Erdoğan ve Putin’in ziyaretleri bir dönüm noktası olabilir mi?
04.02.2022, Cuma
Ukrayna krizinde "Savaş nezaman çıkacak?" tartışmalarıdevam ederken CumhurbaşkanıErdoğan dün Kiev'deydi. Ziyaretin gündemi,diplomatik ilişkilerin 30. yıldönümündegerçekleştirilen Yüksek DüzeyliStratejik Konsey'in 10. toplantısıydı. Bu çerçevede iki ülke arasında ticareti 10 milyar dolara çıkarmayı hedefleyen Serbest Ticaret Anlaşması ve savunma sanayii işbirlikleri dahil 8 anlaşma imzalandı. Türkiye zor zamanda Ukrayna ile ticaretten savunma sanayiine kadar birçok alanda işbirliğini derinleştirmeyi, Rusya ile ilişkilerini bozmak olarak görmüyor. Aksine Ukrayna krizinin "Avrupa ölçekli bir savaşa dönmeriskinin" konuşulduğu bir dönemde muhtemel bir savaşı engellemek için diplomasiye vurgu yapıyor. Hem Rusya hem de Ukrayna ile yakın ilişkilerini çözüm için seferber etme çabasında.
Son günlerde Ankara, krizin Karadeniz'e getirebileceği istikrarsızlığa daha fazla dikkat çekiyor. Erdoğan dünkü ziyaretiyle daha önceki günlerde Kiev'e gelen Batılı devlet adamlarından farklı bir misyon üstlendi. Türkiye, "dostve stratejik ortak" olarak gördüğü Ukrayna'nın Batı ve Rusya arasındaki çekişmenin kurbanı olmaması için gayret gösteriyor. Bunun için de "arabuluculuk,kolaylaştırıcılık veya görüşmelereev sahipliği yapma" gibi roller üstlenme arzusunu gizlemiyor.
Malum, Rus lider Putin de yakında Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi toplantısı için Türkiye'ye gelecek. Bu lider diplomasisi trafiğinin Ukrayna krizinin savaşa dönmesini engellemede ciddi katkısı olabileceği görüşündeyim. Zira ABD ve İngiltere ile Rusya arasındaki Ukrayna gerilimi farklı bir yere gidiyor.
UKRAYNA KRİZİNDE YENİ AŞAMAYA DOĞRU
Ukrayna krizinde gerilimi yükselten,sınıra yüz bini aşkın askerini yığan Putinoldu. ABD ve NATO'ya ilettiği maksimalisttaleplerle de elini yüksekte tuttu. Birbüyük pazarlık arayışında olduğu söylendi. Krizin ilk aşamasında Putin'in Bidenyönetimini ve NATO'yu sıkıştırdığı tespitleriöne çıktı. Ancak giderek Putin'in aslındaABD'nin oyununa geldiğini söyleyenanalizler de yayımlanıyor. Washington'un"Şubatta savaş geliyor" söylemini Kievve Batı başkentleri paylaşmıyor. Putin'inABD ile "büyük pazarlık arayışı" dagerçekleşecek gibi görünmüyor.
El Pais gazetesinde çıkan habere göre Washington, Moskova'ya AGİT, NATO-Rusya Konseyi gibi platformlarda karşılıklı silahsızlanmayı müzakere edilebileceğini ancak NATO'nun açık kapı politikasını desteklemeye devam edeceğini iletti. Yani NATO kapıları Ukrayna'ya kapatılmıyor. Rusya'nın güvenlik kaygıları da cevaplandırılmıyor. Biden yönetiminin "tuzağa çekmek"olarak nitelenen bu yaklaşımı Putin'ingözünden kaçmıyor. Putin, "ABD'ninUkrayna'nın güvenliğiyle ilgilenmediğini,Rusya'yı savaşın içine çekmeyeçalıştığını" söylüyor.
Biden yönetiminin aslında Putin'in Ukrayna'da "bataklığa saplanmasına" yönelik politika izlediği fikri öne çıkıyor. Benzer hesabın Obama yönetiminde Suriye için yapıldığını ve beklenenin aksine Putin'in Ortadoğu'da güçlendiğini hatırlayalım. Ancak yine de Putin'in ağır Batı yaptırımları ile kendisini sıkıştırmaya ihtiyacı yok. Donbas'taki cumhuriyetleri tanıyarak ilhak etmek Rusya'nın Ukrayna'yla ilgili hesaplarını karşılamaz. Bazı Avrupa ülkeleri veya Türkiye üzerinden Ukrayna ile masaya oturarak savaşı önleyebilir ve süreci lehine çevirebilir.
Bunun için Putin'in ABD'nin Ukrayna politikasının Rusya'yı nereye sürükleyebileceği hususunda netleşmesi yeterli. Eğer Ukrayna krizinin yeni aşamasına geçiyorsak Erdoğan'ın Ukraynave Putin'in Türkiye ziyaretleri gerilimidüşüren bir süreci başlatabilir. NATO üyesi Türkiye'nin arabuluculuğunu kabul ederek Putin, Batı ittifakına yeni mesajlar verebilir.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.