Türkiye, Ukrayna krizinde nasıl bir rol üstlenebilir?
Türkiye'nin iyi ilişkiler içerisinde olduğu bu iki ülke arasında "barışın hâkim olması için arabuluculuk" yapabileceğini tekrarladı: "Şimdi önümde bir Ukrayna ziyareti var. Bu arada belki Sayın Putin ile telefonla veya Moskova ziyareti olabilir. Biz bölgede barışın hâkim olmasını istiyoruz. Üzerimize ne düşerse yapmaya hazırız."
KRİZİN İKİ DÜZLEMİ
Erdoğan, daha önce kapalı kapılar ardında Rus lider Putin'e söylediği "arabuluculuk" teklifini bugünlerde daha yüksek sesle dile getiriyor. Hem Rusya hem de Ukrayna ile geniş işbirlikleri olan Türkiye'nin bu iki ülkenin çatışması ihtimalinden duyduğu rahatsızlık ortada. Türkiye, bir çatışma sebebiyle savunma sanayisinden enerji ve turizme uzanan alanlarda milli çıkarlarının zedelenmesini arzu etmiyor. Kaldı ki, NATO'nun önemli üyelerinden birisi olarak Türkiye istese de bu krizin dışında kalamaz.
Yine, tüm dünyada "Ne oluyor, yeniden soğuk savaş mı geliyor?" sorusunu sorduran bu krizde Erdoğan'ın inisiyatif alması da hiç şaşırtıcı değil. Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski, Erdoğan'ın arabuluculuğu konusunda istekli. Peki Putin bu teklife hangi şartlarda ve ne zaman sıcak bakar? Bu sorunun cevabını aramadan önce bir hususun altını çizeyim. Mevcut gerilim sadece Rusya ve Ukrayna arasında Donbas bölgesi krizi değil. Hatta mesele Ukrayna'nın NATO'ya girmesinden Kremlin'in duyduğu "ulusal güvenlik" kaygısından da ötede.
Bunlar elbette önemli ve krizin ilk düzlemini oluşturuyor. İkinci bir düzlem var ki orada Putin'in hesabı daha büyük. Batı ittifakı ve Rusya arasındaki ilişkilerin geleceğini belirleyecek "büyük bir pazarlığı" dayatıyor. Aslında bu, Sovyetler Birliği'nin dağılması döneminden kalma eski bir hesap. Ancak Biden'ın Putin'in NATO'nun genişlemesinin durmasına dair yazılı güvence talebini karşılanması mümkün değil. Doğu Avrupa'daki askeri konuşlanmalardan geri adım atması da çok ciddi bir taviz olarak görülür. İşte Ukrayna gerilimindeki bu büyük güçler denklemi sebebiyle Putin öncelikle Biden ile stratejik bir pazarlık peşinde.
ÜÇ SENARYO VE LİDER DİPLOMASİSİ
Kısa sürede çözümlenmesi beklenmeyen bu gerilimde önümüzde üç senaryo var. İlki, bu büyük pazarlıktan bazı kazanımlar elde eden Putin, gerilimi düşürmeyi seçebilir. Ve o noktada Putin-Zelenski görüşmesinin önü açılır. İkincisi, Putin, Biden'dan istediklerini alamaz ve Batı ittifakının siyasi ve ekonomik yaptırımlarının yüksek maliyeti karşısında gerilimi düşürmeyi tercih ederse bu durumda yine Zelenski ile müzakere etmeyi faydalı görebilir. Üçüncüsü ise istediklerini alamayan Putin'in Ukrayna'da çatışmayı seçmesidir.
Bu tür bir çatışma da sınırlı olabilir, aksi takdirde dünyanın taşımakta zorlanacağı yeni bir kutuplaşma başlayacaktır. Bu üç seçenek açısından da Erdoğan'ın Putin ve Zelenski ile lider diplomasisi seçeneğini seslendirmesi çok değerli. Kırım'ın ilhakını kabul etmeyen Türkiye, Ukrayna'nın bütünlüğünden yana. İyi ilişkiler içerisinde olduğu Rusya ve Ukrayna'nın Donbas krizini müzakere ile çözmesini istiyor. Yine Rusya, Kafkaslar'da olduğu gibi Karadeniz'de de istikrarın sağlanmasında Türkiye ile çalışmayı daha uygun görebilir. Hasılı, çevresindeki bölgelerde barışı, istikrarı ve işbirliğini önceleyen Türkiye'nin uzun süreceği anlaşılan Ukrayna krizinin her aşamasında üsteleneceği etkin roller var.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sabah’a veda etmenin bu kadar zor olacağını biliyordum (20.05.2024)
- Yeni gelişmeler normalleşmenin seyrini nasıl etkiler? (17.05.2024)
- Değişim ama nasıl? (14.05.2024)
- Yeni Anayasa tartışması neden kaçınılmaz? (11.05.2024)
- CHP ve İyi Parti rol mü değiştiriyor? (10.05.2024)
- Kılıçdaroğlu mirası, Özel’in zorluğu (07.05.2024)
- Siyasette ‘yumuşama dönemi’ ne getirir? (04.05.2024)
- Yeni bir siyasi süreç (03.05.2024)
- İYİ Parti, Dervişoğlu ve üçüncü yol kaldı mı? (30.04.2024)
- Özel ve Kılıçdaroğlu’nun ‘siyaset’ kapışması (27.04.2024)