Taliban’ın Ankara ziyareti ve Afganistan’daki DEAŞ tehdidi
DEAŞ'IN KANDAHAR SALDIRISI, ALARM ZİLLERİNİ ÇALMALI
Aslında dünya kamuoyu Taliban'ın nasıl bir yönetim sergileyeceğini tartışırken Afganistan'ı çok zor günler bekliyor. 1996-2001 arasındaki yönetim tecrübesine rağmen Taliban, bürokrasiyi kurmada, devlet kurumlarını işletmede ve ekonomik hayatı yürütmekte zorlanıyor. Ülkeden kaçan beşeri ve finansal sermaye zaten zayıf olan ekonomiyi büyük bir krize sürükledi.
Karzai ve Gani hükümetlerindeki yolsuzluklar sebebiyle Taliban'a destek veren Afganlar şimdi ülkeyi onların iyi yönetmelerini bekliyor. ABD'yi yenmekten gelen zafer duygusu, yerini yönetme krizlerine ve etnik kökenli isyanlara götürebilir.
Dahası, DEAŞ başta olmak üzere terör örgütlerinin Afganistan'daki varlığı önce iç istikrarı, sonra Orta Asya cumhuriyetlerini ve Çin'i, daha sonra tüm dünyayı tehdit ediyor. Kış yaklaşırken milyonlarca Afgan'ın açlık ve sefalet ile yüzleşme riski var. Bu da büyük insani dram ve göç hareketliliği demek.
BÜYÜYEN RİSKLER
Uluslararası toplum, Taliban ile nasıl bir angajman yürüteceğine karar veremezse Afganistan hızlı bir sefalet, terör ve iç savaş sarmalına düşebilir. Taliban'ın ağırlıklı Peştunlar'dan oluşması zaten diğer etnik grupları rahatsız ediyor. Buna DEAŞ'ın Taliban'ı bile gayri İslami bulan radikalliğini ve artırdığı terör eylemlerini eklediğinizde meselenin çelişkileri daha öne çıkıyor. Taliban hem etkin yönetim oluşturmak hem de kapsayıcı yönetim kurmak mecburiyetinde.
Hem dünyayı daha ılımlı olduğuna ikna etmek hem de sert bir şeriat anlayışı uygulamak durumunda. Zira radikal eylem ve söylemleri ile DEAŞ, Taliban'ın canına okuyabilir. Mesele, Taliban'ın zaferinin siyasal İslamcıları teşvik edip etmeyeceğinden daha ileri bir noktada.
İstikrara kavuşamayan Afganistan, gerçekten önce etrafına sonra dünyaya terör yayan ülke konumuna gelebilir. Bu da devlet politikası sonucu değil, DEAŞ gibi terör örgütleri ile mücadele edilememesi sebebiyle olur. ABD'nin çekilirken geride bıraktığı milyarlarca dolarlık silahların hangi terör örgütlerinin eline geçeceğini hayal bile etmek istemiyorum.
Böylesi bir ortamda dünyada şiddet ile İslam'ı, Müslümanları eşitleyen İslamofobik dilin çok daha fazla köpürtüleceği aşikâr. Katı gelenekçiliğin boyunduruğundaki Afganistan'da bugün en büyük tehdit, DEAŞ ve benzeri grupların oluşturacağı siyasi ve ekonomik çöküş. Taliban ile angajmanda bulunarak kapsayıcı yönetim kurması, istikrar oluşturması ve kısmi dönüşüme girmesi istenmeli. DEAŞ ve benzeri örgütlerle mücadelesine destek verilmeli.
ANKARA'NIN ÖNCÜLÜK ETME İSTEĞİ
İşte Türkiye'nin Taliban politikası bu parametrelerde şekilleniyor. Yani bu ziyaret Ankara'nın Taliban'ı tanıdığı anlamına gelmiyor. Ankara, Taliban ile angajmana girerek Afganistan'da istikrarın sağlanmasına yardımcı olmak istiyor.
Gelen heyet ile Kâbil Havalimanı'nın işletilmesi, insani yardımlar, ekonomik yatırımlar, göç ve güvenlik konuları görüşüldü.
Taliban'ın kendisini dünyaya açarken Katar'ın yanı sıra Türkiye'yi de öncelemesi önemli. Ankara'nın Afganistan konusunda öncülük yapmasına katkı verilmeli. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın G20 bünyesinde Afganistan çalışma grubu oluşturulması önerisi ve Türkiye'nin bu grubun başkanlığına talip olması desteklenmeli.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sabah’a veda etmenin bu kadar zor olacağını biliyordum (20.05.2024)
- Yeni gelişmeler normalleşmenin seyrini nasıl etkiler? (17.05.2024)
- Değişim ama nasıl? (14.05.2024)
- Yeni Anayasa tartışması neden kaçınılmaz? (11.05.2024)
- CHP ve İyi Parti rol mü değiştiriyor? (10.05.2024)
- Kılıçdaroğlu mirası, Özel’in zorluğu (07.05.2024)
- Siyasette ‘yumuşama dönemi’ ne getirir? (04.05.2024)
- Yeni bir siyasi süreç (03.05.2024)
- İYİ Parti, Dervişoğlu ve üçüncü yol kaldı mı? (30.04.2024)
- Özel ve Kılıçdaroğlu’nun ‘siyaset’ kapışması (27.04.2024)