Ukrayna krizinde Erdoğan diplomasisinin farkı
Malum Türkiye, savaşan iki tarafla da güven oluşturan bir ilişkiye sahip. Boğazları savaş gemilerine kapatması hem her iki taraf hem de dünya kamuoyu açısından olumlu karşılandı. Ankara bir yandan da Rus işgalini kınıyor ve Ukrayna'nın bağımsızlığına/toprak bütünlüğüne destek veriyor. Nitekim Ukraynalı yetkililer Ankara'nın insani, siyasi, diplomatik ve diğer yardımlarından dolayı hayli müteşekkirler. Ve Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri ve Almanya'nın yanında garantör olmasını istiyorlar. Diğer yandan Rusya'ya yönelik ağır yaptırımlara katılmayan Ankara, Moskova ile sıkı temas kurarak diplomasi ile sonuç alınmasına çabalıyor.
***
Ankara'nın haklıya hakkını veren ancak birkaç tarafı birden koruyan bu aktif diplomasisi arabuluculuk rolü üstlenme imkânını güçlendiriyor. Moskova, İsrail'i daha çok tercih eder görünüyorsa da Kiev açısından Türkiye hem arabulucu hem de barış sonrası garantör rolünde olabilecek bir yerde. Ağır ekonomik yaptırımların bunalttığı Moskova, önümüzdeki haftalarda diplomasiden sonuç almak isteyebilir. Zira Batı ve Rusya arasında yeni soğuk savaş havası giderek yerleşiyor. ABD Başkanı Biden, Putin'i "savaş suçlusu" olarak niteledi ve Ukrayna'ya yeni silah yardımlarına (800 milyon dolarlık) imza attı.Yine Biden, Çin Devlet Başkanı Cinping'e Rusya'ya destek vermemesi uyarısında bulunuyor. Putin'in bu savaşı bitirmek için ihtiyaç duyacağı onurlu çıkış sadece diplomasi ile mümkün. Müzakerelerin son geldiği yerde Kırım ve Donbass'ın statüsü kritik önemde. Putin'in (Afganistan örneği gibi) Ukrayna savaşını uzatması Batı'ya Rusya'yı büyük güç statüsünden düşürecek ölçüde kararlı bir sınırlandırma politikasını uygulama şansı verir.
***
Uzun süreceği anlaşılan Batı-Rusya kapışmasında Türkiye'nin stratejik önemi yeniden fark ediliyor. Washington ve Avrupa başkentlerinde Türkiye algısı olumlu yönde değişiyor. Bu değişimin zaman içerisinde önemli stratejik yansımaları olacak. Ancak Türkiye'nin güçlenen konumu sadece krizlerin merkezinde yer alması, yani coğrafyasıyla ilgili değil. Son yıllarda yürütülen aktif dış politikanın ürünü. Hem Suriye, Libya ve Karabağ'da gösterilen sert gücün yansıması, hem de normalleşme politikası ile sergilenen işbirliği ve diplomasi arayışının sonucu. Birçok ülkenin Türkiye'nin SİHA'larına ilgi duyması, bu yeni rolün sadece bir göstergesi. Rus işgali, Avrupa'nın Rus enerjisine bağımlılıktan kurtulmak için Türkiye'ye yönelmesi (TANAP ve Doğu Akdeniz) ile kalmıyor. Ankara'yı Avrupa'nın güvenliği için kritik bir yere yerleştiriyor. Bunu en iyi şimdilerde Erdoğan'ın daha sık görüştüğü Doğu Avrupa ülkeleri derinden hissediyor. Almanya ve Fransa ikilisinin buna uyum sağlaması için ellerinden geleni yapacakları anlaşılıyor.EMİNE ERDOĞAN'IN UKRAYNALI ANNELERE VE KADINLARA VERDİĞİ DESTEK
Cumhurbaşkanımızın eşi Emine Erdoğan Hanımefendi, Türkiye'nin yoğun diplomasisine Ukraynalı annelerin ve kadınların feryadına tercüman olarak destek veriyor. Hanımefendinin Ukrayna Cumhurbaşkanı'nın eşi Olena ve Ukrayna halkına hitaben 3 Mart 2022 tarihli video mesajında söyledikleri, birçok Batılı lider eşinin göstermediği bir hassasiyete karşılık geliyor. "İnsanlığın geldiği noktada son derece yorgun olduğunu" belirten Emine Erdoğan, ülkelerin çatışmayla değil diplomasiyle sorunları çözmesi gerektiğini vurguladı ve tüm dünyayı "savaşa hayır, barışa evet" demeye davet etti. Bu çabasını 8 Mart Dünya Kadınlar Günü konuşmasında da sürdürerek Ukrayna'da kadınların ve çocukların yaşadığı drama dikkat çekti. Emine Erdoğan, Antalya Diplomasi Forumu'nda evlatlarını çatışmalarda kaybeden Ukraynalı annelerin yakarışlarına ve vatanını terk etmek zorunda kalanların kederine odaklandı. Ukrayna halkına Cumhurbaşkanı eşi düzeyinde verilen bu desteğin diplomasi dünyasına çok anlamlı, kadınca bir müdahale olduğu ve Türkiye'nin çabalarını da diğer başkentlerden olumlu yönde farklılaştırdığı görüşündeyim.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sabah’a veda etmenin bu kadar zor olacağını biliyordum (20.05.2024)
- Yeni gelişmeler normalleşmenin seyrini nasıl etkiler? (17.05.2024)
- Değişim ama nasıl? (14.05.2024)
- Yeni Anayasa tartışması neden kaçınılmaz? (11.05.2024)
- CHP ve İyi Parti rol mü değiştiriyor? (10.05.2024)
- Kılıçdaroğlu mirası, Özel’in zorluğu (07.05.2024)
- Siyasette ‘yumuşama dönemi’ ne getirir? (04.05.2024)
- Yeni bir siyasi süreç (03.05.2024)
- İYİ Parti, Dervişoğlu ve üçüncü yol kaldı mı? (30.04.2024)
- Özel ve Kılıçdaroğlu’nun ‘siyaset’ kapışması (27.04.2024)