Seçime giden sürecin tehlikeli mitleri
"HER ŞEY KÖTÜ"
2019 yerel seçim sonuçları ve son aylarda ekonomide yaşanan sorunlar muhalefette dikkat edilmesi gereken bir özgüven oluşturdu. İlk seçimlerde iktidara gelmek her partinin ya da ittifakın iddiasıdır, bu da çok normaldir. Ancak iki olgunun muhalefet seçmeninin psikolojisini tahrip eden bir mahiyet kazandığı görüşündeyim. 1- Yıllardır iktidarın olumlu icraatlarını görmeden hırçın muhalefet yapan çevrelerin ülkenin gidişatı konusundaki negatif kampanyasının kendi taraftarlarını fanatik hale getiren söylemleri iyice çığırından çıktı. Sadece muhalefete yakın haber sitelerine göz attığınızda fark edeceksiniz. Bahsi geçen her şey çok kötü! Hayat pahalılığı eleştirilerini ve köşe yazarlığını sövmek ya da felaket tellallığı yapmak olanları bir yana bırakalım. Togg'dan Turkovac'a, SİHA'lardan dış politikadaki normalleşmeye kadar aslında tüm Türkiye'ye ait olan başarılar bile sorunlu olarak resmediliyor. Muhalefetin sürekli olumsuz gündem maddeleri üzerinden belirsizlik, kaygı ve kötü gidişat propagandası yapmasının en çok kendi seçmeninin ruh halini bozduğu açık.
"HATA YAPMAZSAK KAZANACAĞIZ"
2- Muhalefet cenahında Erdoğan'ın 2023 seçimlerini kaybedeceğine dair inancın aşırı abartılı şekilde işlenmesi kendi seçmen gruplarını negatif etkileyen bir propagandaya dönüşüyor. Neyse ki Erdoğan karşıtlığı arkasında birleşmenin siyasetsizliği ve programsızlığı örtmediği artık görülüyor. Ancak bu defa daha sofistike ancak yine negatif ve sorunlu bir argüman sökün ediyor. Cumhur İttifakı'nın kazanmak için yapabilecek hamlesinin olmadığı sadece siyasetin güvenlikleştirebileceği ya da olağanüstü tedbirlere yönelebileceği ve bunun da fayda etmeyeceği argümanı öne sürülüyor. Batı medyasında daha ileri giderek 2023 senaryoları adı altında "Türk demokrasisinin çökmesi, iç savaş ve darbe" hikâyeleri yazanlar arzı endam ediyor. Elbette, muhalefetin "hata yapmazsak kazanabiliriz" söylemi ile kendisini ikna etmesine sözüm olmaz. Ancak bu şişirilmiş özgüvenin "iktidar seçimlerde yenilse bile bırakmayacak, seçim hileleri yapacak ya da sonuçları tanımayacak" hezeyanlarına varması hayli kaygı verici. Kendi seçmenini şimdiden kutuplaşmanın en kaçınılamaz uçurumuna sürüklüyor. Bu çaba 2023 seçimlerini de kazanamama korkusunun açık emaresi. Unutulmasın, AK Parti'nin on dokuz yıllık iktidarının en önemli sonucu ülkemizin geleceğini belirleyen kararları iç ve dış vesayet odaklarının değil sandıktan çıkan milli irade olduğudur. Seçim düzlüğü yeni başlıyor, Erdoğan sahnede ve 2022'de siyasi gündemi belirlemede üstünlüğünü gösterecek.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sabah’a veda etmenin bu kadar zor olacağını biliyordum (20.05.2024)
- Yeni gelişmeler normalleşmenin seyrini nasıl etkiler? (17.05.2024)
- Değişim ama nasıl? (14.05.2024)
- Yeni Anayasa tartışması neden kaçınılmaz? (11.05.2024)
- CHP ve İyi Parti rol mü değiştiriyor? (10.05.2024)
- Kılıçdaroğlu mirası, Özel’in zorluğu (07.05.2024)
- Siyasette ‘yumuşama dönemi’ ne getirir? (04.05.2024)
- Yeni bir siyasi süreç (03.05.2024)
- İYİ Parti, Dervişoğlu ve üçüncü yol kaldı mı? (30.04.2024)
- Özel ve Kılıçdaroğlu’nun ‘siyaset’ kapışması (27.04.2024)