Haziran 2023 seçimlerine on iki ay kala bu başlığın sadece Türkiye ile ilgili olduğunu düşünebilirsiniz. Ancak yaklaşan üç seçimin iç-dış politika etkileşimi bağlamında önemli ve birbiriyle irtibatlı olduğunu düşünüyorum. 1- Kasım 2022'de ABD'nin ara seçimleri. 2- Ekim 2022 ya da en geç Mart-Nisan 2023'te olması beklenen Yunanistan erken seçimleri. 3- Haziran 2023'teki Türkiye seçimleri.
Hayat pahalılığı Amerikan seçmenini vururken Başkan Biden'ın görev onayı düşüşte. Kasımdaki ara seçimlerde Demokratların Kongre'nin iki kanadında çoğunluğu Cumhuriyetçilere kaybetmesinin büyük ihtimal olduğu konuşuluyor. Biden Yönetimi F-16'ların Türkiye'ye satışına sıcak baksa da Kongre ayağı hâlâ muamma. Bu arada Kongre'nin Yunanistan Başbakanı Miçotakis'e gösterdiği ilgi ve Miçotakis'in F-16'ların Türkiye'ye satışını engelleme yönündeki konuşması Ankara'da hoş karşılanmadı.
Yine, ABD ve Yunanistan arasındaki yakın ilişkinin giderek ikincinin birinciye tümüyle bağımlılığa dönüşen formatı Yunan kamuoyunda dikkatle takip ediliyor. Sol siyaset "Türkiye korkusu" ile baskılanırken Yunan Başbakan Miçotakis, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yürüttüğü normalleşme sürecinde konuşulanlara ters hamleler yaptı. Ege'deki bazı adaların silahlandırılmasına devam ederken Kongre de Ankara'yı karşısına almaktan çekinmedi.
***
Erdoğan hem ABD'ye hem de Yunanistan'a olan tepkisini Azerbaycan dönüşü aralarında benim de olduğum gazetecilere şu şekilde dile getirdi: "9 tane şu anda Amerika'nın Yunanistan'da üssü var. Peki bu üsler kime karşı kuruluyor, bu üsler niye var? Söyledikleri şu: 'Rusya'ya karşı...' Yalan... Dürüst değiller. Bütün bu olanlar karşısında bunların Türkiye'ye karşı takındıkları tavır ortada. İşte geçen gün Miçotakis'e ne yaptılar? Amerika'da Temsilciler Meclisi ve Senato'nun kapısını açtılar, orada konuşturdular. Bu konuşmasında alkışladılar mı? Alkışladılar. Bütün bu olaylarda tekrar F-16'lar gündeme getirildi mi? Getirildi. Biz şuna inanıyoruz: Müslüman bir sokulduğu yerden bir daha sokulmaz."
Aynı mülakatta Erdoğan, Suriye'nin kuzeyinde operasyon düzenleme ve Türkiye'nin güvenlik talepleri karşılanmadıkça İsveç ile Finlandiya'nın NATO üyeliğini veto etme kararlılığını ifade etti. Ayrıca, Erdoğan bir hafta önce de
"ABD, F-16'ya karar verirken herhalde Miçotakis'in ağzına bakmayacaktır" cümlesiyle Washington'a gerekli uyarıyı göndermişti. İşte bu gelişmeler ışığında ABD, Yunanistan ve Türkiye arasındaki ilişkilerin daha çok konuşulacağı bir döneme gittiğimiz anlaşılıyor. Biden yönetiminin Türkiye ve Yunanistan arasındaki dengeyi gözetmekten iyice uzaklaşması NATO'nun Güneydoğu kanadında ciddi bir sorun oluşturmaktadır. 9 askeri üs açılmasına ilave olarak Atina'ya F-35'lerin verilmesi ve Ankara'ya F-16 satışlarının bile oyalanma sürecine sokulma ihtimali bölgemize yanlış mesajlar gönderecektir. Zaten gerçekleştirilemeyecek
East-Med projesinden çekilmek Ankara için küçük bir jestten fazlası değildir. İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği için Ankara üzerinde baskı kurmak ya da Suriye operasyonlarını olumsuz karşılamak Türk kamuoyundaki Amerikan karşıtlığını beslemekten öteye geçemeyecektir. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun bile ABD üslerini kapatmaya destek vereceklerini söyleyebilmesi Türk kamuoyunu anlamak açısından faydalı olabilir.
***
Yunanistan ve Türkiye seçimlere çok yakın iken Washington'un Atina'yı, halk tabiriyle şımartması, NATO müttefikleri arasında riskli bir sürece işaret ediyor. Ankara, güvenlik taleplerinin karşılanması konusunda ısrarlı olacak. İsveç ve Finlandiya'nın üyeliği vetosunda da Suriye'de operasyon konusunda da milli çıkarlarının gerektirdiği adımları atacak. Ege adalarının silahlandırılmasını Türkiye'nin adaların egemenliğini tartışmaya açtıracak bir yaklaşım olarak gördüğü biliniyor.
İşte yakında seçim ortamına girecek olan Yunanistan ve Türkiye'nin iç gündemleri birbirlerine karşı hareketlenecek. Bu atmosferde özgüveni yükselen Atina'nın karasularını 12 mile çıkarmak gibi bir cüreti gösterme ihtimalini seslendirenler var.
Yunan siyasetçilerinin bu hatayı yapmayacağına inanmak istiyorum. Washington'un da
YPG ve FETÖ facialarından sonra Yunanistan'ı Türkiye'nin aleyhine olacak şekilde şımartmasının yeni bir temel sorun alanına dönüştüğünü fark etmesi iyi olur.