Akşener neye talip?
ÇOK SAYIDA DEĞİŞKEN VAR
Muhalefetin 2023 seçimlerinde cumhurbaşkanlığı sistemine göre hem cumhurbaşkanı seçebilmesi hem de Meclis'te Anayasayı değiştirebilecek çoğunluğa (ister referandum için 360, ister doğrudan değişim için 400) ulaşması lazım. Yüzde 50 artı 1 ile seçilen cumhurbaşkanının yetkilerini devretmesi gerekir. Yine bu doğrudan seçilmiş cumhurbaşkanının güçlü bir başbakan ataması gerekir. Yani cumhurbaşkanlığı sistemine göre seçilen cumhurbaşkanının, parlamenter sisteme göre seçilmemiş bir Meclis'ten bir milletvekilini başbakan olarak ataması ciddi handikaplar üretir. Yeni bir seçim olursa da siyasi denklem hayli farklı olabilir. Akşener'in siyasi hedeflerini bu kadar çok bilinmeyenli bir sürece bağlaması zayıf ihtimal. Başbakanlık iddiasını daha ziyade cumhurbaşkanı adaylığından geri çekilmesini partisine anlatmak için kullandığı söylenebilir. 2018 seçimlerinde kaybettiği bir yarışa 2023'te yeniden girmektense Millet İttifakı'nın çatı adayını belirlemede inisiyatif sahibi olmayı istiyor. Akşener'in İmamoğlu'na yaptığı "Fatih" benzetmesi hâlâ hatırlarda. Kılıçdaroğlu'nun İmamoğlu'na adaylık konusunda geri adım attırması bu meselenin bittiğini göstermiyor. Yeni bir durum oluştuğunda Kılıçdaroğlu "gerekli fedakarlığı yaptığı" argümanına kolaylıkla sarılabilir.
KOALİSYONCU BAŞKANLIĞA RAZI
Bence Akşener'in cumhurbaşkanlığı adaylığından çekilmesini "koalisyoncu başkanlık" modeline hazırlık olarak okuyabiliriz. Zira 2023 seçimlerinde muhalefet kazansa bile Akşener şu tabloya mecbur kalabilir. "Bu seçim sonuçlarına göre Parlamenter sisteme geçemiyoruz, ekonomik ya da dış şartlar uygun değil. Sana başbakanlık veremiyoruz, güçlü cumhurbaşkanı yardımcılığı verelim." Cumhurbaşkanı yardımcılığı diğer parti genel başkanlarını da büyük bir koalisyona katma enstrümanı olarak kullanılabilir. Peki bu koalisyoncu başkanlık çalışır mı? Somut politikalar ya da vizyon üzerinde değil de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı devirmek üzerinde uzlaşan çok parçalı muhalefetin Türkiye'nin kritik meselelerine çözüm üretmesi çok zor. Cumhurbaşkanlığı sisteminin imkanlarını heba edecek koalisyoncu başkanlık modeli ile Türk siyasetinde yol yürüyemezler. Sadece HDP'nin radikal siyaseti bile nelerin olmayacağına örnek olarak yeter. HDP dün açıkladığı tutum belgesinde anadil talebini doğrudan, özerklik talebini örtülü şekilde gündeme getirdi. HDP'nin "anadil ve özerklik" talepleri ayrılıkçı bir gündemin araçları. Akşener'in asıl sorunu uzak bir başbakanlık hayali kurması değil. Cumhurbaşkanı yardımcılığı ile iktifa edebilir. Ancak Kılıçdaroğlu'nun Kürt sorununun çözümünde HDP'yi "meşru muhatap" olarak görmesi ile açılan alan İP için daha büyük riskler barındırıyor. HDP'nin radikal taleplerinin tartışılma ortamı aynı zamanda ülkenin birliği ve bütünlüğü tartışmasını da beraberinde getirir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sabah’a veda etmenin bu kadar zor olacağını biliyordum (20.05.2024)
- Yeni gelişmeler normalleşmenin seyrini nasıl etkiler? (17.05.2024)
- Değişim ama nasıl? (14.05.2024)
- Yeni Anayasa tartışması neden kaçınılmaz? (11.05.2024)
- CHP ve İyi Parti rol mü değiştiriyor? (10.05.2024)
- Kılıçdaroğlu mirası, Özel’in zorluğu (07.05.2024)
- Siyasette ‘yumuşama dönemi’ ne getirir? (04.05.2024)
- Yeni bir siyasi süreç (03.05.2024)
- İYİ Parti, Dervişoğlu ve üçüncü yol kaldı mı? (30.04.2024)
- Özel ve Kılıçdaroğlu’nun ‘siyaset’ kapışması (27.04.2024)