Yaklaşan seçimlerin riskleri
***
Erdoğan hem ABD'ye hem de Yunanistan'a olan tepkisini Azerbaycan dönüşü aralarında benim de olduğum gazetecilere şu şekilde dile getirdi: "9 tane şu anda Amerika'nın Yunanistan'da üssü var. Peki bu üsler kime karşı kuruluyor, bu üsler niye var? Söyledikleri şu: 'Rusya'ya karşı...' Yalan... Dürüst değiller. Bütün bu olanlar karşısında bunların Türkiye'ye karşı takındıkları tavır ortada. İşte geçen gün Miçotakis'e ne yaptılar? Amerika'da Temsilciler Meclisi ve Senato'nun kapısını açtılar, orada konuşturdular. Bu konuşmasında alkışladılar mı? Alkışladılar. Bütün bu olaylarda tekrar F-16'lar gündeme getirildi mi? Getirildi. Biz şuna inanıyoruz: Müslüman bir sokulduğu yerden bir daha sokulmaz."Aynı mülakatta Erdoğan, Suriye'nin kuzeyinde operasyon düzenleme ve Türkiye'nin güvenlik talepleri karşılanmadıkça İsveç ile Finlandiya'nın NATO üyeliğini veto etme kararlılığını ifade etti. Ayrıca, Erdoğan bir hafta önce de "ABD, F-16'ya karar verirken herhalde Miçotakis'in ağzına bakmayacaktır" cümlesiyle Washington'a gerekli uyarıyı göndermişti. İşte bu gelişmeler ışığında ABD, Yunanistan ve Türkiye arasındaki ilişkilerin daha çok konuşulacağı bir döneme gittiğimiz anlaşılıyor. Biden yönetiminin Türkiye ve Yunanistan arasındaki dengeyi gözetmekten iyice uzaklaşması NATO'nun Güneydoğu kanadında ciddi bir sorun oluşturmaktadır. 9 askeri üs açılmasına ilave olarak Atina'ya F-35'lerin verilmesi ve Ankara'ya F-16 satışlarının bile oyalanma sürecine sokulma ihtimali bölgemize yanlış mesajlar gönderecektir. Zaten gerçekleştirilemeyecek East-Med projesinden çekilmek Ankara için küçük bir jestten fazlası değildir. İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği için Ankara üzerinde baskı kurmak ya da Suriye operasyonlarını olumsuz karşılamak Türk kamuoyundaki Amerikan karşıtlığını beslemekten öteye geçemeyecektir. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun bile ABD üslerini kapatmaya destek vereceklerini söyleyebilmesi Türk kamuoyunu anlamak açısından faydalı olabilir.
***
Yunanistan ve Türkiye seçimlere çok yakın iken Washington'un Atina'yı, halk tabiriyle şımartması, NATO müttefikleri arasında riskli bir sürece işaret ediyor. Ankara, güvenlik taleplerinin karşılanması konusunda ısrarlı olacak. İsveç ve Finlandiya'nın üyeliği vetosunda da Suriye'de operasyon konusunda da milli çıkarlarının gerektirdiği adımları atacak. Ege adalarının silahlandırılmasını Türkiye'nin adaların egemenliğini tartışmaya açtıracak bir yaklaşım olarak gördüğü biliniyor.İşte yakında seçim ortamına girecek olan Yunanistan ve Türkiye'nin iç gündemleri birbirlerine karşı hareketlenecek. Bu atmosferde özgüveni yükselen Atina'nın karasularını 12 mile çıkarmak gibi bir cüreti gösterme ihtimalini seslendirenler var.
Yunan siyasetçilerinin bu hatayı yapmayacağına inanmak istiyorum. Washington'un da YPG ve FETÖ facialarından sonra Yunanistan'ı Türkiye'nin aleyhine olacak şekilde şımartmasının yeni bir temel sorun alanına dönüştüğünü fark etmesi iyi olur.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sabah’a veda etmenin bu kadar zor olacağını biliyordum (20.05.2024)
- Yeni gelişmeler normalleşmenin seyrini nasıl etkiler? (17.05.2024)
- Değişim ama nasıl? (14.05.2024)
- Yeni Anayasa tartışması neden kaçınılmaz? (11.05.2024)
- CHP ve İyi Parti rol mü değiştiriyor? (10.05.2024)
- Kılıçdaroğlu mirası, Özel’in zorluğu (07.05.2024)
- Siyasette ‘yumuşama dönemi’ ne getirir? (04.05.2024)
- Yeni bir siyasi süreç (03.05.2024)
- İYİ Parti, Dervişoğlu ve üçüncü yol kaldı mı? (30.04.2024)
- Özel ve Kılıçdaroğlu’nun ‘siyaset’ kapışması (27.04.2024)