Türkiye'nin Suriye ve Irak'a asker gönderme tezkeresinin uzatılmasına CHP'nin "hayır" demesi sıradan bir tercih değişimi ya da ezber bozma değil. CHP, HDP'den gelen "yeni bir yürüyüşe başlama konusunda tezkere ilk önemli imtihan" tehdidine boyun eğerek daha önce "askerlerin güvenliği" için verdiği "evet" kararlarının tersini yaptı. Böylece bu hayır ile CHP'nin "milli güvenlik ve tehdit"algısı HDP'nin anlayışı yönündebüyük bir değişim geçirdi.
Göçmenler söz konusu olunca "sınır namustur" diyen parti, terör örgütü PKK-YPG'yi tehdit olarak görmeyen noktaya geldi. Bu yeni durum daha önce Kılıçdaroğlu'nun Zeytindalı Harekâtı sırasında "YPG bize tehdit değil" yada "Afrin'in merkezine girmeyin" açıklamalarından daha ötede bir yerde. CHP artık terörle mücadelenin PKK-YPG bağlamında ikircikli bir politikayı terk etti.
AK Parti, MHP ve İP'in Suriye ve Irak'tan gelen tehditlerle ilgili pozisyonunun karşısında ve HDP'nin yanında konumlandı. CHP'nin 14 sorusu ya da Kılıçdaroğlu'nun "TÜGVA'cıkomandolarla oğlunu gönder" polemikleri bu pozisyon değişikliğini örtebilecek manipülasyonlar değil. Yani, HDP'yi Kürt sorununun çözümünde meşru muhatap olarak görmekle HDP'yimarjinallikten kurtarmaya çalışanCHP şimdi bir adım daha atarak politika ortaklaşmasına geçti.
HDP'NİN ARTAN ÖZGÜVENİ VEALEVLENEN 'BEKA' TARTIŞMASI
Bunun HDP'nin özgüvenini artırması ve onu yeni aşırı talep-söylemlere yöneltmesi şaşırtıcı olmaz. Halihazırda "iktidaragelme" söylemi olan HDP, yakında Cumhuriyet'in ikinci yüzyılını şekillendirmede daha iddialı önerilerle gelebilir. İP'in de artık CHP'nin doğrudan ve HDP'nin dolaylı çekiştirmesine muhatap olacağı düşünülebilir. Kaldı ki Akşener'in kendisi için aday olsun kampanyası yaptığı İmamoğlu'nun da HDP seçmenine şirin gözükecek söylemleri olduğu malum. CHP'nin hayır oyunun DEVA'yı da "çekimser" konuma çektiği ayrıca not edilmeli. Dahası, her seçimde PKK-YPG tehdidine yönelik operasyonlar nedeniyle gündem olan "beka" tartışmasında İP'i daha zorlu bir yüzleşme bekliyor.
Zira bu saatten sonra "beka"tartışmasında CHP'nin HDP ile aynıhizaya sürüklendiği sıklıkla gündemegelecek. MHP Genel Başkanı Bahçeli dünbunu, Atatürk ve Cumhuriyet hassasiyetidüzleminde dile getirdi zaten: "Terörlemücadeleye itiraz edip milli bekayıtartışmaya açmak isteyen çarpık siyasetçilerCumhuriyet'in antitezi, istiklal sevdasınınardışık tehdididir. Gazi Mustafa KemalAtatürk'ün mirasını yağmalayanlar maalesefTürkiye düşmanlarıyla aynı hizadadır."
BUNLAR NORMALLEŞTİRİLEBİLİR Mİ?
CHP'nin girdiği yeni yol ile neler normalleştirilebilir diye düşünüyor insan. Sözgelimi Pervin Buldan'ın tezkereye "hayır" konuşmasında yer alan şu cümleler CHP ve İP seçmeni için sıradanlaştırılabilir mi: "Kuzey ve doğu Suriye, halklar arası barışın koridorudur. İstikrarın, demokrasinin koridorudur. Oradan Türkiye'ye bırakın saldırı, ancak barış eli uzanır." Türkiye'nin kontrolündeki güvenli bölgelere YPG'li teröristler onlarca bombalı araç saldırısında bulunurken bu safsata CHP seçmenini ikna eder mi? İktidar ve düne kadar CHP dahil tüm muhalefet, Suriye'nin kuzeyindeki YPG varlığını "terör koridoru" olarak görürken şimdi CHP seçmeni, HDP'ninsözde "barış koridorunu" kabul edecekmi? "Türkiyeli halklar" ve "Suriyeli halklar" diyerek pan-Kürdist emellerini açık eden HDP ile "iki uluslu Türkiye" hedefine sıcak bakacak mı? Milli güvenlik politikasında açıktan HDP ile koalisyon yaparak Doğu-Güneydoğu illerinde sözde "özerklik" talebine nasıl cevap verilir? İP seçmeni bu yakınlaşmaya razı olacak mı? Suriye'nin kuzeyinde YPG'ye yönelik yeni bir operasyon için hazırlıklar yapılırken CHP, tezkereye hayır kararı vermesini kamuoyuna anlatmakta zorlanacak. Kılıçdaroğlu'nun HDP ile birlikte hizalanmadan dolayı gelen eleştirileri karşılamak için söylemini daha da sertleştirmesi sürpriz olmaz. Not: Milletimizin CumhuriyetBayramı kutlu olsun.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.