tartışması
***
Erdoğan'ın Kılıçdaroğlu'na yönelttiği ilk dört soru terörle mücadele, NATO, Doğu Akdeniz ve Ege bağlamında güvenlik ve dış politika hakkında. Bu sorular Türkiye'nin son üç hamlesi ile irtibatlı: Yunanistan'a karşı milli çıkarların savunulması; İsveç ve Finlandiya üyeliği vesilesiyle NATO müttefiklerine terörle mücadeledeki iki yüzlülüğün gösterilmesi ve YPG tehdidine karşı Suriye'nin kuzeyinde operasyon yapılması.Bu üç konu yaz boyunca ve belki seçime kadar sıcak tartışma konuları. Erdoğan, bu konularda Kılıçdaroğlu ve 6'lı masanın "evet ama..." formundaki cevaplarını yeterli bulmayacaktır. Somut kararlarına bakacaktır. Muhalefet partileri, Türkiye'nin YPG ile mücadelesinde HDP'yi üzmek istemeyen bir çizgi izlerse kamuoyundan milli hassasiyetlerde zafiyet göstermemekle eleştirilecektir. Diğer sorular "yalan, iftira, hedef gösterme, tehdit" yaklaşımını terk edip etmeyeceği, dış bağlantılı siyaseti bırakıp bırakmayacağı ve partisini yolsuzluk ve terör ile iltisaklılardan temizleyip temizlemeyeceği üzerineydi.
***
Kılıçdaroğlu'nun cevapları terörle mücadele ve dış politikada karşı suçlama ile daha milliyetçi olduğunu göstermek üzerine kurulu. Cevaplarda teröre genel lanet var, ancak YPG ve FETÖ'den bahis yok. Sınır ötesi operasyonlar "doğru olanı destekleriz, yanlış olanı ise desteklemeyiz" gibi belirsiz bir ifade ile geçiştirilmiş. Halbuki Erdoğan'ın sorusu çok somuttu. Irak ve Suriye'de asker bulundurma hakkındaki tezkereye 'Hayır' diyen CHP genel başkanına uygun bir cevap. Dış politikanın iç malzeme yapıldığını söyleyen Kılıçdaroğlu, Ege'de "eğer yüreğin varsa işgal edilen, silahlanan adalar konusunda adım at" yaklaşımında. Batı başkentlerini ve YPG'yi karşısına almayan Kılıçdaroğlu, Yunanistan konusunda şahin tutum blöfü sergiliyor. İç siyaset ve partisi ile ilgili sorulara hakkında ise bildik yalan siyasetini devam ettiriyor.***
10 soru atışması seçim döneminin hayli gergin ve polemikle geçeceğinin göstergesi. Dış politika-güvenlik-ekonomi-iç siyaset konularındaki argümanlar birbirinden ayrılmayacak. Siyasetin doğasındaki "biz ve onlar" ayrımı birçok konuda kendisini sergileyecek. Partiler, bir yandan mevcut oylarını konsolide etmek için kutuplaşma söylemlerini kullanacak. Diğer yandan yeni oylara (özellikle gençlere ve kararsızlar) umut vermek için pozitif dil üretecek. İkisi de aynı anda var olacak. Kimin sentezi daha başarılı olursa sandıkta daha çok oy alacak. CHP tabanı pekiştirmek için Gezi ruhuna sahip çıkarken, Cumhur İttifakı dış bağlantılı operasyonlara karşı çıkacak. Seçimlerde "gerçek milliyetçilik" bağlamında birçok partinin farklı tonlarda "Batı eleştirisi" yapacağı anlaşılıyor.Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sabah’a veda etmenin bu kadar zor olacağını biliyordum (20.05.2024)
- Yeni gelişmeler normalleşmenin seyrini nasıl etkiler? (17.05.2024)
- Değişim ama nasıl? (14.05.2024)
- Yeni Anayasa tartışması neden kaçınılmaz? (11.05.2024)
- CHP ve İyi Parti rol mü değiştiriyor? (10.05.2024)
- Kılıçdaroğlu mirası, Özel’in zorluğu (07.05.2024)
- Siyasette ‘yumuşama dönemi’ ne getirir? (04.05.2024)
- Yeni bir siyasi süreç (03.05.2024)
- İYİ Parti, Dervişoğlu ve üçüncü yol kaldı mı? (30.04.2024)
- Özel ve Kılıçdaroğlu’nun ‘siyaset’ kapışması (27.04.2024)