Gerçek geri dönüşler mi?
KILIÇDAROĞLU KLASİĞİ
Malum, Kılıçdaroğlu, HDP'yi Kürt sorununun çözümünde meşru muhatap olarak gördüğünü söyledikten kısa bir süre sonra Irak ve Suriye'ye dair tezkereye hayır oyu vermişti. Kılıçdaroğlu'nun eleştirileri "tezkereye evet demenin Cumhuriyete ihanet olacağı" cevabıyla karşılaması İP nezdinde rahatsızlık oluşturmuş ve İP yetkilileri "ihanet" açıklamasını "akıldan vareste" olarak nitelemişti. Oluşan kamuoyu baskısıyla Kılıçdaroğlu ve Akşener yeni açıklamalar yaptıysa da CHP'nin HDP ile yakınlaşmadan geri dönmeyeceği görüşündeyim. Zira önceki ikircikli politikasını değiştirerek HDP ile somut işbirliğinin tartışmalı adımlarını atmak Kılıçdaroğlu'nun 2023 seçimlerine hazırlık kararıdır. Bir sonraki adım Demirtaş'ın hapisten çıkması ısrarı ve HDP kapatma davasına ilişkin vereceği tepki olacaktır. Bu gidişatta zorda olan İP ve Genel Başkanı Akşener'dir. Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz darbe girişimi hakkında hem "kontrollü darbe" hem de "hep beraber mücadele ettik" diyebiliyor. Bunun gibi çelişkileri önemsemiyor. Asıl derdi muhalefeti bir araya getirebilmek için her taktiği kullanmak.
ZORDA OLAN AKŞENER
Ancak Akşener daha tutarlı bir profil sergileyerek merkez sağ oylara yönelmişti. Kılıçdaroğlu'nun tezkere hamlesinin Akşener ve İP üzerine ağır bir yük koyduğu ortada. Bunu Millet İttifakı içindeki öne geçme peşrevleri olarak görebiliriz. Yani, Akşener'in ortak cumhurbaşkanı adayı meselesinde Kılıçdaroğlu'nu zorladığı, Kılıçdaroğlu'nun da HDP konusunda Akşener'i kendi yanına çektiği söylenebilir. Yine de merkez sağ oylara oynayan Akşener'in milliyetçi geçmişi ve seçmeniyle daha büyük bir test içerisinde olduğu açık. İP, mülteci karşıtlığı gibi aşırı sağa ait bir politikayı sindirebilse de HDP'nin "Kürdistan milliyetçiliğini" kabullenmekte zorlanacaktır. Bu gerilimlerin şu aşamada Millet İttifakı'nın üst düzeydeki ilişkisini koparması beklenmemeli. Kılıçdaroğlu, Akşener'i yanında tutmak için yeni uçucu söylemler üretebilir. Akşener de bugünlerde Erdoğan karşıtı sert polemiklerle gündemi değiştirmeye çabalayabilir. Cumhur İttifakı'nın bu gerilimi milliyetçi-muhafazakâr seçmene anlatabilmesi durumunda İP ve CHP'nin seçmen düzeyinde bir kırılma yaşanabilir. Suriye'de YPG'ye operasyon olması, HDP kapatma davasının geleceği ve HDP'nin radikal taleplerini işbirliği için dayatması ihtimalleri Millet İttifakı'nı yeni gerilimlere taşıyabilecek konular. 2023 seçimlerine giderken bir yandan "hangi milliyetçilik, hangi ikinci yüzyıl ve Atatürk'ün Türkiye vizyonu" üzerinden sert polemikler görmek diğer yandan Kürt seçmene ulaşmak için yeni söylemler üretilmesi şaşırtıcı olmayacak.
AKIL DEĞİL VİCDAN TUTULMASI!
İç ve dış muhalefet, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sağlığını tartışmayı bir kampanya unsuru olarak görüyor. İlk işaret fişeği Foreign Policy Journal'dan gelmişti. Ancak çarşamba günü sosyal medyada estirilen yalan rüzgârı tam bir vicdan tutulmasıydı. Kötücül, aşağılık ve rezildi... Erdoğan'ın dış seyahatlerindeki yoğunluğun yanı sıra içerideki aktivitelerinin sıklığı herkesin gözü önündeyken bu yalanlara sığınmanın siyasetle alakası yok. Bu çirkin kampanyayı "liderin sağlığı üzerinden siyasetin sefaleti" diye tanımladıktan sonra yine konuyu "bilgilendirme ve şeffaflık eksiğiyle" ilişkilendirmek de kötücül bir uyanıklık örneği.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sabah’a veda etmenin bu kadar zor olacağını biliyordum (20.05.2024)
- Yeni gelişmeler normalleşmenin seyrini nasıl etkiler? (17.05.2024)
- Değişim ama nasıl? (14.05.2024)
- Yeni Anayasa tartışması neden kaçınılmaz? (11.05.2024)
- CHP ve İyi Parti rol mü değiştiriyor? (10.05.2024)
- Kılıçdaroğlu mirası, Özel’in zorluğu (07.05.2024)
- Siyasette ‘yumuşama dönemi’ ne getirir? (04.05.2024)
- Yeni bir siyasi süreç (03.05.2024)
- İYİ Parti, Dervişoğlu ve üçüncü yol kaldı mı? (30.04.2024)
- Özel ve Kılıçdaroğlu’nun ‘siyaset’ kapışması (27.04.2024)